Günün Kitabı: Özgür Bir Kadın Komünistin Otobiyografisi-Aleksandra Kollantay
Aleksandra Mihayilovna Kollontay 31 Mart 1872, Sankt-Peterburg’da dünyaya gelen ve 9 Mart 1952’de hayatını kaybeden Rus komünist diplomat, Sovyetler Birliği Norveç Elçisi (1926), Sovyet hükümetindeki ilk kadın bakan ve dış işleri bakanıdır. Kentsoylu aristokrat bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Kollantay, Marx ve Engels’in yapıtlarını okuyamaya başladı. Kollontay, 20 yaşındayken evlendi.
Aleksandra Mihayilovna Kollontay 31 Mart 1872, Sankt-Peterburg’da dünyaya gelen ve 9 Mart 1952’de hayatını kaybeden Rus komünist diplomat, Sovyetler Birliği Norveç Elçisi (1926), Sovyet hükümetindeki ilk kadın bakan ve dış işleri bakanıdır. Kentsoylu aristokrat bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Kollantay, Marx ve Engels’in yapıtlarını okuyamaya başladı. Kollontay, 20 yaşındayken evlendi. Evliliği fazla benimsemeyen Alexandra, 1893 yılında eşinden ayrılarak Zürih'e ekonomi eğitimi görmeye gitti. 1906'da Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin Menşevik kolunda etkinlik gösterdi. Alman komünist kadın Rosa Luxemburg'dan etkilenerek Rusya'ya dönen Kollontay, yazdığı "sınıf mücadelesi" üzerine görüşlerini yayımladı. Yazılarının tepki görmesi üzerine Almanya'ya sürgüne gitti. 1915 yılında Bolşeviklere katıldı. 1917'de tekrar Rusya'ya dönerek hükûmette yer alan tek kadın olarak, kadınlarla ilgili ağırlıklı çalışmalar yaptı. Kadınların da erkekler gibi cinsel özgürlük yaşayabileceği üzerine savunduğu tezler, sadece sosyalist bir toplumda cinsel ahlakın gelişeceği düşüncelerinde netleşmişti. İşçi Muhalefeti adlı muhalif kanatta yer aldı. 1926’da Meksika’da 1927’den 1930’a kadar Norveç’te ve 1930’dan 1945’e kadar büyük elçilik görevleri yürüttü. 1933’te kadınlar arasındaki çalışmaları için Lenin Nişanı ile 1942 ve 1945 yıllarında da diplomatik çalışmaları için İşçi Sınıfı Kızıl Sancağı ödülleri aldı. 1945 yılından sonra SSCB Dışişleri Bakanlığı danışmanlığı görevinde birçok eser yazdı. Aslında zaten “Kadına karşı ezeli önyargıları ortadan kaldırma gücünü gösteren yalnızca canlı, devrimci rüzgarlardır ve ancak yeni insanlık, üretken-emekçi halk, yeni bir toplum kurarak kadının tümüyle eşit haklara ve özgürlüğüne kavuşmasını sağlamayı başarabilecektir” belirlemesini yaptığı kitabında kendisi ve kendisine dair döneme ışık tutan bir çok hususu işlemiştir.