UNICEF uyarıyor: Çocuklar küresel kriz üçgeninde hayatta kalma mücadelesi veriyor
UNICEF’in “Dünya Çocuklarının Durumu 2025” raporu, silahlı çatışmalar, iklim krizi ve küresel borç yükünün milyonlarca çocuğu eğitim, sağlık ve temel yaşam şartlarından mahrum bıraktığını ortaya koydu.
Haber Merkezi- Silahlı çatışmaların, borç krizlerinin ve iklim değişikliğinin etkilerinin derinleşmesiyle birlikte, dünya genelinde çocukları tehdit eden riskler hızla artıyor. Milyonlarca çocuk eğitim ve sağlık hizmetlerinden mahrum kalırken, yetersiz beslenme ve zorla yerinden edilme tehlikesi giderek büyüyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) “Dünya Çocuklarının Durumu 2025” başlıklı yeni raporu, yayımlandı. Raporda, onlarca yıl boyunca çocuk yoksulluğunu azaltma konusunda zorlukla elde edilen kazanımların, üç büyük krizin eşzamanlı etkisi nedeniyle çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuldu. Bu üç kriz; silahlı çatışmaların tırmanması, iklim değişikliğinin derinleşen etkileri ve artan borçlarla bağlantılı küresel finansman krizi olarak da tanımlanıyor.
412 milyon çocuk aşırı parasal yoksulluk içinde yaşıyor
Raporda, iç içe geçen bu krizlerin yüz milyonlarca çocuğu yoksunluk sınırına ittiği ve dünyanın çocuklara adil bir gelecek sunma kapasitesini zayıflattığı belirtildi. Şok edici verilere göre, yaklaşık 412 milyon çocuk halihazırda aşırı parasal yoksulluk içinde yaşıyor. Ayrıca 417 milyon çocuk, yaşam için gerekli en az iki temel haktan ciddi şekilde mahrum durumda. Bu ağır yoksunluk; eğitim, sağlık, uygun barınma, yeterli beslenme, sanitasyon ve temiz içme suyu gibi temel hakların ihlal edildiği anlamına geliyor.
1 milyon çocuk risk altında
Rapor, bu üç krizin boyutlarına ilişkin ayrıntılar da sunuyor. Buna göre, silahlı şiddet günümüzde 30 yıl öncesine kıyasla iki kat daha fazla çocuğu etkiliyor; aileler yerinden ediliyor, okullar yıkılıyor ve yoksulluk döngüsü daha da derinleşiyor. Ayrıca iklim krizinin endişe verici bir hızla ağırlaştığı, yaklaşık 1 milyar çocuğun kuraklık ve sel gibi yıkıcı etkiler karşısında yüksek risk altındaki ülkelerde yaşadığı vurgulandı. En büyük yükü ise yoksulluktan çıkmaya çalışan kırılgan toplumlar taşıyor.
Yoksulluk derinleşiyor
Raporda, finansman ve borç krizinin bu küresel tehdidin üçüncü ayağını oluşturduğu belirtildi. Kalkınma yardımlarındaki eşi görülmemiş kesintiler, milyonlarca çocuğun güvendiği temel hizmetlerin daralmasına neden olurken, dış borç yükü düşük gelirli ülkeleri sert bir tercih ile karşı karşıya bırakıyor: Ya mali yükümlülüklerini ödeyecekler ya da çocuklarının geleceğine yatırım yapacaklar. Birçok ülkede, borç faiz ödemeleri, sağlık ve eğitim harcamalarının toplamını aşıyor; bu da yoksunluğu derinleştiriyor ve sürdürülebilir kalkınma imkanlarını baltalıyor.
Rapor, bu üç krizin birbirini besleyerek kırılması zor bir kısır döngü yarattığını vurguladı. İklim felaketleri, sınırlı kaynaklar üzerinde çatışmaları körüklerken; yerinden edilmeler temel hizmetler üzerindeki baskıyı artırıyor. Uluslararası yardımın azalması ise yoksul ülkeleri daha fazla borçlanmaya iterek krizi büyütüyor ve etkilerini çocuklar üzerinde daha yıkıcı hale getiriyor.
İlerleme mümkün
Tüm bu karanlık tabloya rağmen UNICEF, çocuk yoksulluğunu sona erdirmenin imkansız olmadığını; bunun küresel siyasi irade ve önceliklendirme meselesi olduğunu vurguladı. Rapora göre dünya, geçmiş yıllarda somut ilerlemeler kaydetti: 2000 yılından bu yana çocuklar arasındaki ağır yoksunluk oranı üçte bir oranında azaldı. Aşırı parasal yoksulluk içinde yaşayan çocuk sayısı 507 milyondan 412 milyona geriledi. Bu veriler, gerekli irade ve kararlılık olduğunda değişimin mümkün olduğunu gösteriyor.
UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, çocuk yoksulluğuyla mücadelede elde edilen kazanımların kırılganlaştığını ve bu kazanımları korumak için zamanın daraldığını vurguladı. Raporun sonuç bölümünde, sorunun özünde kaynak kıtlığının değil, önceliklerin yanlış belirlenmesinin bulunduğu vurgulandı. UNICEF, çocuklara yatırım yapmayı ve çocuk yoksulluğunu sona erdirmeyi, geri dönüşü olmayan küresel bir taahhüt olarak görme çağrısını yineledi.