Cezanın arttırılması suçu engellemez
Mısır’da taciz suçuna ilişkin yapılan değişikliğe ilişkin konuşan feminist kadınlar, cezanın tek başına yeterli olmadığını ve cezanın yanı sıra toplum zihniyeti ile kültürünün de değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
İNAS KEMAL
Kahire –Mısır Cumhurbaşkanı Ebdulfetah El-Sisi, Al Waq’a-Mesryah resmi gazetesinde yayınlanan birkaç kanunu bir hafta önce onayladı. Bu kanunların arasında cinsel taciz cezalarını arttıran maddeler de bulunuyor. Yapılan değişiklikte “haksızlık” olarak tanımlanan 2 yıldan fazla olmayan taciz suçu, 5 yıldan az olmamak üzere “suç” olarak tanımlandı.
Kanun aynı zamanda kablolu, kablosuz veya elektronik iletişimin diğer teknik cihazların cinsel taciz aracı olarak kullanılmasını da suç sayıyor. Ceza 3 yıldan 5 yıla kadar olacak. Öte yandan buna ek olarak 2 bin Mısır diravi para cezası da öngörülüyor. Yapılan bu değişikliğe ilişkin Mısırlı feministler değerlendirmelerde bulundu.
Hoşgörülü olmayın çağrısı
“Bint Al-Nil” Cibicikar kurumu yöneticisi Asma Dabees, şiddetli tutum ile cezaların artırılmasının bir engelleme yöntemi olduğunu söyleyerek, “Devletin göz önünde bulundurması gereken mekanizmalar var. Örneğin, Mısır yasalarına göre yürürlükte olan rutin tedbirler, taciz suçlarının kadınlara ve kız çocuklarına karşı işlenen cinsel şiddet suçları olarak görmüyor” dedi. Mısır yasalarını belirleyenlere seslenen Asma Dabees, cinsel şiddet suçlarını ve yöntemlerini tanımlamada, yasallaştırmada ve failleri belirlemede hoşgörülü olmamaları çağrısında bulundu. Asma Dabees, Mısır yasasının tamamen gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
“Başvuru merkezleri olmalı”
“Superwomen” İnisiyatif yöneticisi ve kurucusu Aya Mounir de, “Taciz ve tecazcilerin net bir tanımı olmayan bir sistemdeyiz. Mağdurların durumu da göz önünde bulundurulmuyor. Kadınlar giyim kuşamı bakımından ele alınıyor ve bunun sonucunda kadın veya kız suçlanıyor” diye konuştu. Mısır’da büyük bir sorunun olduğunu sözlerine ekleyen Aya Mounir, tacizcilerin gözaltı ve iletişim merkezleri olduğunu ifade etti. Taciz suçunun bildirileceği özel yerlere ihtiyaç olduğunu belirten Aya Mounir, “Kızların başvuracağı merkezler olmalıdır” dedi. Tacize uğrayan mağdurlara dava açmamaları için baskı uygulayanların olduğunu ve ağır cezaların verilmesi gerektiğine dikkati çeken Aya Mounir, “Kendi rollerini yerine getirmeyen herkes için ağır cezalar olmalıdır. Kızın görevini yerine getirmeyen polis sekreterliğine karşı rapor hazırlamasına ihtiyaç var ki bu hakkı zaten var” diye belirtti. İşlenen bu suça karşı 25 yıl hapis cezasının olması gerektiğini vurgulayan Aya Mounir, bu olmadığı sürece suçların işlenmeye devam edeceğini söyledi. Aya Mounir, suçluların polis karakoluna gitseler bile çıkabileceklerini düşündüğünü dile getirdi.
“Polislere eğitim verilmeli”
Kodlama Merkezi yöneticisi Amal Fahmy, yasada yapılan değişikliklere yeni taciz tanımlarının getirilmesini isterken yasanın sınırlı kaldığını ifade etti. Cezanın artırılmasına bağlı birkaç sorunun olduğunu sözlerine ekleyen Amal Fahmy, “Kanunların değiştirilmesi devletin sorumluluğundadır. Kadınların korunması için de önemli bir adımdır. Ancak suçun önüne geçmek için tek yol değildir” dedi. Amal Fahmy, Yasa ve polislerin taciz raporlarını küçük görmemeleri ve kadınlara destek vermeleri için eğitime ihtiyaçlarının olduğunu vurguladı. Kodlama merkezinin yasa değişikliğindeki maddelere ilişkin 12 öneri yayınladığını söyledi.
Zihniyet değiştirilmeli
Sabya Çocuk ve Kadın Derneği Yürütme Kurulu’ndan Nehla El-Dabaa, cezanın yeterli olmadığını düşünüyor. Tecavüz suçunu tespit etmede birçok açığın bulunduğunu aktaran Nehla El-Dabaa, “İlki suçun şahitlerin olmayışı. Diğeri de bu suçu boşa çıkaran kültürdür” dedi. Tecavüz suçunun kadınların kızların giyimiyle bir alakasının olmadığını vurgulayan Nehla El-Debaa, “Çocuklara da tecavüz ediliyor. Burada önemli iki şey var. Biri çocukların kendini nasıl koruyacakları konusunda bilgilendirecek materyallerin olmasıdır. Diğeri de kızların özel ofislerle iletişime geçmeleri için teşvik etmektir” şeklinde konuştu. Nehla El-Debaa, konuşmasının sonunda, cezanın sertleştirilmesiyle birlikte toplumsal zihniye ve kültürünün değiştirilmesi gerektiğine de işaret etti.