‘İntihar’ adı altında kadınlar katlediliyor: “Devletin büyük ihmali var”

Urfa’da “intihar” süsü adı altında kadın katliamlarının yaşandığını, devletin bu süreci etkin soruşturmadığını belirten Urfa Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Zeynep Dilek Polat, “Kadın şiddeti ve ölümlerinde devletin de büyük bir ihmali var. Devlet önleyici ve koruyucu bir yol izlememekte, başından atmaya çalışmaktadır. Ne acıdır ki kadınlara ne toplum ne de devlet yaşam hakkı tanımamaktadır” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Rıha – Türkiye’de kadına yönelik katliamlar, psikolojik ve fiziksel şiddet, taciz, tecavüz olayları sıkça yaşanırken, kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile feshedilmesiyle kadına yönelik saldırılarda artış yaşandı. Kadına karşı saldırılarda cezasızlık politikaları da kadına yönelik suçların artmasına da neden oluyor. Kadın katliamlarının ve şüpheli kadın ölümlerinin en fazla yaşandığı kentlerden biri de Urfa… Kentte kadına yönelik baskıları, katliamları, şüpheli kadın ölümlerini ve tüm bunlar karşısında hukuki sürecin nasıl işlendiğini Urfa Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Avukat Zeynep Dilek Polat ile konuştuk.

“Kadınlar ‘intihar’ süsü ile katlediliyor”

Şüpheli kadın ölümlerinin en büyük nedeninin toplumsal baskı olduğuna değinen Zeynep Dilek Polat, yaşananları şu sözlerle anlattı: “Şüpheli ölümlerin yanı sıra kadın cinayetlerinin de fazla olduğunu biliyoruz. Genelde ‘psikolojik sorunu vardı’ denilip ‘intihar’ adı altında olay kapatılmaya çalışılıyor. Kentte aile içi tecavüz ve ensest ilişki nedeniyle birçok genç kız aile içinde infaz edilip ‘intihar’ olarak gösteriliyor. Geçtiğimiz günlerde 18 yaşında hamile bir genç kız evinde ölü bulundu. Bu ölümler dediğim gibi ‘töre’, ‘namus’, ‘psikolojik sorunlar’ denilerek, perdelemeye çalışıyorlar. Mağdur kadınlar resmen şeytanlaştırılıp, suçlu ilan edildikleri için baskıya ve şiddete boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Toplum yapısı ve kalıplaşmış söylemlerden dolayı kendi aileleri tarafından da mağdur olan kadınlar sanki suçluymuş gibi sahiplenilmemektedir. ‘Kim bilir ne yaptın’, ‘durduk yere mi oldu’, ‘kimse duymadan evine dön’, ‘bizi rezil etme’, ‘gelinlikle çıktın kefenle dönersin’ gibi kalıplaşmış söylemlerle kadınlarımız, kızlarımız şiddete mahkûm edilmektedir.”

“Cezasızlık politikaları failleri cesaretlendiriyor”

Toplumsal baskı nedeniyle kadınların çoğu zaman kurumlara başvuru yapamadığına dikkat çeken Zeynep Dilek Polat, devlet kurumlarında şiddete uğrayan kadınlar için ayrı birimler açılması gerektiğini söyledi. Son süreçte yaşanan cezasızlık politikalarına dikkat çeken Zeynep Dilek Polat, “Kadınların eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlere erişimi artırılmalı. Kamu kurumlarında anadilde hizmet verilmeli. Şiddet mağduru kadınların hukuki süreçlerinde hukuki ve psikolojik destek amacıyla birimler oluşturulmalı. Şiddete uğramış kadınlara yönelik önleyici ve koruyucu hizmetler oluşturulmalı. Türkiye’nin tarafı olduğu İstanbul Sözleşmesi uygulanmalı. 6284 sayılı yasa uygulanmalıdır. Cezasızlık ve ceza indirimlerinden vazgeçilmeli. Cezasızlık ve indirimler failleri cesaretlendirmekte ve her gün en az 3-4 kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledilmektedir” diye belirtti.

Etkin soruşturma yürütülmüyor”

Kentte yaşanan şüpheli kadın ölümlerinde yargının etkin soruşturma ve kovuşturma yürütmediğine dikkat çeken Zeynep Dilek Polat, devletin şiddet olaylarında kadına sahip çıkmadığının altını çizdi. Devlet kurumlarının kadınları korumaya yönelik bir yöntem yürütmediğini dile getiren Zeynep Dilek Polat, “Yaşanan şüpheli ölümlerde etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmemektedir. Urfa yerelde feodal yapıdan kaynaklı kadınlar başvuru yapmaya bile çekinip korkuyorlar; toplum, aile, mahalle baskısından dolayı çok çekiniyorlar. Devlette toplum gibi, ‘ailesiniz yarın barışırsınız’, ‘kocandır bir şey olmaz’, ‘herkesin başına geliyor’ deyip kadınları koruma yerine şikâyetlerinden vazgeçirip şiddet gördükleri kişilere mahkûm etmeye çalıştıklarını duyuyoruz ve görüyoruz” ifadelerinde bulundu.

“Dosyamdaki bir kadın korunmadığı için katledildi”

Kadın şiddeti ve ölümlerinde devletin de büyük bir ihmali olduğunu kaydeden Zeynep Dilek Polat, son olarak şunları belirtti: “Önleyici ve koruyucu bir yol izlememekte, başından atmaya çalışmaktadır. Ne acıdır ki kadınlara ne toplum ne de devlet yaşam hakkı tanımamaktadır. Bir dosyamdan örnek vermek istiyorum; genç, evlik bir kadın birçok kez şiddete uğrayıp defalarca ailesine gitti. Genç kadın bu süreçte ikna edilmek istenip boşanma davası geri çekildi, katledilmeden bir gün önce jandarmayı arayıp, ‘can güvenliğim yok korkuyorum’ demesine rağmen jandarma kontrole dahi gitmemiş ve ertesi gün ne yazık ki genç kadın kocası tarafından katledildi.”