Burcu Çelik: Aysel Tuğluk’un tahliyesi merkezden engelleniyor
Demans hastası Aysel Tuğluk’un tahliye edilmemesini “vicdani ve insani değil” sözleriyle değerlendiren HDP’nin eski milletvekillerinden Avukat Burcu Çelik, tahliyenin merkezden engellendiğine dikkat çekti.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Muş - İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2022 yılı verilerine göre Türkiye cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu var. Bu sayı günden güne artarken, cezaevindeki hasta tutuklular çoğu zaman keyfi tutumlar nedeniyle yaşam ve sağlık hakkından mahrum bırakılıyor. Demans hastası olmasına rağmen tahliye edilmeyen Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk’a uygulanan politika, cezaevlerine dönük uygulamaları da en net şekilde ortaya koyuyor. Aysel Tuğluk’un geçirdiği ağır hastalığa rağmen tahliye edilmemesinin ne hukuki ne de vicdani olmadığını belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş eski milletvekilli ve Aysel Tuğluk’un koğuş arkadaşı Avukat Burcu Çelik, Aysel Tuğluk’un tahliyesinin merkezden engellendiğini ifade etti.
Hasta tutuklular Türkiye’nin başlıca sorunu
Hasta tutukluların yaşadıkları hak ihlalleri ve tahliye edilmelerinin Türkiye’nin başlıca sorunlarından biri olduğuna değinen Burcu Çelik, bu soruna dair hiçbir zaman tam anlamıyla bir çözümün geliştirilmediğine dikkat çekti. Yetkili olanların yaşananlara sesiz kaldığını gördüklerini kaydeden Burcu Çelik, yaşanan durumun güncel siyasetten farklı ele alınması gerektiğini söyledi.
“Tahliye hukuk eliyle engelleniyor”
Vicdanı olan herkesin insani olarak hasta tutukluları gündemleştirmesi ve buna çözüm bulması gerektiğini ifade eden Burcu Çelik, demans hastası olan Aysel Tuğluk’a dair şunlara yer verdi: “Aysel hepimizin yol arkadaşı, Türkiye’de önemli konumlarda siyaset yapmış bir kadın ve ilk eş başkanımız. Bu anlamda bu ülkedeki ilklerden birini yaşatmıştır kendisi. Tutukluluğunun haksız hukuksuz olduğu boyutunu bir yana bırakıyoruz. Aysel Tuğluk son iki yıldır önemli bir hastalıkla mücadele ediyor. Bugün hastalığı karşısında hukuken talep edilen durumun yine hukuk eliyle engel olunmasını nasıl değerlendirilecek onu gerçekten bizlerde bilmiyoruz.”
“Hatun annenin ölümü ve cenazede yaşananlar hastalığı tetikledi”
Ağırlaşan hastalığın Aysel Tuğluk’un cezaevindeki sosyal yaşamı ve çalışmalarına etki ettiğini aktaran Burcu Çelik, hastalığı Hatun annenin yaşamını yitirmesi ve cenazede yaşanan insanlık dışı olayın tetiklediğini belirti. Burcu Çelik, “Aysel aslında bakarsanız başlarda hastalık onun için çok önem arz eden bir noktada değildi. Özellikle Hatun annenin vefatından ve cenazesinde yaşananlardan sonra bu süreç daha ağır gelişti. Bu yüzden de ilk etapta ölümü reddedip ölümü kabul etmeyen ve ölümden sonra yaşananları haklı olarak kabul etmeme durumu yaşandı. Hatun annenin cenazesinde bize kalırsa Türkiye’de son yıllarda yaşanan en büyük kötülük ve düşmanlığın fotoğrafını gördük” sözleriyle geçmiş süreci özetledi.
“Aysel yas sürecini içinde yaşadı”
Burcu Çelik, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Bu anlamda Aysel bundan çok etkilendi. Kabul etmedi aslında, bunu çok da dile getirmedi. O olaydan sonra Aysel sessizleşti o olaydan sonra insani olarak yapması gereken reflekslerin tamamını bir kenara bıraktı, bunlardan ziyade tam tersi acısını ve yas sürecini içinde yaşadı. Bizler arkadaşları olarak o süreçte yanında olsak da Aysel daha çok kendi iç dünyasında bunu yaşadı. Bizler de şuan da bunun sonuçlarını yaşıyoruz.”
“Bütün başvurular olumsuz sonuçlandı”
Aysel Tuğluk için ilk başvuruyu cezaevinin yaptığını ve başvuruya rağmen tahliyenin merkezi anlamda engellendiğini kaydeden Burcu Çelik, ilk başvuruyla birlikte sonrasında yapılan bütün başvuruların olumsuz sonuçlandığına değindi. Tahliye veya denetim koşulları hukuki olarak mevcutken hukukun bunları yapmamasını doğru değerlendirmek gerektiğini yorumlayan Burcu Çelik, yürütülen sürecin bu anlamda ne insani ne de hukuki olmadığına yer verdi.
“Süreç hukuki ve insani değil”
Burcu Çelik, konuşmasının sonunda şunları ifade etti: “Adli Tıp birçok cezaevinde ‘kalamaz’ raporlarını ‘cezaevinde kalabilir’ raporuna çevirdiği için Aysel’in de bu anlamda raporunu olumsuz sonuçlandırdı. Akabinde arkadaşlarımız hem itiraz sürecinde ve rapor süreci yeniden başladı. Adli Tıp gerekçesiz bir rapor veriyor. Aysel ve Aysel gibi cezaevinde kalan, tahliye edilmeyen hasta tutukluları bizler ne hukuki açıdan ne insani ne de vicdani açıdan hiçbir yere yerleştiremiyoruz. Bu anlamda süreç hukuksuz, haksız ve insani değildir. Çok bellidir ki Aysel Tuğluk şahsında hem kadınlara, hem gençlere, hem Kürt siyasetçilerine, hem de bu noktada mücadele eden bütün kesimlere bir cevaptır diye düşünüyorum.”