Yıldızlaşan Asya ve Rojger özgürlüğün ve anlamın tanımı oldular
Bu kadın ve erkekler niye bu tarz eylemlere başvuruyor iyi bilmek lazım. Kimliksiz olmak anlamsız ve varlıksız olmak yok olmaktır. İnsanlar varlıklarıyla, kimlikleriyle, renkleriyle vardır. Bu yoksa insan olmak, kadın olmakta anlamsız olmaktadır.
ROTÎNDA AMED
Gökyüzü meteorunda da iki büyük yıldız 23 Ekim akşamında görülmüş. Bunlardan biri Kraliçe ve diğeri ise Perseus diğer adıyla kahraman takım yıldızı olarak da gök biliminde adı geçmektedir. Bunu tesadüf bir olay olarak ele almak mümkün değil, çünkü tesadüf diye bir şey yoktur. Yaşanmışlıkların yaşanmadan önce görülmesi yani kuantomik bir güç olarak da ele almak belki de anlam kazanacaktır. Onun için bu gökyüzü yıldızları bizler açısından bir hakikati yani kahraman yoldaşlarımızın, mükemmel ekip ruhuyla gösterdikleri performanslarının gökyüzüne yansıması olarak da okumak gerekir. Onlar bizim için asla sönmeyecek gökyüzü yıldızları olarak kalacaklar. Ve gökyüzünde parlayan ve tüm dünyaya aynı anda ışık saçan dünyaca bilinen Halley kuyruklu yıldızı gibi herkesçe görülecek hakikat arayışçıları ve militanları olacaklar. Zilanla başlayan, semayla devam eden, Beritanca direniş ruhu kazanan tüm fedai yoldaşlarımızı bir kez daha minnetle, saygıyla, sevgiyle ve bağlılık yeminlerimizle anıyor, anılarına sadık olma sözümüzü yeniliyoruz. Bu yoldaşlarımız bizler açısından Önderlikle buluşmanın pusulası, yörüngesi ve öncüsü olmuşlardır. Bu vesileyle 23 Ekim’de Türkiye’nin başkenti olan Ankara’da askeri ve yüksek donanımlı savunma sanayisi olan TUSAŞ’a büyük eylem gerçekleştiren Asya Ali ve Rojger Helin yoldaşımızı saygıyla, sevgiyle selamlıyor, anılarına bağlılık sözünü yeniliyoruz. Yine 26 Eylül 2022’de Mersin’de polis evi ve lojmanlarına eylem gerçekleştiren Sara ve Ruken yoldaşları, 1 Ekim 2023 tarihinde yine Ankara’da meclis önünde fedaice eylem gerçekleştiren Rojhat ve Erdal yoldaşları ve bu yolda fedaice savaşarak, şahadete ulaşan tüm devrimci kadın ve erkek yoldaşlarımızı, hevallerimizi anarak bu mücadelenin asla sönmeyeceğini, bu devrim ışığının hep korlanacağını belirterek saygılarımızı yeniliyoruz.
Gökyüzünün çoğalan yıldızları
Kadın hareketi açısından yine genel hareket açısından da Ekim ayı kutsal bir ay olmaktadır. Çünkü bizim açımızdan bu ayın neredeyse her gününde yoldaşlarımızın şehadete ulaştığı anlar vardır. Kadın şehitler ayı olarak da andığımız ve kendimizi yeniden ve yeniden gözden geçirdiğimiz bir ay olmaktadır. İsimlerini sayfalara sığdıramadığımız birçok yoldaşımız var. Değerli onlarca yoldaşımızın anılarını tazelediğimiz ay olan Ekim ayı maneviyatların toplamında gökyüzünün yıldızlar kuşağında çoğalan yoldaşlarımız olmaktadır.
Bir de Ekim ayının tanrıçası olarak da nitelendirebileceğimiz Beritan Hevi yani Gülnaz karataş yoldaşımızın direnişi var bu ayda. 1992 Güney Savaşı sürecinde ihanet çizgisi karşısında direniş çizgisinin sembolleşmiş ismi ve kadın ordumuzun da baş komutanı olarak nitelendirdiğimiz Beritan yoldaş biz kadınlar için devlet aklı ve şiddetinin, erkek aklı ve şiddetine dönüştüğü bir zaman diliminde kadınların nasıl savaşarak güzelleştiğini, sevildiğini ve özgürleştiğini göstermiştir. Onun için bu ay kutsalların kutsal ayı olmuştur. Ve şimdi de Asya Ali ve Rojger Helin yoldaşımızla taçlanmıştır. Ve gerçekten de bir amaç uğruna savaşan, mücadele eden ve şahadete ulaşan her yoldaşın nasıl anlam kazandığını, nasıl güzelleştiğini ve nasıl özgürlük yürüyüşçülerinin büyümesine yol açtığını ve binlere, yüzbinlere ulaştığını görebilmekteyiz. Bu kutsal yolda yürüyen milyonlarca halk gerçeğine ulaşarak zirveleşmiştir. Bu milyonları yollara, dağlara, ovalara akıtan Önder APO’nun özgür yaşam ve özgür insan felsefesi olmuştur. Mücadele ederek, yaşama anlam katan tüm devrimci kadın ve erkek yoldaşlarımızı tekrar, tekrar minnetle anıyor ve mücadele arkadaşları olarak takipçileri olacağımızı belirtiyoruz.
Önderliğimizi doğru anlamak için hep öz eleştiri durumundayız
Özgürlük hareketimiz açısından başka bir cepheden de Ekim ayının bir anlamı vardır. Oda 9 Ekim 1998 yılı itibariyle tüm hegomonik güçlerin birleştiği, yandaşları olarak da Ortadoğu da Kürtleri parçalayarak yürüten ulus devlet anlayışına sahip statükocu uluslar ve işbirlikçi hain Kürtlüğün temsilcisi olarak KDP çizgisinin ortaklaşa yapmış olduğu uluslararası komplo gerçekliği olmaktadır. Biz kadınların asla tahammül edemediği ve bu gerçeklik değişinceye kadarda kendimizi sorumlu gördüğümüz bir gün olmaktadır. Çünkü Önderliğimiz komplo sürecini değerlendirirken ‘yetersiz yoldaşlar ve sahte dostlar’ bu komplonun başarıya ulaşmasına neden olmuştur demiştir. O gün bu gündür bizler için bu yetersiz yoldaşlığı düzeltmek adına Önderliğimizi doğru anlama, doğru uygulama ve doğru yaşamak için hep bir tartışma, öz eleştiri durumundayız. Önderliğimizin fiziki özgürlüğü ve demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmamızın yaşam bulabilmesi açısından tüm hareketimiz bir hareket içinde olmaktadır. Bu vesileyle komplocu güçleri bir kez daha büyük bir öfke ve intikam duygusuyla kınıyoruz. Ve komplo tümden boşa çıkıncaya kadarda mücadele yürüteceğimizi belirtebiliriz. Asya ve Rojger arkadaşların eylemi aynı zamanda komplocu güçlere de büyük bir darbe ve cevap olmuştur.
9 Ekim komplosuna ilk cevap ‘Güneşimizi karartamazsınız’ şiarı ile dağda, ovada, metropolde, dünyanın her yerinde bu felsefeden beslenen ister profesyonel ister sempatizan veya sadece insan olduğu için birçok kişi devreye girmiş ve bu komploya bir biçimiyle cevap vermiştir. 9 Ekim-15 Şubat arası 124 yoldaşımız bedenleriyle Önderliğimiz etrafından ateşten çember oluşturmuştur. Bu duruş, bu intikam yemini bugünlere değin gelmiştir. Ve asla ama asla Önderliksiz bir yaşam ve an’ı düşünmediğimizi bu kahraman fedailerimiz ortaya koymuştur. ‘Canımızdan daha değerli bir şey olmuş olsaydı sizin yolunuzda hiç çekinmeden verirdik’ diyen Komutan Zilan’ın yolundan ilerleyen tüm yoldaşları aynı şiar, aynı özlem, aynı umut, aynı hedef ve aynı amaç için bu sözleri tüketmiş ve Önderlikle doğru yoldaş olmanın yöntemini böyle belirlemişlerdir. Son olarak Rojger arkadaşta mektubunda ‘Güneş karartılamadı, kararmayacak ve asla karartılamayacak’ dedi. Bu ruhta ve düşüncede aynı olmak, aynı yaşamak ve aynı yolun yolcusu olma gücüdür. 98’den günümüze değişen tek şey bu ideolojiye gün be gün bağlanan, umudu ve yaşamı gören insanların çoğalması gerçeğinden başka bir şey değildir.
Bugün dün olduğu gibi daha fazla büyüyen ve sahiplenen Önderliğimizin fikirleri olmaktadır. İkinci yılına giren ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük ve Kürdistan’a statü’ hamlesi artık küresel bir hamle olmuştur. Bu şu anlama geliyor Önderliğimiz tek başına bir kürdün Önderi değil, Önderliğimiz Ortadoğu’nun kadim bir halkı olan Kürdistan coğrafyasında doğup büyümüş ama dünya halklarına umut olmuş bir fikrin felsefecisi, ideoloğu durumuna geldiği için dünyanın dört bir yanında insanlar onun özgürlüğü için seferber olmuştur. Onun için bu komplo aslında boşa çıkmış ama Önderliğimiz fiziki özgürlüğüne kavuşup, tüm halklar kendi haklarına kavuştuktan sonra aslında komplo parçalanacaktır. İçinde bulunduğumuz bu zaman dilimi de bu özgürlük anından aslında uzak olmadığını göstermektedir.
Anlamsız sorularla hakikat gölgelenmektedir
Bu tarihi eylemi ve tarih sayfasına isimleri diğer yoldaşları gibi altın harflerle yer alacak yoldaşlarımız neden bu eylemi yaptı? Bu eylem tarzında yoğunlaşan ve yürüyen hakikat nedir? Niçin insanlar canı pahasına bu tarz eylemler yapmak ister? Bu eylem nasıl bir irade ve inancın sonucudur? Gibi insan aklına gelebilecek birçok soru varken bu eylemin büyüklüğünü görmezden gelip ‘kim yaptırdı, nasıl geldiler, niye böyle bir şey yaptılar, tamda bir şeyler olacaktı’ gibi aslında anlamsız sorularla var olan hakikat gölgelenmek istenmektedir.
Öncelikle ortada bir süreç falan yok, ya da şu an yok. Onun için ‘süreç sabote edilmek isteniyor’ görüşleri tam bir safsata olmaktadır. Madem ‘süreç, çözüm’ diye bir şey var. Neden hemen eylem ardından Rojava’da, Şengal’de, Kürdistan dağlarında bu kadar büyük ve orantısız saldırılar oldu. Ve hem de bu saldırılar öyle devletin övüneceği, kendi gücünü göstereceği tarzda mertçe değil de namertçe yapılmışken bu söylemler anlamsız olmaktadır. Rojava’da öldürülen çocuklar, aç bırakılmak istenen bir halk gerçekliği var. Onun için fırınından, yoğurt yapım yerine, su tesislerinden elektrik santrallerine kadar insanların yaşam alanları uçaklarla imha edildi, dağlarımız sayısız kez bombalandı. Peki biz buna nasıl yeni süreç diyebiliriz. Kaldı ki Önderliğimizde şunu söyledi, tecrit devam ediyor ve imkân sunulursa bu savaşı durduracak gücünün olduğunu tekrardan dile getirmiştir. Savaş ve tecrit devam ettiği için çok doğal olan şey de bu savaşın bir tarafı olan örgüt ve bu örgütün ordusu olan HPG-YJA-Star militanları da her türlü donanım ve performanslarına devam edeceklerdir. Onun için soruyu doğru sormak doğru cevaplara ulaşmayı beraberinde getirir. Yanlış sormak ise savaş rantçılığına devam kararlılığının başka bir yanı olmaktadır.
Farklılığın içinde bir fark olmayı başaranlardır Apocu fedailer
Bu insanlar, bu yoldaşlar, bu kadın ve bu erkekler niye bu tarz eylemlere başvuruyor iyi bilmek lazım. Kimliksiz olmak anlamsız olmaktır, varlıksız olmak yok olmaktır. İnsanlar varlıklarıyla, kimlikleriyle, renkleriyle vardır. Bu yoksa insan olmak, kadın olmakta anlamsız olmaktadır. Onun için özgürlük savaşına katılan her bir arkadaşımız, özgürlük mücadelesinde yürümeye başladığında ve özgürlük ideolojisinde derinleştiğinde mücadelesindeki kararlılığı güçleniyor. Birey olarak ona kattıklarının çok ötesinde Kürt toplumuna, toplumlara, erkek ve kadınların bir arada eşit yaşamına, her inançtan- halktan- kültürden insanların renk cümbüşü içinde kendi rengiyle varlık bulmasına inandıkları için mücadelelerinde radikal olamayı tercih ediyorlar. Ankara eylemi bunun en somut ifadesidir. PKK ve PAJK çizgisinde yetişenler özgürlük mücadelesinde tereddüt yaşamadan fedaice yürüyenlerdir. Onun için yaşamlarına kattıkları anlamı bir de ölüm anlarına katarlar. İşte bu fedai eylemi gerçekleştiren her arkadaşta ayrı bir farkındalık, ayrı bir güç ve ruh vardır. Apocu fedaileri bir araya getiren bu çağın eylem gücü olarak farkındalığı yaratan farklılığın içinde bir fark olmayı başarmasıdır.
Asya ve Rojger yoldaşı onları tanıyan yoldaşlarından dinledim. Asya yoldaşın farklılığıyla farkındalık yarattığı, çok yoğunlaştığı, gözünü büyük yaşama diktiği, zorluklar karşısında pes etmediğini, farklı olanı başarmak istediğini söylediler. Onun içinde büyük eylem sahibi oldu. Yine fedai çizgide kararlaştığı ve yoğunlaştığı devre şiarı çok manidardır. ‘Başarı doğru hedefi vurmaktır’ şiarı tamda Asya arkadaşa yakışır bir şiar olmuştur. Gerçekten de doğru bir hedefi vurdu Asya ve Rojger yoldaş. Çünkü TUSAŞ merkezinde yıllardır Kürt özgürlük hareketinin militanlarına, halkına, coğrafyasına teknik saldırı yapan İHA ve SİHA yapım yerinin olması, içinde katliamları barındıran ve üreten bir merkez olması itibari ile doğru bir hedef olmuştur. Ama bu kadar büyük bir merkez insan gücünü aşamamıştır. Ve bu kahraman gök yıldızlarımız o hedefin tam ortasına, merkezine kadar ulaşmışlardır. Saatlerce orada çatışma gücünü ve cesaretini göstermişlerdir. Savaşın ve gerillalığın kurallarına göre savaşmış ve hedeflerine ulaşmışlardır. Binlerce personeli olmasına rağmen bu yoldaşlara karşı bir direnç gösterememişlerdir. Yani savaşı insan gücüyle değil de teknik imkanlarla yapmak isteyenlere insan gücünün ve iradesinin ne kadar güçlü olduğunu bu yoldaşlarımız göstermişlerdir. Umarız bu işlerde çalışan insanlar bir durup düşünmesini öğrenirler. Ne yaptıklarını, kimlerin canını yaktıklarını görmeliler. Aynı o ruhsuz makinalar ve o makinaları harekete sokan ruhsuz insanlar melek çocuğun canını almışlardır. İşte daha fazla melek çocuklar ölmesin diye Asya ve Rojger yaşamlarına anlam katarak ölümsüzleştiler.
Birlikte bütün olmayı başarmışlardır
Onlar; sadece 2024 yılının kahramanları değil, bu yüzyılın kahramanları olmayı başarmışlardır. Onlar; Önderliğe bağlılığın somut sembolleri olmuştur. İnsan gücünün ve iradesinin aşamayacağı hiçbir zorluğun ve engelin olamayacağını göstermişlerdir. Özgür kadın ve özgür erkeğin birlikteliğinden nasıl bir yaşam, nasıl bir savaş, nasıl bir ilişki, nasıl bir yoldaş olunacağının hakikatini bizlere gösterdiler. Rojger yoldaş mektubunda kadınla doğru yoldaşlığın arayıcısı olduğunu söylemiş ve eylemiyle de kadınla doğru yoldaşlığı seçmiştir. Birlikte bütün olmayı başarmışlardır.
Bu eylemi tüm Ortadoğulu halklar nasıl okumalı sorusuna da verilecek cevabımız şu olmaktadır. Onlar aslında Ortadoğulu halklarında kahramanı olmuşlardır. Çünkü orada yapılan İHA ve SİHA’lar Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta ve aslında ilişkide oldukları her yerde kullanılan savaş aletlerinin merkezi olmaktadır. Türk devleti savaşın en kirli yöntemlerini kullanarak yeni Osmancılık adı altında tüm Ortadoğu’yu işgal etme hayallerinin peşinde. Ve bunu yapabilmek içinde katliamlara yol açacak savaş araçlarını oluşturmaktadır. Onun için bu yoldaşların eylemi bu anlamıyla da önemli olmaktadır. Bugün 3’üncü Dünya Savaşı’nın merkezi Ortadoğu olmaktadır. Ve bu savaş gittikçe korkunç bir hal almaktadır. İsrail’in Ortadoğu’daki tüm Arap devletlerine dönük işgal hesapları, Türk devletinin bu işgale teknik desteği savaşın korkunçluğunu ortak bir paydada birleştiriyor. İsrail’in temel hedefi işgali ve biricikliğini yaymak. Diğer yandan 3’üncü Dünya Savaşı’nın üçüncü aşamasında olduğumuz böylesi bir süreçte yapılacak temel şey ulus devlet illetinden kurtulmak ve demokratik ulus modeli olarak Önderliğimizin tüm halkları bir araya getirebilen çözüm projesine aktif katılmak, güçlü katılmak, inanarak katılmakla olabileceğini söylüyoruz. Bu yoldaşlarımız ölüme yol alırken aslında hem kendi özgürlükleri hem de tüm halkların özgürlükleri için bedel ödediklerini hepimizin tüm halkların bilmesi lazım. Yani anlamlı bir yaşam için gerekirse anlamlı bir ölümünde yaşanması gerektiğine inandıkları için bu eylemi gerçekleştirdiler. Bugün Ortadoğu’da her gün kadınlar, çocuklar ve tüm toplum katliamdan geçiriliyor. Peki neden? Dünya hegemonyası daha fazla büyüsün, daha fazla güçlensin diye. Peki bunun önünde durabilecek çözüm büyük devletlerin küçük kukla devletleri olmak mı? Yoksa tüm halkları bir arada tutabilecek demokratik ulus gerçekliği mi? sorusunun artık sorulması gerekmektedir. Yani Filistin halkının yaşadıklarına göz yuman sadece dünya ülkeleri değil yanı başında bulunan 22 Arap devletçiği de göz yummaktadır. Çünkü ulus devlet zihniyeti böyle bir zihniyettir. Her şeyi sadece kendisi için isteyen başkası umurunda olmayan anlayış bu savaşı korkunçlaştıran zihniyet olmaktadır. İşte yoldaşlarımız bu zihniyete karşı da eylemlerini gerçekleştirdiler. Bu eylem aynı zamanda Ortadoğulu kadınları özgürlük yürüyüşünde bir araya getiriyor. Afganistan’da Zilan Kurd diye Beluc bir kadının fedai ruhu bundan kopuk ele alınamaz. Yani mücadelemiz ve eylem tarzımız Ortadoğu halkları içinde bir ışık bir duruş olmuştur. İşte Önderliğimiz Ortadoğu’da barışın yolunun da demokratik ulus çözümünden geçtiğini belirtmiştir. Bu çözümün hayata geçmesi içinde Asya ve Rojger arkadaşlarımız kendilerini çözümün anahtarı yaptılar. Onun için özgürlük isteyen tüm halklar, Kürdistanlılar bu eyleme sahip çıkmalıdır.
Bir kez daha bizlerde ‘Başarı, doğru hedefi vurmaktır’ diyoruz. Doğru hedef devlet ve erkek aklı olan egemenlikli sistemin paramparça edilmesiyle nihai hedefe ulaşacaktır. Bu temelde büyük eylemin büyük kahramanları olan Asya ve Rojger yoldaşımızı saygı ve minnetle anıyor, bu yoldaşların anne ve babalarına ülkelerine böyle vefalı evlatlar yetiştirdikleri için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu yoldaşların, yoldaşları olmaktan büyük bir onur duyduğumuzu belirtiyoruz. Eylemleriyle kimsenin Önderliğimize ve Önderliğimiz etrafında gelişecek özgür yaşam modeline asla dokunamayacaklarını bir kez daha dost ve düşmanlarına gösterdiklerine inanıyoruz.