Ayşe Acar Başaran’dan kadınlara çağrı: HDP etrafında kenetlenelim

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP’nin kapatılmaya çalışılmasının kadınların siyasal alandan tasfiye edilmesine yönelik olduğuna dikkat çekerek, “Tam da bu nedenle mücadele edip HDP’yi bu noktaya getiren bütün kadınlara daha önce seslendiğimiz gibi sesleniyoruz: gelin ortak mücadele ile kurduğumuz bu fikri ortak mücadele ile koruyalım. Ortak mücadele ile erkek egemen sistemin karşısına nasıl dikildiysek bir kez daha dikilelim, nasıl ortak mücadele ile nafaka hakkımızı koruduk, ortak mücadele ile eşbaşkanlık sistemimizi, eşit temsiliyet hakkımızı, kadınları daha fazla öne çıkaran HDP’nin etrafında kenetlenelim” dedi.

ANKARA - Gündemdeki gelişmelere ilişkin HDP Genel Merkez binasında basın toplantısı gerçekleştiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, ilk olarak HDP’ye yönelik saldırılara dikkat çekti. Sabah saatlerinde Adana, Kocaeli, Balıkesir, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere onlarca yöneticinin ev baskınları ile gözaltına alındığını belirten Başaran, “Bunların aralarında her dönem iktidarlar tarafından saf dışı bırakılması gerektiği düşünülen İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan var. Tam da İnsan Hakları Eylem planlarının tartışıldığı bir dönemde sözde görünürde insan hakları ama işin özünün son 5 yılda partimize yönelik aralıksız siyasi soykırım operasyonlarının bir parçası, yine uzun bir süredir yürütülen çöktürme eylem planı olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ülkede insan hakları eylem planları sözde kalan ama ülkenin demokrasisini, ülkenin özgürlüğünü çöktürme eylem planını devrede olduğunu görüyoruz bunun geliştirildiğinin şahitliğini yapıyoruz” dedi.

“Amaçları kadın mücadelesine darbe vurmak”

HDP’li vekil Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine sert tepki gösteren Başaran, “Biz bunu protesto ederken, toplum tepki gösterirken bu 17 Mart darbesi olarak tarihe geçecek bir süreçti aslında. Tıpkı önceki darbeler gibi ülkenin ortak yaşam anlayışına yapılan bir darbeydi. Sadece bir vekilliğin düşürülmesi, HDP’nin kapatılması meselesi değil, HDP’nin kendisinin bu ülkenin geleceği açısından büyük bir şanstır. HDP kadınların işçilerin emekçilerin, sesi duyulmayan bütün toplumsal kesimlerin partisidir. HDP bir kadın partisidir bugün aslında HDP’nin kapatılmak istenmesi kadın mücadelesine de vurulmak istenen büyük bir darbedir” sözlerine yer verdi.

Başaran konuşmasının devamında şunları belirtti:

HDP onlarca yıldır verilen kadın mirasının bileşkesidir. HDP 12 Eylül darbecilerine boyun eğmeyen devrimcilerin mirasçılarıdır. Tam da bu yüzden HDP susturulamaz, kapısına kilit vurularak bu siyaset başarılı kılınamaz. Neden bunu kadın mücadelesine darbe olarak tanımlıyoruz; yürüttüğümüz siyasetin kendisi bu ülkede erkek egemen siyasete karşı yapılan bir duruş bir yaklaşımdır. Eşbaşkanlık sisteminden, eşit temsiliyete, belediyelerde kadın özgürlükçü yerel yönetimlere kadar aslında kadınların toplumsal ve siyasal alanın tümünde olmasını savunan, bunun öncülüğünü yapan mücadelesini veren bir partidir HDP. Sadece kendi partimizde kadının etkinliğini sesini, sözünü artırmaktır, hem muhalefete hem de iktidara örnek olarak kadının sesini, sözünü varlığını artıran ve sağlayan bir partiyiz. Bu saldırılar kadın mücadelesine bir saldırıdır. 

Kadınlara çağrı: HDP’nin etrafında kenetlenelim

HDP’nin kapatılmasının çalışması kadınların siyasal alandan tasfiye edilmesine çalışmaktır demek tam da yerinde bir tanımlama olur. Tam da bu nedenle mücadele edip HDP’yi bu noktaya getiren bütün kadınlara daha önce seslendiğimiz gibi sesleniyoruz: gelin ortak mücadele ile kurduğumuz bu fikri ortak mücadele ile koruyalım. Ortak mücadele ile erkek egemen sistemin karşısına nasıl dikildiysek bir kez daha dikilelim, nasıl ortak mücadele ile nafaka hakkımızı koruduk ortak mücadele ile eşbaşkanlık sistemimizi eşit temsiliyet hakkımızı kadınları daha fazla öne çıkaran HDP’nin etrafında kenetlenelim

 “Öcalan ile derhal iletişimin kurulması sağlanmalıdır”

Bu saldırıların çok kapsamlı ve yönlü olduğuna hep beraber şahitlik ediyoruz. Uzun bir süredir İmralı’da sayın Öcalan üzerinde mutlak bir tecrit uygulanıyor. Son görüşme 7 Ağustos 2019’da ilk defa sayın Öcalan ailesi ile telefon görüşmesi yaptı. 14 Mart’ta bazı anonim sosyal medya hesapları üzerinden bazı iddialar ortaya atıldı bu iddialarla nasıl bir süreç yönetilmek istendiğini elbette biliyoruz bu ilk kez karşılaştığımız bir durum değil. Ama bunu besleyen ve toplumda daha fazla kaygıya neden olan mutlak tecrit sistemidir… Bugün İmralı’da sayın Öcalan üzerinde başlatılan tecrit ve cezaevlerinde yüzlerce gündür politik tutsaklar bu mutlak hukuksuz uluslararası hukuka aykırı bu tecridin kaldırılması için açlık grevindeler. İktidar bu konuda sorumludur sayın Öcalan bütün mahpuslar gibi avukatları ve ailesiyle görüşme hakkına sahiptir bu hak hukuksuz bir şekilde engelleniyor bu kaygıların giderilmesi için bir dakika bile beklemeden iletişimin kurulması mutlaka sağlanmalıdır.

“8 Mart’ın coşkusu ile Newroz’a gidiyoruz”

Tecride karşı sesimizi Newroz alanlarında yükseltmeliyiz. Bu halk iktidarın yasak ve sindirme politikalarını aşa aşa, mücadele ede ede, direne direne alanlara çıktı ve ortak ses yükseltiler. 8 Mart’ın coşkusu ile Newroz’a gidiyoruz tüm bu saldırılara karşı bu yıl daha büyük bir coşku ve daha büyük bir inançla, daha büyük bir kararlılıkla Newroz alanlarını dolduracağız. Newroz her dönem olduğu gibi bizim için mücadelesinin yükseldiği direnişin ön plana çıkarıldığı günlerdir. Gelin Newroz’da tecride karşı özgürlüğün sesini yükseltelim. Gelin HDP’ye karşı, saldırılara karşı ‘HDP irademdir benim, gençliktir, işçidir, emekçidir’ diyerek, Newroz alanlarında hep beraber ses yükseltelim. Gelin bize reva gördükleri bu faşist rejime karşı, gelin tepkimizi Newroz alanlarında demokratik bir biçimde yükseltelim, gelin geri adım atmadığımızı gösterelim. Gelin ‘renklerimizi siyaha, gündüzümüzü geceye çeviremezsiniz’ diyelim, gelin hep beraber HDP etrafında birleşelim. HDP bir tabela partisidir bir bina değil bir fikriyattır, bu fikriyatı Newroz alanında yükselteceğimize inanıyoruz.