Yemenli aktivistler: Şiddeti önleyecek acil yasalara ihtiyaç var
Yemen’deki 16 Günlük Aktivizm kampanyası, kadınlara yönelik şiddeti görünür kılarken, dijital şiddet ve yasal koruma eksikliğine dikkat çeken kadın aktivistler, farkındalık ve caydırıcı yasaların önemini vurguladı.
RANİA ABDULLAH
Yemen - Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm kampanyası, on yıldan fazla süren Yemen savaşının ortasında kadınların yaşadığı acıları görünür kılmak için önemli bir yıllık fırsat sunuyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'na (UNFPA) göre, Yemen’de 6,2 milyon kadın ve kız çocuğu, cinsiyete dayalı şiddeti önlemek ve bu şiddetle başa çıkmak için hizmetlere ihtiyaç duyuyor. Yerinden edilmiş kadınlar, kadınların yönettiği haneler ve özel gereksinimli bireyler özellikle savunmasız durumda. Yaklaşık 1,5 milyon kız çocuğu okul dışında kalıyor ve kız çocuklarının üçte biri 18 yaşından önce evlendiriliyor. Bu veriler, kadınlara yönelik ihlalleri ortaya koymak, toplumsal farkındalığı artırmak ve mağdurların sesini duyurmak için kampanyaların önemini ortaya koyuyor.
Siber suçlarla mücadele
Zorluklara ve sınırlı imkanlara rağmen, Yemen’de kampanya süresince çeşitli şehirlerde etkinlikler ve seminerler düzenlendi. Bu faaliyetler, şiddete maruz kalanlara ses vermek ve kadınların karşılaştığı acil sorunları tartışmak için platform sağladı. Kampanya kapsamında özellikle siber suçlar ön plana çıkarken, aktivistler, gazeteciler ve kamusal hayatta aktif kadınlar başta olmak üzere tüm kadınları etkileyen çevrimiçi şantaj ve tehdit gibi sorunlara dikkat çekildi. Düzenlenen farkındalık etkinlikleri, kadın ve kız çocuklarını hedef alan siber suçlarla mücadele konusunda toplumu bilinçlendirmeyi amaçladı.
‘Kampanya kadınlara önemli bir fırsat sunuyor’
16 Günlük Aktivizm kampanyasının kadınların sesi olma ve farkındalık yaratma konusunda önemli bir başarı sağladığına dikkat çeken Aktivist Zainab Al-Makhlafi, “Kampanya kapsamında, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığa karşı farkındalığı artırmak amacıyla seminerler ve atölye çalışmaları düzenlendi. 16 Günlük Aktivizm kampanyası, kadınların şiddetten kaynaklanan sorunlarını dile getirmeleri için bir platform sunuyor. Ayrıca tüm kadınların yaşadığı zorlukları ele almak, yenilikçi çözümler geliştirmek ve yıl boyunca uygulanacak programlar için öneriler sunmak açısından önemli bir fırsat sağlıyor” diye belirtti.
Kampanyanın etkinliklerinin cinsiyete dayalı şiddet ve her türlü çevrimiçi şiddete odaklandığını vurgulayan Zainab Al-Makhlafi, “İnsan hakları aktivistleri, genel olarak kadın sorunlarını gündeme getirme, çözüm önerileri sunma ve bu sorunları ele alma konusunda önemli ve belirgin bir rol üstleniyor. Şiddete maruz kalmış veya psikolojik ve sosyal baskılarla karşı karşıya olan kadınlara yakın oldukları için büyük bir sorumluluk taşıyorlar” ifadelerinde bulundu.
‘Aktivistlere yönelik şiddet yeterince ele alınmıyor’
Aile danışmanı Altaf Al-Ahdal ise, kampanyayla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Kampanyanın faaliyetleri ırk ayrımcılığı ve cinsiyete dayalı şiddet gibi belirli alanlara odaklanıyor. Ancak çalışma yaşamındaki şiddet, medyada çalışan kadınlara yönelik şiddet ve kadın aktivistlere yönelik şiddet gibi konular yeterince ele alınmıyor. Kampanya başlangıçta aile ve toplumda yaşanan şiddete yoğunlaşmıştı, ancak son zamanlarda odağını çevrimiçi şiddete kaydırdı. Bazı sivil toplum kuruluşları ise medyada çalışan kadınlar ve insan hakları konularına yoğunlaştı. Kadın insan hakları aktivistleri, şiddete uğrayan kadınları korumada hayati bir rol oynuyor. Onlar, kadınları güçlendiriyor ve toplumda karşılaştıkları zorluklar hakkında cesurca ve açıkça konuşabilmelerini sağlayan görünmez ama kritik bir destek sistemi görevi görüyor.”
Mesaj net: Acilen yasal korumaya ihtiyaç var
Taiz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden medeni hukuk profesörü ve doçent Sawsan Al-Hadrami de, 16 Günlük Aktivizm kampanyasının panel tartışmaları, sanatsal performanslar ve diğer birçok faaliyeti başarıyla organize ettiğini ve bunun sahadaki etkisini net bir şekilde ortaya koyduğunu açıkladı. Sawsan Al-Hadrami, kampanyanın dünyaya ilettiği mesajın, kadınların genel olarak şiddete ve özellikle dijital şiddete karşı acilen yasal korumaya ihtiyaç duyduğunu göstermek olduğunu vurguladı. Sawsan Al-Hadrami, ayrıca, farkındalığı artırmanın, ihlalleri durdurmanın ve kadın haklarını savunmanın önemine de dikkat çekti.
Sawsan Al-Hadrami, dijital şiddetin gerçek ve somut bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, “Birçok kadın arasında farkındalık eksikliği bulunmasının yanı sıra, bu alandaki yasal düzenlemeler yetersiz ve uygulamaları zayıf. Mevcut yasalar, siber gasp suçları da dahil olmak üzere dijital şiddeti ele almakta yetersiz kalıyor; bazı hükümler mevcut olsa da siber suçlar doğrudan ele alınmıyor. Bu nedenle, mevcut yasal metinlerin revize edilmesi gerekiyor. Örneğin Madde 257, izinsiz yayınlama ve tehditleri ele aldığı için bazı ihlalleri kapsıyor, ancak dijital suçları tam olarak kapsamıyor. Bu nedenle, siber suçlar ve kadınlara yönelik şiddeti caydırıcı şekilde ele alacak acil yasal düzenlemelere ihtiyacımız var” dedi.
Sawsan Al-Hadrami, sivil toplumun faaliyet ve çabalarının giderek genişlediğini vurguladı. Birçok kuruluşun, etkilenen kadınları desteklemek amacıyla hukuk ve danışma merkezleri kurduğunu belirten Sawsan Al-Hadrami, bu çabaların kadınları koruma ihtiyacına ve dijital şiddetin tehlikelerine dair farkındalığın artmasına önemli katkı sağladığını ifade etti.