İnsan Hakları Eylem Planı’ndan tutuklama çıktı

Son süreçte kronik hastalıkları bulunan ve yaşları ilerlemiş annelerin tutuklanmasını yaşam hakkı ihlali olarak değerlendiriliyor. Tutuklama kararlarının siyasi saikle verildiğine dikkat çeken Avukat Gurbet Yavuz, İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklandığı gün tutuklamaların yaşandığını vurguluyor ve “Siyasi saiklerle yürütülen soruşturmalar sebebiyle insanları tutuklaması ayrımcı düşüncenin tezahürüdür.” diyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Açılan soruşturmalar kapsamında son süreçte yapılan ev baskınlarında aralarında kadınların da olduğu onlarca kişi gözaltına alındı. Yaşları 70 ila 80 arasında değişen annelerin de olduğu tutuklular “Taziyelere katılmak, aileleri ziyaret etmek” gibi eylemlerinin suç sayılması nedeniyle cezaevine gönderildi. Bunlar dışında yüzlerce hasta ve yaşlı tutuklunun cezaevinde kaldığı Türkiye’de hukuk göz ardı ediliyor. Yaşanan tutuklamaların mevzuata aykırı olduğunu söyleyen İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Avukatlarından Gurbet Yavuz, yaşam hakkının daha fazla ihlal edilmeden bu tutukluların derhal tahliye edilmesi gerektiğini söyledi. 
Türkiye kendi hukukundan uzak kaldı
Avukat Gurbet Yavuz, pandemi sürecinde yaşanan bu durumun hukuk açısından kabul edilemez olduğuna dikkat çekti. 2016’da başlayıp 2018’de kaldırılan OHAL’in bölgede halen fiilen devam ettiğine dikkat çeken Gurbet Yavuz Türkiye’nin uluslararası hukuk bir yana kendi mevzuatını dahi uygulamaktan uzak kaldığını söyledi. 
İktidarın en çok kadınları ve kadın mücadelesini hedef gösterdiğini söyleyen Gurbet Yavuz, son olarak ilerlemiş yaşlarına rağmen tutuklanan anneleri yaşanan duruma örnek gösterdi. 
“İktidarın son dönemde kadın mücadelesine zarar veren, bu mücadeleyi yıpratan ve hedef gösteren çok sayıda açıklaması oldu. Bu açıklamalar ardından ne yazık ki kadın örgütleri hedefe konularak çok sayıda soruşturma açıldı. Kentte kadın alanında çalışmalar yürüten Rosa Kadın Derneği’ne, yönetici ve üyelerine yönelik ciddi baskılar yapıldı. Birçok aktivist kadın yürüttükleri mücadelesinden dolayı gözaltına alınıp tutuklandı.  Daha geçtiğimiz hafta yaşları 70 ila 80 arasında olan birçok anne tutuklandı. Biz avukatlar olarak bu durumu anlamakta ve yorumlamakta zorlanıyoruz. O yaşta ve sağlık sorunları bulunan kadınların tutuklanması ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı. Bu tedbirlerin siyasi saikler ile verildiği noktasında şüphemiz bulunmuyor.” 
“Tutuklamadan önce birçok alternatif tedbir bulunuyor” 
“Başka tedbirler varken 80 yaşında ki insanlara tutuklama kararı verilmesini anlamak oldukça güç.” ifadeleri ile yaşananlara şaşkınlıklarının devam ettiğini söyleyen Gurbet Yavuz, tutuklama kararından önce alınabilecek birçok alternatif tedbirin olduğunu belirti. Gurbet Yavuz sürecin hukuki boyutuna dair şunları ifade etti: 
“Ceza muhakemeleri kanunu soruşturma ve kovuşturma evrelerinde verilen koruma tedbirlerini ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Tabi ki bu düzenlemeler gücünü anayasa ve uluslararası sözleşmelerden alıyor. Bu düzenlemelere göre koruma tedbirlerine başvurmak için öncelikle kuvvetli suç şüphesi, şüpheli/ sanıkların kaçma ve delilleri karartma/ gizleme durumları varsa olayın koşullarına göre karar verilir. Aslında koruma tedbirleri katalog suçlar varsa dahi otomatik uygulanması zorunlu olan tedbirler değildir. Esas olan kişilerin özgürlüğü ve güvenlik haklarıdır. Tutuklama tedbiri koruma tedbirleri arasında en ağır, hürriyeti kısıtlayıcı tedbir olarak karşımıza çıkmaktadır. Hiç kuşkusuz yasamızda tutuklama tedbiri yerine alternatif birçok koruma tedbiri de düzenlenmiştir. Söz gelimi imza tedbiri, yurt dışı çıkış yasağı, ev hapsi bunların en çok uygulananlarıdır. Şüphesiz bu tedbirler şüpheli sanıkların yargıdan kaçmasının önüne geçen tedbirlerdir. Ancak bu tedbirler varken tutuklama kararı verilmesini anlamak oldukça güç.” 
“Açıklama sonrasında yapılanlar birbirine uymuyor” 
Tutuklanan annelerin Türkiye’de mevcut hukuki durumu gösteren çarpıcı örneklerden sadece biri olduğunu söyleyen Gurbet Yavuz, “AKP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde insan hakları eylem planını açıkladı. Müjde verircesine ‘Bundan sonra tutuklamalar istisna olacak’ şeklinde garip bir açıklaması oldu. Zaten anayasa ve mevcut CMK bu durumu açıkça söylemektedir. Güncel mevzuatımıza göre de tutuklama istisnai bir tedbirdir. Daha ilginç bir nokta ise bu eylem planın açıklandığı gün ileri yaşta kronik rahatsızlıkları bulunan annelerin tutuklanmaları oldu. Açıklama sonrası yapılanlar birbirine uymuyor.” sözlerini kullandı. 
“Kronik hastalığı olan yurttaşların tutuklanması akıl tutulmasıdır” 
Türkiye cezaevlerinde yaşanan sorunlardan dernek olarak haberdar olduklarını ve buna dair birçok kez rapor hazırlıklarını dile getiren Gurbet Yavuz, cezaevlerinden hak ihlallerine dair çok sayıda başvuru aldıklarını söyledi. 
“Ne yazık ki yaptığımız başvurular sonucunda kapsamlı ve uluslararası hukuka uygun adımlar atılmadığını görüyoruz. Pandemi sürecinde sorunların artarak devam ettiğini ve birçok sorunun kronik hale geldiğini gözlemlemekteyiz. Bu koşullar altında hukuka aykırı koruma tedbirleri ile kronik hastalıkları olan kişileri cezaevlerine göndermek açıkçası bir akıl tutulmasıdır. Devletin bir taraftan bazı suçlardan infazı çeken hükümlüleri tahliye etmesi, diğer yandan siyasi saiklerle yürütülen soruşturmalar sebebiyle insanları tutuklaması ayrımcı düşüncenin tezahürüdür.” 
“Yaşam hakkı ihlal edilmeden gereken tedbirler alınmalı” 
“Devletlerin insanları yaşatmak adına negatif ve pozitif yükümlülükleri bulunmaktadır.” diyen Gurbet Yavuz hastalığı bulunan kişilerin tutuklanmasının bu yükümlülüklere aykırı olduğunu söyledi. 
İnsan haklarının daha fazla ihlal edilmeden hasta ve yaşlı tutsakların tahliye edilmesi çağrısında bulunan Avukat Gurbet Yavuz, “Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sağlık hakkının ihlal edilmesi sonucu hayatını kaybeden ve kötü muamele gören mahpusların başvurularında Türkiye aleyhine verdiği çok sayıda kararı vardır. Bu aşamada devletin hapishanede bulunan mahpusların yaşam hakları ihlal edilmeden gereken adımları atması gerekir. Bizler de bu süreci kaygıyla takip etmekteyiz. Umarız cezaevlerinde daha fazla hak ihlali yaşanmadan öncelikle hasta ve ileri yaşta mahpuslar akabinde diğer tüm mahpuslar uluslararası hukuka uygun olacak şekilde tahliye edilirler” şeklinde konuştu.