Cumartesi Anneleri: Bu hukuk ayıbına derhal son verilmeli

Polis saldırısıyla gözaltına alındıktan sonra haklarında dava açılan Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, “Hiçbir delil olmadan hazırlanan iddianame ile bu hukuk ayıbına derhal son verilmeli” dedi.

İstanbul- Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü dolayısıyla 30 Ağustos 2022 tarihinde Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda gerçekleştirmek istedikleri basın açıklamasına polisin saldırması sonucunda gözaltına alınan 14 Cumartesi Annesi / Cumartesi İnsanı hakkında, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere katılarak ihtara rağmen dağılmama” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması 4 Mayıs’ta görüldü.

Küçükçekmece Adliyesi 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma salonunun küçük olması nedeniyle duruşma 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Duruşma öncesi adliye önü yüzlerce polis tarafından kalkanlarla ablukaya alındı. Cumartesi Anneleri’nin hazır bulunduğu duruşmaya, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ile çok sayıda hukukçu ve meslek örgütü temsilcisi katıldı. Ayrıca insan hakları savunucuları, kayıp yakınları ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu kalabalık bir grup duruşmayı izledi.

Polisler salondan çıkarıldı gazeteciler alındı

Salonda yer olmadığı gerekçesiyle birçok gazeteci duruşmaya alınmadı. Avukatlar, gazetecilerin duruşma salonuna alınmasını talep etti. Avukatların talebini kabul eden mahkeme başkanı, gazetecilerin salona alınmasını istedi. Söz alan Avukat Eren Keskin, gazetecilerin alınmadığı salonun sivil polislerle dolu olduğuna dikkat çekti. Bunun üzerine “güvenlik” nedeniyle sivil polislerin salonda olduğunu söyleyen hâkime, Eren Keskin, “Güvenlik sorunu zaten yok bu salonda. Korku yaratıyorlar, dışarıda sanki büyük operasyon varmışçasına polis yığını var. Polis devleti mi hukuk devleti mi buna bugün yargıçlar karar verecek” yanıtını verdi. Ardından gazetecilerin duruşmaya alınmasına, sivil polislerin de dışarı çıkartılmasına karar verildi.

Annelere ‘çocuğun var mı’ sorusu

Kimlik tespitiyle devam eden duruşmada, yargılananların tümüne medeni durumları ve çocuklarının olup olmadığı soruldu. Cumartesi Annesi Hanife Yıldız’a kimlik tespiti yapıldığı esnada çocuğu olup olmadığı sorulmadı. Hanife Yıldız’ın, “Neden çocuğun var mı diye sormadınız” demesi üzerine mahkeme başkanı soruyu yöneltti. Hanife Yıldız ise, “Oğlum 28 yıl önce gözaltında kaybettirildi” yanıtını verdi.

‘Bu hukuk ayıbına derhal son verilmeli’

Duruşmada ilk olarak savunma yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Anayasal toplanma ve gösteri hakkımızın kaymakamlık yasağı gerekçesiyle hukuka aykırı şekilde yasaklanması ve hiçbir delil olmadan hazırlanan iddianame ile bu hukuk ayıbına derhal son verilmesini talep ediyorum. Açıklamalarım savunma değil beyan niteliğindedir. Orada bir suç işlenmiştir. Ancak bunu biz değil emniyet görevlileri işlemiştir. Yargılanması gerekenler onlardır” diye belirtti.

‘Eylemlerimiz yasakla bastırılmaya çalışılıyor’

Konuşmasını Cumartesi Anneleri’nin onlarca yıldır kesintisiz sürdürdüğü mücadelesini anlatarak sürdüren Gülseren Yoleri, “Biz kimiz? Kaybedilen yakınlarının bitmeyen, isyanla harmanlanan hikayesini iki cümleyle anlatabilmek doğru değil” dedi. 1995 yılında başlayan eylem ve mücadelelerinin 700 hafta boyunca sürdüğünü hatırlatan Gülseren Yoleri, 700’üncü haftada maruz kaldıkları polis şiddeti ve gözaltı, AYM kararı ve tüm bunlara rağmen yalnızca Galatasaray Meydanı değil Dersim’de bir eylemde de yasakla karşılaştıklarını anlattı.

Eylemlerinin tamamının yasakla bastırılmaya çalışıldığının altını çizen Gülseren Yoleri, Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda sürdürdüğü mücadelenin ise meydanı bir hafıza mekanına dönüştürdüğünü vurguladı. Gülseren Yoleri, “Yasak kararı orada da bugünkü davada da gerekçeden yoksundur” ifadeleriyle AYM kararına işaret etti.

‘Hukuksuzlukla karşı karşıya kaldık’

30 Ağustos 2022 tarihli Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü’nde de bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını ve şu anda mahkemede olduklarını söyleyen Gülseren Yoleri, şunları ifade etti:

“Biz basına duyurarak gittik kimsesizler mezarlığına. Cumartesi Anneleri, İHD ile birlikte gözaltında kaybedilen Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un da kasten kimlikleri saklanarak ‘kimsesiz’ olarak defnedildiği saptanan Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’ndaki mezarlara, mezarsız kayıplar adına karanfil bırakarak güne ilişkin düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşmak istedik. 11 saat gözaltında tutulduk, ters kelepçelendik, temel ihtiyaçlarımız karşılanmadı. Biz suç işlemedik ama bize karşı suç işlendi.” Gülseren Yoleri, hukuksuz yargılamaya son verilmesini isteyerek beraat kararı talebinde bulundu.

‘Adalet arayan insanların yargılanması kabul edilemez’

Duruşmadan ayrılması gerektiği için söz alan avukat ve Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı Öztürk Türkdoğan, hakikat ve adaletin birbirinden ayrılamaz iki kavram olduğunu belirtti. Öztürk Türkdoğan, “Hakikat ortaya çıksın diye adalet arayan insanların yargılanması kesinlikle kabul edilemez. Bugün bu davayı dünya izliyor. BM Raportörü çağrı yaptı ‘İnsan hakları savunucuları yargılanamaz’ diye. İnanıyorum ki hakikat ve adalet mücadelemiz sonuca ulaşacak. Beraat talep ediyorum” dedi.

‘Yargılanması gerekenler bizi gözaltına alanlardır’

Eyleme Cumartesi Anneleri ile dayanışmak için katılan ve yargılananlar arasında yer alan insan hakları savunucusu Aynur Ergül de şunları ifade etti: “İnsan hakları savunucusuyum. Yakınlarını kaybedilenlere destek olmak üzere oradayken, polisler bir anda etrafımızı sardı, dağılmamıza alan da açılmadı. Anayasal, demokratik, vicdani hakkımı kullandım. Yargılanması gereken biz değil, bizi gözaltına alanlardır.”

‘Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz’

Yargılananlardan Derya Deniz de “Ben de insan hakları savunucusuyum. Kimsesizler Mezarlığı’nda barışçıl toplanmamızı gerçekleştirmeye çalışırken ters kelepçeyle gözaltına alındım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. Türkan Acar da insan hakları savunucusu olduğunu ve bir anne olarak eylemde yer aldığını söyledi. Türkan Acar, “İnsanların oraya çiçek bırakma hakları var. Cumartesi Anneleri’ni sonuna kadar destekliyorum, kalbim onlarla” diye belirtti.

’28 yıldır yaşadıklarımıza birkaç saat tahammül edemiyorsunuz’

1995 yılında 19 yaşındaki oğlu Murat Yıldız’ı, “bir suçtan arandığını” söyleyen polislere kendi elleriyle götürdüğünü ve bir daha da bulamadığını belirten Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, şunları ifade etti:

“Murat Yıldız’ın annesiyim. 19 yaşındaki oğlumu 1995 yılında ikinci ayın 23’ünde kendi ellerimle İzmir Asayiş Müdürlüğü’ne teslim ettim. Oğlumun polislerin elinden kaçtığını iddia ettiler. 5 yılda davasını sürdüm. Oğlumu kendi ellerimle götürdüğüm adaleti istiyorum. Vicdan diye bir şey kalmamış kimsede, 28 yıldır yaşadıklarımıza birkaç saattir tahammül bile edemiyorsunuz. Herkesin vicdanına bırakıyorum ama kimsede vicdan da kalmamış. Sadece oğlum değil herkes için adalet hakkı arıyorum. Her yerde karşılarına oğlumun adıyla çıkıp hakkını arayacağım.”

‘Çeyrek asrı aştı mücadelemiz’

15 Şubat 1995 tarihinde gözaltında işkenceyle katledilen ve ısrarlı aramalar sonucunda Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda cenazesi bulunan Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç da şunları kaydetti:

“O dönemde mezarlık çalışanları ‘Bizi geceden ararlar, iki kişilik yer açın derler, üç kişilik yer açın derler, sivil polisler gece gelir gömerler’ demişti. 28 yılı geride bıraktık, çeyrek asrı aştı mücadelemiz. Bizim Galatasaray Meydanı’nda başlattığımız eylem sayesinde o güne kadar sayısı sürekli artan gözaltında kayıpların azaldığını gördük. Haklı ve meşru bir eylemdir” dedi.

Duruşma ertelendi

Beyanların ardından ara karar açıklandı. Cumartesi Anneleri ve insanları hak savunucularının avukatları, savunmalarını dosyaya sunulan görüntüler mahkemece izlendikten ve iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını sunduktan sonra yapacağını bildirdi. Kamera kayıtlarının izlenmesi için gerekli hazırlıkların yapılmasına karar verilirken, görüntülerdeki konuşmaların çözümlemelerinin de yapılması istendi. Bir sonraki duruşma 26 Mayıs’a ertelendi.

Adliyeden ayrıldıkları esnada, gazetecilerin Cumartesi Annesi Hanife Yıldız ile Cumartesi İnsanı Ali Koç’tan adliye karşısında röportaj alması nedeniyle çok sayıda polis abluka uyguladı. Hanife Yıldız ve Ali Koç’un Küçükçekmece Kaymakamlığı’nın “yasak” kararı gerekçesiyle görüş vermesini engelleyen polisler, avukatların tepki göstermesi üzerine ablukayı kaldırmak zorunda kaldı. Ardından Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları adliyeden ayrıldı