4 Nisan: Abdullah Öcalan ve bir halkın doğuşu

Halklar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününü bir uyanışın simgesi olarak tüm engellemelere karşın kutlamaktan vazgeçmiyor.

Haber Merkezi- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın öğretilerini benimseyen ve onun özgürlüğüne kavuşmasını isteyen halklar, bu yıl da 4 Nisan’da çeşitli etkinliklerle kutlamalar yapıyor. Abdullah Öcalan için yapılan kutlamalar, sadece bir günün kutsanması anlamını taşımıyor. 4 Nisan’ın tarihi halklar açısından yaşamın her alanında yeniden doğuşun ve özgürlük mücadelesinin de bir simgesi.

Birinci doğuş

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, doğuşunu 3 aşama olarak ele alır.  Abdullah Öcalan, birinci doğuş olarak tanımladığı süreci şu sözlerle anlatıyor:

“Birinci dönem, tarımcıl köy toplumunun 20’nci yüzyılla çelişen koşullarındaki anadan doğuş ve resmi model topluma kadar geçen süreyi kapsar. Bu dönem arada 15 bin yıllık tarih bulunan bir kopuş sürecinin büyük anlam ve yetersizlikleri içinde geçti. 15 bin yıl öncesi, sonrası yaşam ağı çözümlenememektedir.

Bu çözümsüzlük, aile içi ve köy sosyal savaşımına yol açtı. Bir köy isyancısıydım. Bu isyan resmi topluma geçişe kadar devam etti. Daha sonra bu sürece ilkokulla başlayan ve çeşitli aşamalardan geçerek oligarşik cumhuriyete karşı başkaldırıya kadar devam eden ikinci yaratılış süreci eklendi. Don Kişot’un yel değirmenine saldırısına benzeyen bu dönem, sorunların açığa çıkmasına ve daha da ağırlaşmasına yol açtı. Neolitik ve feodal toplumun çelişkilerine kapitalist özellikler de katıldı. Devrimci tarz olmadığı için, bir kargaşa ortamı egemen oldu. Başvurulan isyan kendi içindeki gericiliği bile çözümleyemedi. Yirmi yıl kadar süren bu isyan aşaması, bölge ve dünya çapında etkilemelere yol açtıktan sonra, önüne çıkan çıkmazların sonucu olarak İmralı sürecine dönüştü.”

İkinci doğuş

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan İmralı süreci ve koşullarının sadece kendisi için değil aynı zamanda halk olarak da yeni bir doğuş anlamını taşıdığını belirtiyor. Bu süreci ise şöyle tanımlıyor:

“İmralı koşulları yalnız kişi olarak değil, cumhuriyet ve halk olarak üçüncü bir doğuş anlamına gelmektedir. İkinci doğuş şiddet ve savaşla doğmayı, temizlenmeyi ifade ediyordu. Doğada ve toplumda her olguda geçerli zıtlıkların varlığı ve birliği yasası gereğince şiddet temelinde yeterince uzun süren oligarşik cumhuriyete karşıtlık dönemi, yerini demokratikleşmeyle gerçekleşecek olan laik ve demokratik cumhuriyete bırakacaktır. Çelişkisiz gelişme sağlanamayacağı gibi, çözümsüz kalan anlamsız çelişkilerle sürekli boğuşmakla gelişmenin sağlanması şurada kalsın, ancak tahribat, yıkım ve krizler gelişebilir. Türkiye çelişkilerini yeterince anlamakta ve zamanında çözmekte geciktiği için doğal olarak kriz sürecine girmiştir ve bir türlü çıkamamaktadır.”

Üçüncü doğuş

Abdullah Öcalan, İmralı sürecinin farklı bir doğuş dönemi olduğunu anlatırken bu son dönem ile ilgili olarak, “Süreç tüm güçler açısından yeniden bir doğuşu ve şekillenmeyi zorlamaktadır. Devletten ekonomiye, siyasetten hukuka, ahlaktan sanata kadar her alan sarsılmakta, bunalmakta ve krizle birlikte çözümü aramaktadır. Benim İmralı sürecim bu gerçeği tetikleme anlamına da gelmektedir. Nasıl ki daha önceki süreç ‘ben ve savaş’ olgusu olarak anlam bulmuşsa, bu yeni süreç de ‘ben ve barış’ olgusu anlamına gelmektedir. Kurumsal olarak varlığımın temel bir parçası, Kürt özgürlük bilinci ve iradesidir. Savaşla deneyimden geçen bu bilinç ve irade şimdi barış sürecinden geçmektedir” diyor.

İlk kutlama 2004 yılında

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’ı kendileri açısından da bir doğuş olduğunu belirten halklar, “Güneşe yolculuk” adıyla gelenekselleştirdikleri doğum günü yürüyüşünde Türkiye ve Kürdistan’da başka bir yaşamın mümkün olduğunu dile getiriyor. 18 yıldır tükenmeyen bir enerjiyle Amara’ya koşan halklar, aynı zamanda 15 Şubat 1999 tarihinde uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirilen Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. Kürt halkının bu anlamdaki ilk kutlamaları 2004 yılında başladı.

‘Rojbûna te pîroz be’ 

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Amara’ya ilk yürüyüşü organize etti. Yürüyüşe binlerce kişi katıldı. Halk barikatlarla yolları kesilen Amara’ya, tüm saldırılara karşın ulaşmayı başardı.

2005 yılına gelindiğinde daha yoğun bir katılım vardı. Bu kez de devlet engellemelerde sınır tanımadı. Buna rağmen on binler Amara’ya gitmekte ısrar etti ve halk taşlarla “Rojbûna te pîroz be” yazısı yazdı ve kutlamalar yapıldı. 

 Halka ateş açıldı

2007 yılından bu yana Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tecrit koşulları ve zehirlenme haberleri nedeniyle sağlığından endişe eden halklar her yürüyüşlerinde İmralı’ya bağımsız heyetlerin gönderilmesini istedi. 2009 yılına gelindiğinde Amara’ya “Özgürlüğün özgürlüğümüzdür” şiarıyla yapılan yürüyüşe devlet mermilerle saldırdı. Bu saldırıda yüzlerce kişi yaralandı. Saldırılarda Dicle Üniversitesi öğrencisi Mahsum Karaoğlan ve Pirsûslu genç Mustafa Dağ katledildi. 

Her yıl engelleri aştılar

Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ’ın 2009 yılında katledilmesinin ardından organize edilen yürüyüş, "Doğuşun doğuşumuz, özgürlüğün özgürlüğümüzdür" şiarlarıyla yapıldı. Bu kez de katılım yoğundu. Köye ulaşmayı başaran yaklaşık bin kişi kutlama yaptı. 2011’de buluşma yeri Xelfetî olarak belirlendi. Kutlama festival havasında geçti. 2012 yılında Amara yürüyüşü öncesinde AKP iktidarı adeta OHAL ilan etti. Riha’nın tüm giriş çıkışları kapatıldı. Amara yürüyüşçüleri Aligor’da buluştu. Engelleri aşanlar köyde doğum günü kutlaması yaptı.

 Kutlama festivale dönüştürüldü

2013 yılında 4 Nisan yürüyüşü aynı zamanda Newroz’da Abdullah Öcalan’ın mesajının okunmasıyla çok daha kalabalık gerçekleştirildi. “Demokratik çözüm Öcalan’a özgürlük” şiarıyla gerçekleştirilen yürüyüşle birlikte Aligor’da kurulan çadırlarda Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları sergilendi, havai fişeklerle kutlamalar festival havasında gerçekleştirildi. Köyde da kutlama yapıldı.

Abdullah Öcalan’dan mesaj

2014 yılı 4 Nisan kutlamaları açısından farklı bir anlam taşıyordu. Çünkü ilk kez Abdullah Öcalan’ın Amara’ya giden halka mesaj yollamıştı. Abdullah Öcalan mesajında şunları söylüyordu: 

"Sevgili Kürdistan Halkı, 4 Nisan’ı benim kişisel doğum günümden çok bir halkın yeniden doğuşu olarak anlamlandıran, özgürlük hayallerini şahsımda birleştirip, Amara’ya yürüyen bütün yoldaşlarımı, gençleri, kadınları saygıyla selamlıyorum. 40 yıl önce 'Kürdistan sömürgedir' diyerek başladığımız özgürlük mücadelemiz, artık sizlerin fedakârlığı, tartışılmaz değerlerimizin emeği ve tüm kurumlarımızın kararlı mücadelesiyle öz yönetimsel yaşamın eşiğine gelmiştir. Bu coğrafya çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı ve çok farklı gerçekliklerin yan yana yaşadığı bir halklar bahçesiydi. Bütün Ortadoğu halkları, Kapitalist Modernite’nin kendi topraklarına ve değerlerine dönük seferi azgınlaştığında, ulus devlet gerçekliğinin katliamcı yüzüyle karşılaşmıştır. Bundan böyle eski rejimler ve onların ideolojileriyle bu topraklarda yaşanılamayacağı anlaşılmıştır. Özgür toplumun inşası, ancak demokratik özerk yönetimlerin geliştirilmesiyle mümkün olacaktır. Özgür yarınları kurmak, ancak köleleştirilmiş insanın yerine özgür insanı koymakla mümkündür. Bu gerçeklik ışığında bakıldığında, fiziki zindanların çok önemsiz olduğu da anlaşılacaktır. Kendi mücadele pratiğimizin bütün dünya halklarına verdiği ilham, tam olarak da zindanların birer özgürlük alanlarına dönüştürülmesi gerçeği olmuştur. Böyle bakılmadığı zaman dağları, ovaları ve kentleriyle bütün bir ülkenin karanlık bir zindana dönüştüğünü biliyoruz. Aramızdaki fiziki ayrılık önemsizdir. Ben bugün sizlerle beraber Amara’da kurulan güneşin sofrasındayım. Tek tek bütün yoldaşlarımın arasındayım. Sadece bizlerin değil, bütün uygarlığın doğumuna tanıklık etmiş topraklarımızı başta kadın ve genç yoldaşlarımız olmak üzere bütün halkımızın özgürlük bilincine emanet ediyorum. Hep birlikte özgür bir ülkede buluşacağımıza olan inancımla hepinizi kucaklıyorum.”

 2015: 4 koldan yürüyüş

Abdullah Öcalan’ın doğum gününe ilişkin 2015 yılındaki kutlamalar için günler öncesinden özelikle Kürdistan ve Türkiye’de "Öcalan’a özgürlük" talepli yürüyüşler gerçekleştirildi. Riha, Semsûr ve Dîlok üzeri 3 koldan yapılan yürüyüşe on binlerce kişi katıldı. Dördüncü bir kol da Amed’den başlatıldı. 3 Nisan’da Xelfeti’ye ulaşan Amara yürüyüşçüleri, 4 Nisan Parkı’nda festival havasında doğum günü kutlaması gerçekleştirdi. 

Tecridin son bulması istendi 

Amara’ya 2016 yılında gerçekleştirilen yürüyüşte tecridin son bulması istendi. AKP iktidarının devirdiği “çözüm” masasına yeniden dönülmesi talebi ön plana çıktı. DTK, TJA, DBP ve HDP 2017 yılındaki Amara yürüyüşüne öncülük etti. İktidarın tüm engelleme girişimlerine rağmen Amara’da kutlama yapıldı. 2018’de yine yasaklamalar vardı. Öyle ki Abdullah Öcalan’ın doğduğu ev bile abluka altına alındı.

2019’da DTK, halkın bulunduğu her yerde doğum günü kutlaması yapması için çağrı yaptı. Halk çağrıya uyarak bulundukları her kentte ve alanda 4 Nisan’da kutlamalar gerçekleştirdi. Kutlamalara tecridin kaldırılması talebi ile DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in cezaevinde başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevleri damga vurdu.  4 Nisan yaklaştığında binlerce tutsak açlık grevinde, "Tecridi kıralım, faşizmi yenelim" şiarıyla dünyada eşi benzeri görülmemiş bir eyleme imza attı. Bu yıla kadar çeşitli gerekçelerle yürüyüş engellenirken halklar bir şekilde kutlamaları yapmanın yolunu buldu.  Halklar bu yıl Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 74’üncü doğum günü vesilesi ile ‘Özgürlük için Amara’ya’ şiarıyla Amara’da olacak.

2 yıldır haber alınamıyor

15 Şubat 1999 tarihinde Uluslararası Komplo’yla Türkiye’ye getirilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 24 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Abdullah Öcalan’dan son iki yıldır hiçbir şekilde haber alınamıyor. Yine Abdullah Öcalan’la birlikte cezaevinde tutulan diğer tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar’ın da aile ve avukat görüşleri engelleniyor. Abdullah Öcalan en son 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan’la bir telefon görüşmesi yapabildi. Bu telefon görüşmesi de sağlıklı bir şekilde gerçekleşmedi; kesintiye uğradı. Abdullah Öcalan bu görüşme sırasında "Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum" sözleri ile avukat görüşlerinin gerçekleşmesini istedi. Bu son görüşmenin ardından hiçbir şekilde haber alınamayan Abdullah Öcalan için Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının yaptığı 274, ailelerin ise 118 başvurusu ya reddedildi ya da yanıtsız bırakıldı. Avukatların haftada iki kez ailelerin ise bir kez yaptığı başvurulardan hiçbir sonuç alınamıyor. Kürt Halkı,  Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istemekten ve onun öğretilerinden vazgeçmiyor.