Günün Portresi: Tarihten günümüze kadınların direniş tanrıçası Belet
Elinde taşıdığı başakla adına güvercinler kurban edilen tanrıça Belet’in, direniş kültürünün izleri bugüne uzanıyor.
Doğu-batı-güney-kuzey dört koldan Ortadoğu coğrafyasının kesişme noktası olan Yukarı Mezopotamya’da (Diyar Mudar) ana tanrıça kültürü bin yıllarca kurulan bütün uygarlıklarda varlığını hissettirmiştir. Anaerkil sistemin kaybetmeye başladığı, ataerkil kültürün yükselmeye başladığı ilk dönemlerde kurulan kent devletlerinde tanrı kralların oluşturduğu tapınaklarda tanrı sisteminin ortağı gücünü kaybetmiş olsa bile bir tanrıçadır. Bu kent devletlerinde Bel Tanrı İnanç Sistemi içinde bu tanrıça varlığını bereket ve gelecek için korur.
Özellikle Semitik kültürün Xabur ve Fırat havzalarında kurduğu birçok kent devletinin kalıntılarında bereket temsili ‘Tanrıların Anası’ diye tabir edilen Belet’ih (Belit) izlerinin olduğunu biliyor muydunuz? Kuzey Doğu Suriye’deki birçok höyük ve antik Tanrıça Belet’in heykel ve tapınaklarının bulunduğu höyük ve antik kentlerden bazıları şöyledir: Haseke kenti yakınlarında bulunan iki höyük Tell Brak ve Tell Bêder, Rakka kenti yakınlarında bulunan höyük Tell Zeidan, Derazor’un Salihiye kasabası yakınlarında bulunan Dura-Europus. Bunların yanında Suriye’nin Tentmur kenti yakınlarındaki antik Palmira kentinde tanrıça Belet’in tapınağı mevcuttur.
Elinde başak bulunan kadın
Semitik kökenli bu antik kent ve höyüklerden çıkan kalıntıları yorumlayan tarihçiler, inanç sisteminin üçlü tanrı sistemine dayandığını ve bunlardan birinin mutlaka Tanrıça Belet olduğunu belirtir. Örneğin ticaret kervanlarının geçiş güzergahında bulunan ve Suriye iç savaşından önce arkeolojik kazıların yapıldığı Tell Bêder’de bulunan tapınakta Tanrıça Belet adına güvercin kurban edilme geleneği olduğu tespit edilmiştir. Tell Brak’ta da kalıntılar arasında üçlü tanrı sisteminde ortada bulunan elinde başak bulunan kadın figürünün Tanrıça Belet olduğu tahmin ediliyor. Yine Derazor’ın Salihiye kasabasında Fırat havzasında MÖ 12’inci yüzyılda kurulduğu tahmin edilen Dura-Europus antik kentinde üçlü tanrı sistemi içinde Tanrıça’nın ayrı bir tapınağı olduğu görülmektedir. Günümüzde hala birçok bölümü ayakta olan antik kent aynı zamanda dünyanın en eski kilisesinin de yapıldığı yer olarak biliniyor.
DAİŞ tarafında tahrip edildi
Tanrıça Belet tapınağının da aralarında bulunduğu antik kentteki eserlerin büyük bir bölümü DAİŞ tarafından kentin işgal edildiği 2014-2019 yılları arasında tahrip edildi. Tanrıça Belet’e ait tapınağın olduğu bir başka antik kent ise Palmira. Üçlü tanrı sistemine dair eserlerin bulunduğu antik kentteki eserlerde tıpkı Dura-Europus’taki gibi DAİŞ tarafından tahrip edildi. Tanrıça Belet kültürel olarak doğduğu Yukarı Mezopotamya topraklarının hakkında en az bilgiye sahip olunun tanrıçası olma talihsizliğine maruz kalmıştır. Bunun nedeni hakkında arkeolog ve tarihçilerin yorumları ise “Anaerkil kültürün zayıf olduğu Semitik kültürün inanç sistemi içinde yer alması, erkek tanrıların gölgesinde kalmasına neden olmuştur” şeklindedir. Yine geçmişten bugüne kültürlerin hem sentezlenme hem de işgal alanı olan Suriye’de geçmişe dair izlerin az araştırılmasının da bunda etkisi olduğu düşünülmektedir.
Dişil bereketi temsil eden Belet
Tanrıça Belet’in Semitik Akad kökenliği olduğu ve Aşağı Mezopotamya’nın tanrıçası İştar’ın eşdeğeri olduğu tahmin ediliyor. Ancak İştar ve İnanna kadar çok bilinen bir noktaya gelmemiştir. Dişil bereketi temsil eden Belet’in Mezopotamya’nın ataerkil sistemin kurumsallaşmasında önemli bir ikon olan Marduk’un eşi olduğu yönünde bulgulara da rastlanır. Belet tanrıça inancının Semitik kültürdeki yeri tek tanrılı dinlerin çıkışına kadar çeşitli biçimlerde devam etti. Günümüzde iç savaşın ortasında Kuzey Doğu Suriye’de kadınların halklar adına umut olan direniş kültürü köklerini tanrıça Belet ve ardılı ve öncülü tanrıçaların geleneğinden alıyor. Tıpkı kendi kökleri üzerinde yeşeren ağaç gibi…