Arap Kadınları Örgütü’nden Fadiya Kiwan savaş alanlarındaki kadınların durumunu değerlendirdi -2-
Kota istenilen sonuca varmadı
ASMAA FATHI
Kahire– Arap ülkelerindeki kadınlar bir yandan cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalıyor, diğer yandan dünyada yaşanan büyük krizlerden etkileniyor. Ancak bu sonuçlarla ilgili büyük bir istatistiksel araştırma eksikliği var ve bu durum çalışmanın gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Arap Kadınları Örgütü, araştırma boşluğunu doldurmak, hükümete doğru bilgi sağlamak, iç ve dış sorunları çözme planlarını geliştirmek için kapsamlı bir çalışma yürütüyor. Arap Kadınları Örgütü Genel Yöneticisi Dr. Fadiya Kiwan, konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı.
“İlerleme var”
Son projenizin ikinci aşaması kapsamında kota sistemini ve kadınların siyasete katılımını değerlendirmek için bir çalışma yürüttünüz. Bize bu projeden ve kadınların durumundan biraz bahsedebilir misiniz?
Kadın sorunları üzerine çalışan bir örgüt olduğumuz için kendi gerçeğimize bakmamız, eksiklikleri takip etmemiz gerekiyor. Bir yıla aşkın süredir, 1995 yılında Pekin Konferansı'nda kabul edilen kota sisteminin genel bir değerlendirmesini yapmaya çalıştık. O süreçte Birleşmiş Milletler, hükümetin cinsiyet eşitliği hedefine ulaşmak için kotayı kademeli olarak artırmaya yönelik bir program belirlediği uluslararası eylem planı içinde yer aldı. O süreçten beri Arap ülkeleri kotayı kabul etmeye başladılar ve daha önce kadınların atanması vardı. Ancak kota sistematik olarak uygulanmıyordu. Bu CEDAW anlaşmasından sonra bir hükümet politikası olarak gelişti. Özellikle Pekin Eylem Planı'ndan ve 1995'ten 2020'ye kadar olan süreçte bununla ilgili bir soru vardı; kota son 25 yılda ne elde etti, nerede durdu ve onunla çalışmanın önündeki engeller nelerdi? Bu değerlendirme, kadınların siyasete katılımını artırmayı amaçladığımız için yapılmıştır. Araştırma projesinin ikinci aşamasında Mısır gerçeği sunuldu ve burada kadın sorunları ortaya konuldu. Bu, Mısır'daki durumda büyük bir gelişme sağladı. Henüz Mısırlı kadınları tam anlamıyla rahatlatacak düzeye ulaştırmamışsa da, destekleyici siyasi iradenin istikrarından kaynaklanan bir ilerlemenin olduğu kesin.
“Kolektif araştırma ile aydınlanmak istedik”
“Arap ülkelerindeki büyük küresel krizlerin genç kadın ve kız çocukları üzerindeki etkisi" adlı araştırmanın detayları hakkında neler söylemek istersiniz?
Bu araştırma korona virüsünün yayılması sırasındaki çok hassas olan bir aşamada hazırlandı. Zoom üzerinden araştırmacıların mesajları üzerine hazırlandı. Ayrıca yerel atölyelerde hazırlandı. Bu araştırma ile kadınların büyük krizlerdeki etkisine odaklanmaya çalıştık. Aynı zamanda önemli bir mesajımız vardı. Bu kolektif araştırma ile aydınlanmak istedik. Uluslararası ve yerel topluluğa kadınların öğrenmede, çözüm bulmada ve tedavide zorluklar yaşadıklarını duyurmak istedik. Bu araştırmanın hazırlanmasında çalışan uzman ve araştırmacılar yüksek düzeyde bilimsel bilgiye sahipti.
“Kadınların yaşadıklarını anlatabilmesini istedik”
Özellikle bu çalışma belli başlı uzmanlık alanlarında farklı düzeylerde kadınların içerikteki önemli varlığını gösteren bir örnektir. Bunun için çalışma grubu içinde yer alan profesyoneller gurur duydum. Çünkü ben konuşma hakkını profesyonel kadınlara vermek istedim. Projenin amacı kadınların uluslararası bilimsel platformda ayağa kalkıp, yaşadıkları sorunları ve krizleri anlatabilmeleriydi. Gerçeğin araştırılması gerekiyor. Gerçeği bulabilmemiz ve bunu yapacak kimse olmadığı için bu araştırmayı yapıyoruz. Kadınları ilgilendiren alanlarda üye ülkelere ve üye olmayan ülkelere fayda sağlamak istiyorsak, araştırmaya gerçekçi temellere dayalı önerilerde bulunmalıyız.
“Dört uluslararası kriz var”
Araştırmada tanımlanan krizlerden genç kadın ve kız çocukları ne ölçüde etkileniyor?
Önümüze çıkan dört uluslararası kriz var. Farklı düzeylerdeki ekonomik krizlerle temsil edilen en yaygın olanı ile başlıyoruz. Yaptığımız araştırmayla yerel ve küresel krizleri göstermeye çalıştık. Krizler arasındaki geçiş yollarını ve yerel düzeyde tedavilerini ve sonuçlarını hafifletmeyi göstermeye çalıştık. Sonra finansal krizden bahsettik. Onu ekonomik krizden ayırmaya çalıştık. Daha sonra ise doğal felaket krizlerine ve korona virüsün yayılmasına yer verdik. Hastalıkların doğal afetler arasında yer aldığını, Birleşmiş Milletler kavramına göre deprem ve yangın gibi farklı doğal afetlerin olduğunu ve iklim değişikliğinin gelecekte ciddi sonuçlara yol açacağını tespit ettik. Dördüncü felaket, yoksul ülkeleri etkileyen en büyük felaketlerden biri olarak kabul edilen silahlı çatışmalardır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, büyük ülkeler arasında artık doğrudan çatışmalar yaşanmadı. Etnik, kabile, mezhep meseleleri vb. ve bazı komşu ülkelerde sınır anlaşmazlıkları var. Bu nedenle devlet hazinesindeki para savaşa harcanmaktadır. Bu harcamaları iç kalkınmaya yönlendirmek zorundayız.
“İlerleme kaydeden birkaç ülke var”
Arap ülkelerinde kadının statüsü değişiyor. Ülkelere bir emir verip sorunlarını çözmek için planlar yapabilir miyiz?
Bütün Arap ülkelerinin durumu aynı değil. Çünkü bazıları büyük bazıları küçüktür. Bazıları büyük doğal kaynaklara sahip, bazıları ise hiç sahip değil. Örneğin Arap Emirlikleri nüfusunun yanı sıra büyük bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle adaletsiz olabileceğinden karşılaştırmak adil olmayacaktır. Ancak, Birleşik Arap Emirlikleri'nin niteliksel ilerleme kaydetmesiyle birlikte kadınların rolünde ve siyasi iradelerinde net ilerleme kaydeden birkaç ülke var. Birkaç yıl önce Federal Ulusal Konsey'de yüzde 50 kadın bulundurmaya karar verdiler. Bir de kadınların siyasi yaşama katılımını teşvik eden ve seçimlerde kotadan eşitliğe geçen Tunus devleti var. Cesur yasal adımlar atılıyor. 2000'li yılların başından ve 2004'ten bu yana Aile Yasası değiştirildiği ve 2011 ve 2014'te anayasa değişikliklerinin yapıldığı Fas’ta kadın sorunları için tüm önemli adımlar atılmış ve bunun başarılı bir deneyim olduğunu söyleyebiliriz.
“Mısır’da halk kazanımlarına karşı direndi”
Ayrıca 2000 yılından itibaren Arap ülkelerini bulma ve sorunlarına hazırlıklı olma çabası olan Arap Kadın Örgütü'nün kurulmasında da Mısır tecrübesinin rolü olmuştur. Mısır, özellikle kadın sünneti ve çocukların zorla evlendirmesi konusunda hukuk alanında başarılı ve net bir role sahiptir. Siyasal sistem değişince bu kazanımlar ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Ancak halk iradesi buna karşı direndi. Son aşamada ise başta yoksullukla mücadele olmak üzere kadınların her alanda güçlenmesini ve hassas sorunlarının çözülmesini destekleyen bir politika izlenerek gerçekleşti. Kişisel Statü Yasasında temsil edilen ulusal çalışma grubunun sonuçlarından bahsetmeden Mısır'dan bahsetmek mümkün değil.