Aile Kanunu ile kadınların ve çocukların hakları korunuyor
Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların örgütlü mücadelelerinin kazanımlarından biri de “Aile Kanunu” oldu. Kadınların ve çocukların haklarının yasal güvenceye alındığı kanunla, özgür eş ve ortak yaşam düşüncesi topluma yayıldı.
DİREN ENGÎZEK
Reqa- Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar “Jin, Jiyan, Azadi” felsefesi ile örgütlenmelerini sürdürerek yaşamlarını buna göre düzenliyor. Örgütlü mücadeleleriyle birçok kazanımı elde eden kadınlar, 2014 yılında hazırladıkları “Kadın Kanunu” ile de yeni bir kazanım elde etti. Rojava devrimiyle beraber kadınların ve toplumun gündeminde olan Kadın Kanunu, Özerk Yönetim’in ilanından sonra yapılan çalışmaların ardından hazırlanarak yürürlüğe girdi.
Aile Kanununda medeni haklar düzenlendi
Kadın Kanunu’nun adı 2020 yılından sonra “Aile Kanunu” olarak değiştirildi. 6 bölümden oluşan Aile Kanununda, evlilik, velayet, boşanma gibi medeni haklar düzenlenirken, çok eşlilik, çocuk yaşta zorla evlendirme gibi sorunlar da suç kapsamına alındı. Çocukların da hakları kanunla düzenlendi.
IŞİD’den kurtarılan bölgelerde uygulamada zorluklar yaşanıyor
Aile Kanunu, özellikle IŞİD’in katliam ve baskılarından kurtarılan Reqa, Tabka, Minbic ve Dêrazor gibi bölgelerde daha büyük önem kazanıyor. Arap, Türkmen, Çerkez ve Kürt kadınlarının daha fazla aile ve aşiret baskısına maruz kaldığı bu bölgelerde hem kadın hem de erkeklerin kanunu kabul etmemesi nedeniyle uygulamada zorluklarla karşılaşılıyor.
‘Özgür eş yaşam ve ortak yaşam düşüncesi topluma yayıldı’
Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Konseyi Başkanı Adalet Ömer, kanuna ilişkin bilgi verdi. Kanunun zemininin 2014 yılında atıldığını hatırlatan Adalet Ömer, “Özerk yönetimin ilanından sonra kadınlar olarak yasal olarak haklarımızı elde etme ihtiyacı hissettik” dedi. Kadınların, Rojava ve Kuzey Doğu Suriye Devrimine öncülük ettiğini hatırlatan Adalet Ömer, şunları ifade etti:
“Bu devrimin en büyük kazanımları özgür eş yaşam ve ortak bir yaşam düşüncesinin toplumda yayılması oldu. İki cins ile ortak bir yaşam nasıl yürür bunun tartışmasının yürütüyoruz. Sakat ve doğal olmayan bir sistem vardı. Siyasi, toplumsal ve kültürel olarak kadınlar örgütlendiler ve bunu başardılar. İdeoloji ve felsefe sahibi oldular. Kanuni olarak da kadınlar adım attılar. Dünyadaki diğer devrimler ile farkı budur aslında. Kadının renginin tanınması sağlandı. Tüm dünya da bir umut oldu.”
‘Özgün örgütlenmeleri kanunu haklarını elde etmelerini sağladı’
Tarihteki devrimlerde kadınların çok önemli roller oynadığını ancak savaştıkları amaçların sahibi olamadıklarını vurgulayan Adalet Ömer, “Kadınlar kendilerini özgün olarak örgütlemediler. Burada kadınlar özgün örgütlenmeyi başardılar ve bu da kanuni haklarını da elde etmelerini sağladı. Ortadoğu’da yaşayan kadınların hiçbir hakkı yok. Kadınların hakları, dini kurallar, gelenekler çerçevesinde ele alınıyor. Toplumsal gelenekler kadınlara yaklaşımı etkiliyor” şeklinde konuştu.
‘Kadınlar ve çocukların hakları için bu kanun çıkartıldı’
Toplumda kadın ve erkek arasında eşitlik yaratmak için çok çalışıp tartıştıklarını dile getiren Adalet Ömer, kadınların yasal haklarını ilk olarak 2014 yılında “Kadın Kanunu” adı altında düzenlediklerini belirtti. Demokratik bir aile yaratmak için özgür eş yaşam ilkeleri üzerinden aile yaratılması gerektiğine dikkat çeken Adalet Ömer, “Ortadoğu’daki ailelerin yaşadığı durum demokratik değil, erkek taraflıdır. Kadınlar ve çocuklar irade olarak görülmüyor. Çocukluktan itibaren verilen eğitimlerde kadın ve erkek eşitliği yok. Toplumsal anlayışları kırmak, kadınlar ve çocukların haklarının olması için bu kanun çıkartıldı” diye konuştu. Adalet Ömer, yasal haklarına ilişkin ilk olarak “Kadın Kanunu” adı altında yaptıkları çalışmalara ilişkin şunları aktardı:
“Cizre, Kobane ve Efrin kantonlarında zemin oluşturuldu. Eğitimler yapıldı ve toplantılar oldu. Reqa, Tabka, Minbic ve Dêrazor gibi alanlarda DAİŞ’den kurtarıldıktan sonra gündeme geldi. 2018 yılından sonra bu kanunun her bölgede uygulanması için çalışmalara başladık. Bu kanunun kapsamını ve uygulanan alanları yavaş yavaş genişlettik.”
‘Kadın Kanunun adı Aile Kanunu olarak değiştirildi’
“Kadın Kanunun” adının 2020 yılında “Aile Kanunu” olarak değiştirildiğine işaret eden Adalet Ömer, “Bu kanun kadın ilkeleri üzerinden yapıldı. Çocukların da hakları var onlar da birçok baskı ile karşı karşıya kalıyor. Ailelerin parçalanması durumu, ailevi sorunlar var, toplumsal baskılar yaşanıyor. Bu şekilde örgütlü ve sağlam bir aile yaratmayı amaçlıyoruz. Özgür ve örgütlü toplum özgür ailelerden oluşur” dedi.
‘Kanunun sahiplenilmesi için etkinlikler düzenledik’
Aile Kanununun toplumda kabul edilmesi ve sahiplenilmesi için bir dizi etkinlik düzenlediklerini anlatan Adalet Ömer, “Birçok etkinlik yapıyoruz özellikle kurtarılan bölgeler dediğimiz alanlarda Reqa, Tabka, Minbic ve Dêrazor’da zemin oluşturmaya çalışıyoruz. Toplumdaki gelenekleri kırmaya çalışıyoruz. Seminerler ve toplantılar yaptık birçok kesimi ve her iki cinsi dinledik ve anlattık” diye konuştu. Adalet Ömer, 6 bölümden oluşan Aile Kanununda yer alan maddelere ilişkin şu bilgileri aktardı:
“Evlilik, çocuk hakları, boşanma koşulları, ailenin karşılaştığı cinayet veya adli suçlar, küçük yaşta evlilik ve çok eşlilik konusu, yine birbirini aldatma durumları, para cezası bu kanunda netleştirildi. 29’uncu madde çok eşlilik ile ilgili. Özellikle Arap halkının yoğun yaşadığı bölgelerde örf ve adetler çok katı. Bu nedenle bu maddenin uygulanmasında zorlanıyoruz. Örneğin, ‘çok eşlilik dinimize göre yasak değil’ deniyor. Bu nedenle de biz birçok kesim ile görüşüyoruz, çoğu zaman da din insanları ile bu maddeyi kabul ettirmeye çalışıyoruz.”
‘Kanunla çok eşlilik ve çocuk yaşta evliliklerde azalma oldu’
Kanunla, erkeklerin çok eşliliği ve çocukların evlendirilmesi sorunlarında azalma görüldüğüne işaret eden Adalet Ömer, “Devlet gibi ‘kanundur uygulanacak’ şeklinde yaklaşmıyoruz. Fakat kanunun anlaşılması gerekiyor. Toplum tarafından bilinçlenmeye ihtiyaç var. Kanunun kabul edilmesi için iki yıllık bir planlamamız vardı. Kurumlar ile toplantılar alıyoruz, paneller yapıyoruz. Bazı maddelerin cezalarının ağırlaştırılmasına ilişkin öneriler geldi” şeklinde konuştu. Adalet Ömer, “Sonuç olarak bu kanunun kadınların hizmetine girmesi, ailelerin hizmetine girmesi için biraz daha üzerinde çalışılması gerekiyor. Oluşturmak istediğimiz ailede her insanın bir iradesi olmalıdır. Mesela kadınlar çalıştıklarında bile zorluk çekiyorlar, bunları kanuni olarak ortadan kaldırmak istiyoruz” dedi.
‘Özgür yaşam özgür kadınlar ile yaratılır
Kısa bir zamanda kadınların büyük adımlar attığını vurgulayan Adalet Ömer şunları ifade etti: “Kadınlar haklarını aldılar. Bu bütün dünyada örnek oldu. Eşbaşkanlık sistemi var, meclislerde eşit temsiliyet var. Bunların hepsi bedeller verilerek yapıldı. Kadın arkadaşlarımız şehit düştü. Biz bu mirası nasıl koruyacağız? Bütün kadınların hakikatleri açığa çıkana kadar tarihsel gerçekleri onlara anlatana kadar durmayacağız. Anlamlı özgür bir yaşam ancak özgür kadınlar ile oluşur, bu nedenle direnişimiz ve mücadelemiz devam edecektir.”
Feyruz Xelil: Toplumla yapılan tartışmalarla Aile Kanunu daha çok sahiplenildi
Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Meclisi üyesi Feyruz Xelil, kanunun kadınlar tarafından daha çok sahiplenildiğini anlattı. Kanunun 2019 yılından sonra özellikle Arap halkının yaşadığı bölgelerde uygulanmaya başlandığını belirten Feyruz Xelil, şunları ifade etti:
“Kadın Kanunun adının 2020 yılından sonra Aile Kanunu olarak değiştirilmesiyle erkek ve kadınlar kanuna karşı sorumluluk hissetmeye başladı. Özellikle Reqa, Tabka, Minbic ve Dêrazor gibi alanlarda 2022 yılında aileler ve aşiretler ile hamle başlattık. Aşiretler kadınları çok küçük görüyorlardı. Kadınların özellikle miras hakkı yoktu. Çocuklarının velayetini alamıyordu. Çocukların doğumunda bile anneler söz sahibi olamıyorlardı. Son iki yıldır biz halk arasında, aşiretler içinde bu fikri tartıştık. Gördük ki toplum içerisinde tartışılmasıyla aile kanunu daha fazla sahiplenildi.”
Feyruz Xelil, Aile Kanunu çıkmadan önce bölgede çok sayıda çocuk yaşta zorla evlendirme olayının görüldüğünü belirterek, “DAİŞ çeteleri bu alandayken, kadınlar çocuk ve erken yaşta zorla evlendiriliyordu. Bu kadınların yaşadığı çok ciddi sorunlar vardı. Bunlara çözüm geliştirmeye yönelik bu kanun çok önemli bir adım oldu. Cizire, Kobane ve Efrin bölgelerinde bu kanun uygulanıyordu. Bazı erkekler bu bölgede ‘çok eşlilik yasak değil’ diyerek ikinci ve üçüncü evliliklerini yapıyorlardı. Bu normal görülüyordu. Bu durumu su istimal eden olaylara tanıklık ettik” dedi. Feyruz Xelil, Adalet Divanında kanunla kadın haklarının tamamen korunduğunu söyledi.