İman Bouzouada davası: Cezasızlığın somut örneği

İman Bouzouada’nın boşandığı erkek tarafından saldırıya uğraması Fas’ta kadınlara yönelik şiddet tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Kadın örgütleri cezaların yetersizliğine ve koruma mekanizmalarının eksikliğine dikkat çekiyor.

Fas - Fas’ın Taza bölgesinde 25 yaşındaki İman Bouzouada, yetersiz koruma mekanizmaları yüzünden boşandığı erkek tarafından saldırıya uğradı ve ağır yaralandı.

İman Bouzouada’nın hikâyesi, Fas’ta kadınlara yönelik artan şiddet ortamında yalnızca bireysel bir olay değil; aynı zamanda birçok kadının yaşadığı acıların yansıması. Henüz hayatının baharındaki İman Bouzouada, kendi projelerini gerçekleştirme hayalleri kurarken, bir erkek tarafından tecavüze maruz bırakıldı. Bu saldırı sadece bedensel ve ruhsal travmaya yol açmakla kalmadı, aynı zamanda istenmeyen bir gebeliğe de neden oldu.

Toplum ve aile baskısı

İman Bouzouada, şikayetçi olunca fail tecavüz suçundan tutuklandı. Ancak aile baskısı sonucu şikayetini geri çekmek zorunda kaldı. Böylelikle failin cezası 1 yıla indirildi.

Ailesi ve toplum baskısıyla tecavüzcü erkek ile evlenmeye zorlanan genç kadın, altı ay boyunca evlilik içinde her türlü şiddet ve aşağılamaya maruz kaldı. Sonunda boşanma talep etti; ancak evli olduğu erkek kesici aletle ona saldırdı ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladı. Saldırı sonucu İman Bouzouada’nın elindeki sinirler kesildi.

Issız bir yerde aç bırakıldı, işkence gördü

İman Bouzouada’nın aktardığına göre, eski eşi onu bir gün çocuğuyla birlikte zorla ıssız bir eve götürdü, telefonunu aldı, saçlarını kesti, aç bıraktı ve dövdü. Kaçmayı başaran genç kadın ailesine sığındı ve olayı adli makamlara taşıdı. Ancak şikâyetin ardından fail evinin önünde onu bekleyerek hakaretler savurdu ve şikâyetini geri çekmesi için baskı yaptı. Genç kadın bunu reddedince, boşandığı erkek kesici aletle saldırarak yüzüne ve eline ağır darbeler indirdi. Yüzünde derin yaralar açıldı, sinirleri kesildi.

İman Bouzouada, yüzündeki derin yaralar nedeniyle çocuğunun kendisini tanıyamayıp korktuğunu söyledi. Ayrıca hem tıbbi hem psikolojik destek talep ettiğini, adaletin tecelli etmesi için failin ağır şekilde cezalandırılmasını istediğini belirtti.

‘Ne yazık ki birçok ‘İman’ var’

Avukat ve Fas Mağdurları Destekleme Derneği Başkanı Aişa Kalaa, bu saldırının son derece ciddi bir suç olduğunu vurgulayarak, “Ne yazık ki birçok ‘İman’ var. Daha önce benzer şekilde şiddet gören Tiflet’ten Sanae ve tecavüzcüsüyle evlendirildikten sonra intihar eden Amina Filali vakalarını unutmamak gerekir” dedi.

Aişa Kalaa, kadınlara karşı şiddeti önlemek için yasalar çıkarılmış olmasına rağmen, uygulamada ciddi eksiklikler bulunduğunu hatırlatarak, 2018’de yürürlüğe giren 103-13 sayılı “Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Yasası”nın da sorunu çözmediğini, şiddet vakalarının artmaya devam ettiğini kaydetti.

Ayrıca, geçmişte Ceza Kanunu’nun 475’inci maddesinde yer alan ve “tecavüzcünün mağdurla evlenmesi halinde cezadan muaf tutulmasını” sağlayan düzenlemenin kaldırıldığını vurgulayarak, “Buna rağmen haksızlığa uğrayanlar hâlâ fiilen evlenmeye zorlanıyor ve aynı acı senaryolar tekrar ediyor” şeklinde konuştu.

‘Cezalar caydırıcı değil’

Aişa Kalaa’ya göre, Fas mahkemelerinin tecavüz ve şiddet vakalarına yönelik cezaları son derece hafif. Küçük yaştaki kız çocuklarına yönelik tecavüzlerde cezaların çoğunlukla 1,5 yılı geçmediğini, yetişkin kadınlara yönelik saldırılarda ise sadece 2 ay gibi sembolik hapis cezaları verildiğine dikkat çekti.

Bu cezasızlık kültürünün şiddetin yayılmasına neden olduğunu söyleyen Aişa Kalaa, “Hakim, polis ve toplumun kendisi bu şiddeti normalleştiriyor” dedi.

‘Yargı daha etkin çalışmalı’

Aişa Kalaa, kadınları şiddetten korumak için yalnızca yasaların değil, pratik koruma mekanizmalarının da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Yargı ve güvenlik birimleri daha etkin çalışması, ihlale maruz kalanların şikâyet öncesi ve sonrası korunması için devletin gerçek bir irade göstermesi gerektiğini vurguladı.

Son olarak, her şiddet vakasında sadece basın açıklamalarıyla sınırlı kalınmaması gerektiğini ifade eden Aişa Kalaa, kadınların hayatını koruyacak somut önlemler alınmasının aciliyetine işaret etti.