YPJ Komutanı Sarya Efrin: Devrimin kazanımlarını güçlü bir örgütlülükle koruyacağız

YPJ Komutanı Sarya Efrin, 4’üncü konferansta aldıkları yeniden yapılanma kararıyla birlikte güçlerini daha da genişleteceklerini belirterek, devrimin kazanımlarını güçlü bir örgütlülükle korumaya devam edeceklerinin altını çizdi.

SÎBÎLYA EL ÎBRAHÎM

Rakka - Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) 4 Nisan 2013 yılında demokratik ve eşit bir ülke inşa etmek, tüm kadınları özgürleştirmek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü güvence altına almak ve Rojava Devrimi'nin kazanımlarını korumak için kuruldu. YPJ, Efrin'den Kobanê'ye, Qamişlo’dan Rakka’ya kadar Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm bölgelerinde örgütlülüğünü büyüterek kadınların öz savunma gücü oldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşam felsefine göre askeri alanda varlığını ortaya çıkaran YPJ, elde ettiği başarı ve kazanımlarla da tüm dünya kadınlarına örnek ve rol model oldu. Kadın savaşçılar başta Türk devleti olmak üzere erkek egemen sistemlerinde hedefi haline geldi.

YPJ, 4’üncü konferansını 30 Haziran-2 Temmuz tarihleri arasında tüm çalışma alanlarından kadınların katılımıyla gerçekleştirdi. “Özgür kadının gücüyle kadın devrimini ve ülkeyi koruyacağız, Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlayacağız" sloganıyla yapılan konferansa; Kürt, Arap, Süryani, Türkmen ve enternasyonalistlerden delegeler katıldı. Konferansta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifleri, Kadın hareketlerinin mesajları, askeri-siyasi ve örgütsel-ideolojik durum, yeniden yapılanma, devrimci halk savaşı ve yeni dönem planlamaları ayrıntılı bir şekilde tartışıldı.

Ajansımızın sorularını yanıtlayan YPJ Komutanı Sarya Efrin, kadınlar öncülüğünde gelişen Rojava Devrimi’ni, YPJ’nin elde ettiği başarı ve kazanımları, YPJ’nin gerçekleştirdiği 4’üncü konferansını, egemen sistemlerin özel savaş politikalarını, devam eden IŞİD tehlikesini ve Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecride karşı yürütülmesi gereken mücadeleyi anlattı.

*Kadın Koruma Birlikleri (YPJ), kadın özgürlüğü ilkelerinin hayata geçirilmesi ve yaşamın devrimci halk savaşı stratejisine göre düzenlenmesi konusunda nasıl çalışma yürütüyor?

IŞİD'in Kobanê kentine saldırısının yıldönümünün üzerinden 10 yıl geçti, aynı zamanda İran ve Rojhilat Kürdistan'da ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ayaklanmasının başlamasının ikinci yılı ve ayrıca Şervin arkadaşın şehadetinin yıldönümündeyiz. Kadın Koruma Birlikleri'nin kurucularından olan ve günümüze ulaşmasında büyük sorumluluklar üstlenen Şervin arkadaş gibi Kobanê'de DAİŞ'e karşı mücadele ederken canını feda eden, halka umut ve özgürlüğün simgesi haline gelen çok sayıda şehidimiz var. YPJ olarak yakın zamanda dördüncü konferansımızı gerçekleştirdik ve bu konferansta halkın kurtuluş savaşı stratejisi temelinde yeniden yapılanma çalışmalarının değerlendirilmesinin yanı sıra birçok önemli karar da alındı.

Örgütlüğümüzü güçlendirip bu devrimi sürdüreceğiz

İran ve Rojhilat Kürdistan'da son dönemde yaşanan ayaklanma, dünya çapında tüm kadınların simgesi haline gelen genç kadın Jina Mahsa Amini'nin temsil ettiği özgür kadınların mücadelesinin sonucudur. Devrimci halk savaşı stratejisine gelince, saflarını örgütlemeyi veya belirli bir partiyle mücadele etmeyi amaçlayan her güç ve hareket için halkın varlığı her şeyden önce gelmelidir. Dolayısıyla Rojava Devrimi'nin başlangıcından bu yana, Önder Öcalan'ın Demokratik Ulus temeli üzerine kurduğu çağrının temellerinden biri de Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde halkın örgütlenmesidir. Örgütlüğümüzü güçlendirip bu devrimi sürdüreceğiz. Başarımız Önder Öcalan'ın yaşam felsefesi ve halkın ruhuna aşıladığı güç sayesindedir.

Saldırılara karşı mücadelemizi sürdüreceğiz

Önder Abdullah Öcalan'ın önerdiği Demokratik Ulus Projesi’yle Kadın Koruma Birlikleri olarak kendi saflarımızı örgütleyip güçlendiriyoruz. Saldırılara karşı da işgale karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz. Devrimci halk savaşının en güzel örneklerinden biri Efrin, Serêkaniyê ve Girê Spî savaşlarıdır. Devrimci halk savaşı stratejisini halkın gücü ve dayanışmasıyla ilerletiyoruz. Özgür irade ve bilincin askeri yolla pekiştirilmesi önemlidir. Eğitimlerle kadınların örgütlülük düzeylerini büyütmesi, erkek egemen zihniyetle yüzleşmesi, kadınların kendi hakikatlerinin bilincine varması ve yaşadıklarının ışığında hedeflerini belirlemesi önemli.

*YPJ’nin 4’üncü konferansında siyasi ve askeri durum değerlendirilirken, yerel ve uluslararası güçlerin herhangi bir yaklaşımının veya ittifakının, halkın ve toplumun çıkarlarına hizmet etmediği takdirde hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği vurgulandı. YPJ olarak kadın devriminin kazanımlarını ve başarılarını nasıl koruyacaksınız?

Rojava Devrimi'nin başlangıcından bu yana biz kadınlar, kadın kurtuluş ideolojisi temelinde saflarımızı örgütledik ve bu temelde tüm saldırılara karşı kendimizi örgütleyebildik. İktidarı ve kapitalizmi temel alan Şam hükümetinin ya da bazı ülkelerin bayrağı altındaki muhalefetin yanında olmadığımız için başından itibaren üçüncü hattı seçtik. Yani üçüncü çizgi ülkelerin çıkarlarına değil, halkın çıkarlarına hizmet etti. Bu yol ötekileştirici ve otoriter rejimlerin siyasetini kabul etmiyor. Dolayısıyla yolumuz halkların özgürlüğünü esas alan Demokratik Ulus Projesi’ne dayalıdır.

Bölgenin tanık olduğu savaş ve saldırılar ile DAİŞ ve Türk işgalci çetelerine karşı verilen mücadelelerde halkı korumak için birçok fedakarlık ve kahramanca direniş gösterdik. Bu fedakarlık ve kahramanlıkla ilgili onlarca kitap yazılabilir ve film çekilebilir. IŞİD'in yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynayan aktif bir güç olarak bizim aracılığımızla bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Projemizi hayata geçireceğiz ve hedeflerimizde her zaman netiz. Bu devrimi, bir devletin zulmünden kurtulup başka bir devletin zulmü altında yaşamak için başlatmadık. Dolayısıyla dayatılan herhangi bir düzen için başlatmadık. Halkın ve kadınların yararına olmayan hiçbir sistemi kabul etmeyeceğiz. Şam hükümeti bizi 2011 öncesindeki duruma döndürmek istiyor. Bizler ise değişim yaratmaya çalışıyoruz ve hiçbir partiye alet olmayacağız. Biz halka hizmet etmek için varız ve her şeyi kabul eden diğer hareketler gibi değiliz. Ülkelerin bize dayattıklarını kabul etseydik bugün Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok şehri işgal edilmiş olacaktı. Şam hükümetinin politikalarının Suriye’deki sonuçları nettir ve devrimimizin sonuçları da ortadadır.

*YPJ, son iki yıllık faaliyetlerinin ardından yeniden inşa sürecine girdi. Demokratik bir Suriye ile demokratik bir Ortadoğu’nun inşası için ne gibi çabalar gösterilecek?

4’üncü konferansımızda YPJ’yi yeniden inşa etme kararı aldık. Yapıyı, örgütlenmeyi, siyasi ve askeri durumu yeniden ele alıp değerlendirmek, zaman zaman tabanımızı genişletmek bizim için acil bir ihtiyaçtır. Başlangıçta güçlerimizi Efrin, Qamişlo ve Kobanê’de oluşturduk. Bugün ise sadece bu şehirlerde değil, her kasaba ve şehirde güçlerimizin bulunduğunu görüyoruz. Bizler her kesimden savaşçıyı bir araya getirdik, bu da Kadın Koruma Birliklerinin tüm bileşenleri ve mezhepleri bünyesinde barındıran uluslararası kadın güçleri haline geldiği anlamına geliyor.

Diplomatik ilişkilerimizi güçlendiriyoruz

Kadınların rolünü sınırlı gören bir aşiret bölgesinde bu adımlar kolay atılmadı. Kadınların topluma katılması, askeri üniforma giymesi başlı başına bir devrim. Bugün toplumun ulaştığı farkındalıktan dolayı güçlerimize kızlarını gönderen birçok aile var. Bu bize motivasyon veriyor. Mücadelemizi hızlandırarak, bu düşünceyi tüm bölgelerde yaygınlaştırmaya, eksiklik ve engellerden kaçınmak için tüm alanlarda bu temelde örgütlenmeye çalışıyoruz. Ayrıca ülkeler arasında diplomatik ilişkilerimizi de güçlendiriyoruz. Eğitim ve ilerlemeyle toplumdaki tüm kadınlara ulaşmak, onları gerçek düşünce ve özleriyle tanıştırmak en önemli ilkelerimiz arasındadır.

*IŞİD'in uyuyan hücreleri hâlâ bölge sakinlerinin hayatını tehdit ediyor. Kadın Koruma Birlikleri, bölgenin bu hücrelerden korunmasında ve yok edilmesinde nasıl bir rol oynayacak?

Bölgede mevcut olan DAİŞ hücrelerini yok etmek amacıyla başlattığımız birçok hamle vardı. Her ne kadar DAİŞ’i ortadan kaldırmış olsak da bazı bölgelerde ideolojisinin varlığını sürdürdüğünü ve paralı askerleri her yönüyle destekleyen ve besleyen birçok ülkenin bulunduğunun farkındayız. DAİŞ’in kolay kolay teslim olmayacağını, intikam peşinde koşacağını biliyoruz, ama bu bizim irademizi kırmayacak ve bizi DAİŞ ideolojisini ortadan kaldırmaktan caydırmayacak. Dêrazor’da yaşananlar, bu girişimlerin en büyük örneği ve kanıtıdır. Bu girişimler devam edecektir. YPJ olarak başlattığımız hamlelerle DAİŞ’e karşı mücadelemiz devam edecektir. Bir süredir ayrı ayrı operasyonlar yürütüyoruz. Bölge halkı, tüm düşman tarafların ve şüpheli kişilerin kendilerine karşı yürüttüğü savaş gerçeğinin bilincinde olup, bu hücrelerin ve halka yönelik saldırıların durdurulması için bizimle işbirliği yapmaktadır. Bugünkü durum, bölgeye karşı açılan savaşın sadece askeri saldırılarla sınırlı olmadığını, tehlikeli özel savaş biçimlerinin yürütüldüğünü gösteriyor.

*Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine yönelik saldırılar ve tehditler devam ediyor. Bölgeye karşı hegemon güçlerin saldırılarının artmasının amacı nedir?

Önder Abdullah Öcalan'ın yaklaşımını ve felsefesini takip eden insanlar bu güçlerin hedefi haline geliyor. Bütün bu saldırılar ve bu ülkelerin bir araya gelmesi, aralarındaki tüm çelişkilere rağmen Kürdistan'ın işgali uğrunadır. Halka yönelik birçok ihlal var ve Güney Kürdistan bölgesi toprakların satılıp takas edildiği aşamaya geldi. Kuzey Kürdistan'da Narin Güran adlı çocuğun katledilmesi erkek zihniyetinin sonucuydu. Hak mücadelesi yürüten kadınlara karşı uygulanan özel savaş politikalarının sonucudur.  Rusya, Şam hükümeti, Türk devleti ve bütün egemen devletler, halkı kendi hakikatinden, davasından, özünden uzaklaştırmak, kuşatma yoluyla göç ettirmek için özel savaş yöntemlerini tüm bölgeye uyguluyor. Ekonomik krizlerin hepsi bölgeyi kontrol altına almak isteyen egemen devletlerin stratejileridir.

Önder Abdullah Öcalan'a ağır bir tecrit uygulayarak bu politikayı uygulamaya çalışıyorlar. Halkımız ve güçlerimiz bu tecridi ve saldırıları reddettiklerini her zaman onun fikrini yaymaya devam ederek kanıtlamaktadır. Demokratik Ulus Projesini engellemek isteyen Türk devleti, halkı özgürlük arayışından caydırmak ve erkek zihniyetini ortadan kaldırmaya çalışan kadın ve erkek öncüleri insansız hava araçlarıyla hedef almaktadır. Halkın bölgede olup biteni idrak etmesi, analiz etmesi, işgalcilerin kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için halkı araç olarak kullanmak istediğinin bilincinde olması gerekir. Bizler bu gerçekleri bilmenin ve mücadelenin temposunu yükseltmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Bütün düşman partilere karşı halkı koruyarak, Önder Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü elde etmesinin, kadın devriminin kazanımlarının korumanın teminatı olacağız. Özgür fikirli kadınları birleştirerek tüm saldırıları engelleyebiliriz. Öte yandan bölgeyi korumak için güçlerimize katılan kadınların sayısını artırmayı hedefliyoruz.