15 günlük karantina süreci hasta tutuklular için işkenceye dönüyor!
Cezaevlerinde iki yıldır uygulanan 15 günlük karantina uygulaması hasta tutukluların tedavi süreçlerini işkenceye dönüştürüyor. Hastane dönüşü tek başlarına bir hücrede 15 ila 20 gün arası karantinada kalan tutuklular, yaşamsal ihtiyaçlarını çoğu zaman karşılayamıyor. Tutuklu yakınları bu uygulamanın hasta tutukluları etkilemeyecek şekilde düzeltilmesini talep ediyor.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed - Türkiye’de 11 Mart 2020 tarihinde ilk Covid-19 vakasının görülmeye başlamasının ardından cezaevlerinde “güvenlik” gerekçesiyle birçok kural konuldu. Aradan iki yıl geçmesine rağmen dışarıda normalleşen hayat cezaevlerine halen yansıtılmadı. Açık görüş yasağının geçtiğimiz Aralık ayında kaldırıldığı cezaevlerinde hastane dönüşü uygulanan 15 ile 20 gün arası değişen karantina kuralı halen devam ediyor. Uygulanan prosedür en çok hasta tutukluları etkilerken, sürekli hastaneye gitmek zorunda kalan hasta tutuklular hastane dönüşü uygulanan karantina nedeniyle hastaneye gitmiyor. Hastaneye giden hasta tutuklular ise karantina sürecinde tek başlarına bir hücrede tutuluyor.
İki ayda 6 tutuklu yaşamını yitirdi
Uygulanan prosedürler en çok hasta tutukluları etkilerken, geçtiğimiz Aralık ayından bu yana içerisinde 5’i hasta tutuklu biri de şüpheli şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer olmak üzere 6 tutuklu cezaevlerinde yaşamını yitirdi. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) en son açıkladığı verilere göre, cezaevlerinde halen bin 604 hasta tutuklu bulunuyor. Hasta tutuklulara ses olmak isteyen tutuklu yakınları ise Amed ve Van’da “Adalet Nöbeti” başlattı.
“Günleri karantinada tek başına geçiyor”
Katıldıkları nöbette iki yıldır uygulanan karantina uygulamasına tepki gösteren tutuklu yakınları, hasta tutukluları daha az etkileyecek bir uygulamanın hayata geçirilmesini istedi. Bir oğlu ve eşi tutuklu bulunan Necime Yaşaer, eşinin hastalığı nedeniyle sürekli hastaneye gidip geldiğini söyledi. Hastaneye gittiği için eşinin son süreçte 8 ayını karantinada geçirdiğini ifade eden Necime Yaşaer, “Eşim hasta, hastalığı nedeniyle de sürekli hastaneye gidiyor. Hastaneye gidip döndüğünde de 15 ya da 20 gün karantinada kalıyor. Hastaneden döndüğünde karantinası bittikten sonra yeniden hastaneye gidiyor sonra yeniden karantina, bu süreç bu şekilde uzuyor” ifadelerinde bulundu.
“Kimse bu yapılanları kabul etmez”
Eşinin cezaevinde tek başına ihtiyaçlarını karşılayamadığı için de karantinada kalmak istemediğini sözlerine ekleyen Necime Yaşaer, “Bu süreç zorunlu gösterildiği için de hastaneye de gitmek istemiyor ve tedavisi aksıyor. Ne olursa da bana arkadaşlarımın yanında olsun diyor. Oğlum Antep’te eşim de Trabzon’da tutuklu bulunuyor. Aradaki mesafe nedeniyle onları sürekli ziyaret edemiyorum. Türkiye’de kanun yok. Bizim istediğimiz adalet de yok ama biz bunu söylemeye devam edeceğiz. Bunu dünyanın hiçbir yerinde kimse kabul etmez” dedi.
“Kanun neyse o uygulansın”
İki aydır süren nöbet boyunca hükümetin kendilerine karşı kör ve sağırı oynadığına yer veren tutuklu yakını İnci Güler Altındağ ise tutukluların yıllardır baskı ve zulüm altında yaşadıklarına dikkat çekti. Hasta tutukluların tedavi süreçlerinin tutuklular için bir işkenceye dönüştüğüne değinen İnci Güler Atındağ konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Evlatlarımızın tedavilerini bizler yaparız yeter ki onları bıraksınlar. Ağır hasta tutukluları bıraksınlar. Sözüm ona hastaneye götürüyorlar ama öyle daha kötü oluyorlar. Hastaneden sonra 20 gün karantinada kalıyorlar. Bu süreç yüzünden hasta tutuklular hastaneye gitmek istemiyorlar. Ağır hasta biri karantinada tek başına ne yapsın? Herkese çağrı yapıyoruz bizler de evlatlarımız da insan. Kanunlar neyse o uygulansın yasada ne varsa o uygulansın. Bu adaletsizliğe son versinler.”