8 ay sonra açıklanan gerekçeli kararda tecavüz failleri savunuldu

Şemzînan’da 2016’da E.Y.’yi tecavüze maruz bırakarak, katletmek isteyen ve intihara sürükleyen kuzenler; Nihat, Veysi ve Zahir Yılmaz’a verilen beraata ilişkin 8 ay sonra açıklanan kararda deliller göz ardı edilerek, failler savunuldu.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Colemêrg- Colemêrg'in, Şemzînan (Şemdinli) ilçesine bağlı Meleya Zerza (Oğlaklı) Köyü’nde 27 Mayıs 2016 tarihinde Nihat Yılmaz (31) Veysi Yılmaz (35) ve Zahir Yılmaz (32) isimli 3 kuzen, 11 yaşındaki E. Y.’ye tecavüz ettikten sonra katletmek için bir uçurumdan attı. Uçurumdan yaralı olarak kurtulan çocuğun hastaneden başından geçenleri anlatması üzerine 3 fail tutuklandı. Faillerin cezaevinde olduğu süre boyunca faillerin yakınları tarafından hem çocuk hem ailesi tehditlere maruz bırakıldı. 7 ay tutuklu kaldıktan sonra faillerin “Delil yetersizliğinden” tahliye edilmesinin ardından, 11 yaşındaki çocuk ateşli silahla kendi evinde şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Çocuğun ölümü kayıtlara ‘intihar’ olarak geçti.

E.Y.’nin “Takipsizlik” verilen şüpheli ölümüne ilişkin dava 7 yıl sonra yeniden açıldı. Çocuğun yaşamını yitirdiği gün evde baba, Bazit, ağabeyi Ömer ve diğer aile bireyleri “kasten öldürme” şüphesiyle 3 Nisan 2024’te gözaltına alındı. 5 gün süren gözaltının ardından ağabey Ömer Y., 8 Nisan’da “kasten öldürme” iddiasıyla tutuklandı. Ağabeyin tutuklanmasına ise “swap raporu” gerekçe yapıldı. Raporun 7 yıl sonra dosyaya konmuş olması ile davaya ilişkin tepki ve şüpheleri artırdı.

Failler; Nihat, Veysi ve Zahir Yılmaz hakkında, “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” ve “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamaları ile Yüksekova 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava da ise her bir faile 42’şer yıl hapis cezası verdi. İstinaf Mahkemesi’nde bozulan dava Yüksekova 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüldü. Davaya ilişkin 3 Kasım 2023 tarihinde aynı mahkeme bu sefer failler hakkında beraat kararı verdi. Verilen kararın gerekçeli kararı ise 8 ay sonra açıklandı.

8 ay sonra açıklanan gerekçeli karar

Dava dosyasında bulunan faillerin cep telefonlarına ait, aynı anda olay yerinde olduklarını gösteren HTS kayıtları ve kriminal sonuçların yer aldığı 47 sayfalık gerekçeli kararda, “Yeterli delil bulunamadı” gerekçesi ile beraat kararı verildiğine dikkat çekildi. Faillerin dava sürecinde verdikleri çelişkili ifadeler ise “Yargılamanın ilk aşamalarında vermiş oldukları beyanları ile daha sonra vermiş oldukları beyanlarında kısmen farklılıklar yer almakta ise de, faili meçhul bir olayda suçun kendi üzerlerine kalmasından korkmaları nedeniyle bazı hususları tam olarak anlatmamış olabilecekleri, keza yargılamanın ilerleyen aşamalarında delillerle aynı yönde (kısmen kendi aleyhlerine de olan hususlarda dahi) samimi beyan ve savunmalarının olduğu anlaşılmıştır” sözleri ile savunuldu.

Kararda şu ifadeler yer aldı: “HTS kayıtlarının sanıklar aleyhine değerlendirilemeyeceği, sanıkların iddia olunan suçları işlediğinin soyut beyan ve iddialar dışında başkaca deliller ile desteklenmediği, her ne kadar sanıklar Nihat Yılmaz, Veysi Yılmaz ve Zahir Yılmaz haklarında "Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı ve Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma" suçlarını işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından sanıkların üzerine atılı bulunan suçları işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine…”

‘Yaşananlar arka plana atılmaya çalışılmaktadır’

Konuya dair ulaştığımız dosyanın avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şube Üyesi Nükeyf Onursal, gerekçeli kararın hukuki bir durumla bağdaşmadığı ve kararın tamamen çocuğun ailesi üzerinden yazıldığına dikkat çekti. Asıl faillere yer vermeden delilere rağmen gerekçeli kararın sonradan ifade veren bir gizli tanık beyanı ile hazırlandığına dikkat çeken Nükeyf Onursal, “Senelerdir E.Y. davasında alınması gerekli hiçbir önlemi almayıp yalnızca hukuksuzlukları sürdüren ve çoğaltan yargılama merci, beraat kararına karşı akıl almaz bir gerekçeli karar sundu. Dosyada mevcut olan bunca delil yok sayılarak sanıkların ortaya attığı bambaşka biri, bizzat sanıkların ifadeleri doğrultusunda istismar şüphelisi olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bununla birlikte E.’nin sanıkların serbest bırakılmasından önce 9 ay boyunca birlikte yaşadığı ailesi hakkında da soruşturma başlatılarak; çocuğun intiharına zemin hazırlayan bu tahliye kararı, yani çocuğu koruma yükümlüğünün bu ağır ve ciddi ihlali ve köylülerin psikolojik tüm şiddeti meşrulaştırılmaya, tüm bunlar arka plana atılmaya çalışılmaktadır” sözlerini kullandı.

‘Süreç hukuk zemininde sürdürülmeli’

Alınan kararı bir üst mahkemeye taşıyacaklarını belirten Nükeyf Onursal, “E.Y. davasında senelerdir süregelen hak ihlallerine ve tüm bunlara karşı çıktığı için tutuklanan Ömer Y.’e yönelik yargı baskısına son verilerek serbest bırakılmasını talep ediyoruz.  Çığırından çıkan bu sürecin hukuki zeminde sürdürülmesi çağrımızı yeniliyoruz” vurgusunda bulundu.

‘Yaptıkları gözümün önünden gitmiyor’

Olaydan sonra açığa çıkan ve mahkemeye sunulmasına rağmen dosyaya eklenmeyen E.Y.’nin günlüğünde ise şu ifadeler yer almıştı: “Bir yerden başlamam gerekiyorsa, ihanetten başlamam gerekiyor. Çünkü en büyük ihanete uğradım, en çok güvendiğim kişi sırtımdan vurdu. Bir yandan onun yaptıklarını düşünüyorum, anlam veremiyorum. Ya rabbim yardım et bana ne yapayım, ne yaparsam olmuyor. Ölsem olmuyor, gitsem olmuyor, ne yapacağımı bilmiyorum. Öldürsem kendimi bu sefer ailem yanar, yaşasam çok zor geliyor. Nasıl kaldırırım ben bu yükü. Allah’ım bu canımı al kurtulayım. Allah’ım aklıma her geldiğinde niye o gece ölmedim niye almadın benim bu canımı. Ailem, abim baskı yapıyor anlatmam için. Anlatsam abim zarar görür. Yaptıkları gözümün önünden gitmiyor."