Günün Olayı: Birinci Kadın Kurultayı başladı
Üç gün süren kurultayın ilk iki gününde eğitimde, siyasal ve ekonomik yaşamda, yasalarda, dinde ve bilimde, kültür alanlarında kadınlara karşı ayrımcılık, ailenin sorgulanması, kadınlara yönelik şiddet, kadınların cinselliği, özgürleşme, kurtuluş ve örgütlenme perspektifleri ve Kürt kadınların sorunları üzerine 70 tebliğ sunuldu. Tebliğler üzerine yapılan tartışmalarda 150 kadın söz aldı. İstanbul İHD Kadın Komisyonu’nun önerisiyle başlayan kurultay hazırlıkları, kadın grupları ve tek tek kadınların katıldığı bir platform tarafından yürütüldü.
“Kadınların kadın olmaktan kaynaklı sorunlarını tartışmak, tanışmak ve seslerini yükseltmek” amacıyla 19 Mayıs 1989’da toplanan Kadın Kurultayı’na Türkiye’nin değişik yerlerinden kadın örgütleri, feminist gruplar, sosyalist kadınlar, bağımsız kadınlar, İHD kadın komisyonları ve yurtdışından 2500 civarında kadın katıldı.
SF Kaktüs’ten kadınların da katıldığı hazırlık çalışmaları altı ay sürdü. Hazırlık sürecinde başlayan tartışmalar kurultay süresince sertleşti. Açılış konuşmasının kadın sorunlarıyla ilgisizliğinden başlayarak iki gün boyunca tebliğler ve tartışmalar sırasında feministlere yönelik tahammülsüzlük, yuhlamalar, divan tarafından söz kesme, bir trans kadına polis müdahalesi gibi anti-demokratik tutumlar ve en son bir erkeğin kürsüden söz alması üzerine artık kurultayda kadın sorunlarını tartışma olanağı kalmadığını gören feministler ve onları destekleyen kalabalık bir kadın grubu kurultayı terk etti.
Son gün Yıldız parkında yapılan piknikte okunan kapanış bildirgesine iki farklı görüş yansıtıldı. [Kadın Kurultayı Kapanış Bildirgesi’ne yansıyan] görüşlerden birincisi; Kadın Kurtuluş Mücadelesinde tarihsel, toplumsal, sınıfsal, ulusal farklılıkları göz ardı etmeden özgül kadın talepleri çerçevesinde, özgül ve bağımsız kadın mücadelesinin gerekliliğini vurguluyor. Feminist, sosyalist feminist ve bazı sosyalist kadınların çekildiği bu kurultaydaki tartışmaların kadın sorunlarını yeterince ifade edememesinin ve başka alanlara kaymasının, kurultayı amacından uzaklaştırdığını belirtiyor.
Bundan sonra toplanacak herhangi bir kadın platformunun ancak, kadın sorunlarını somut ve özgül biçimler altında tartışmasının ve kadınlar yararına sonuçlar üretebilmesinin anlamlı olacağını belirtirken, gelecekte yapılacak ortak kadın etkinliklerinde bu ilkelerin gözetilmesi gerektiği üzerinde birleşiyor.
İkinci görüş ise; Uzun bir aradan sonra kadın hareketi ve kadının özgürleşmesi konularında farklı görüşlere sahip kadın gruplarını bir araya getiren kurultayın, bu farklılığı ve çeşitliliği yansıtması bakımından başarılı olduğunu ve kadının özgürleşme mücadelesinin; sınıfsal, tarihsel, toplumsal ve ulusal temellerinden soyutlanmadan ele alınmasının gerekliliğini vurgulayarak, kadın hareketi temelindeki ilkeli güç ve eylem birliğine her zaman hazır olduğunu ifade etmiştir. Kurultay sonrası yapılan değerlendirmelerde ikinci gruptaki kadınların feministleri burjuva sapkınlar, onları destekleyen sosyalist ve bağımsız kadınları da reformist, oportünist gibi sıfatlarla nitelemeleri, kadın hareketinin bayrağının kendi ellerinde kaldığını söylemeleri ortak konferans kitabı çıkarılmasını olanaksız hale getirdi ve bağımsız bir kadın/ hareketin kadın kurtuluş mücadelesi için gerekliliğini bir kez daha teyit etmiş oldu.
Kurultay sonrası anti-feministlerle iş yapmama ve kesinlikle bu türden toplantılara erkekleri almama, feministlerle birlikte davranan kadınların da benimsediği ilkeler haline geldi.