Uluslararası Af Örgütü’nden 2022 İnsan Hakları raporu

Uluslararası Af Örgütü’nün ‘Dünyada İnsan Hakları Durumu 2022’raporuna göre; Türkiye’de insan hakları krizine ek olarak milyonlarca kişinin yaşam maliyeti krizinin derinleştiğine vurgu yapıldı.

Haber Merkezi- Uluslararası Af Örgütü, 156 ülkeyi kapsayan ‘Dünyada İnsan Hakları Durumu 2022’ raporunu açıkladı. Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümünde yıl içerisinde yaşanan ihlallere yer verildi. Milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizinin derinleştiğinin ifade edildiği raporda, ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, cezasızlık, insan hakları savunucularına yönelik saldırılar, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, mültecilerin ve göçmenlerin hakları, işkence ve kötü muamele alt başlıklarıyla ele alındı.

‘Barışçıl toplanma hakkı kısıtlandı’

Yıl boyunca insan hakları savunucuları, gazeteciler, muhalif siyasetçiler ve pek çok kişi hakkında temelsiz soruşturmalar, yargılamalar ve mahkumiyet kararlarının paylaşıldığı raporda, “Parlamento, mevcut yasalarda çevrimiçi ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayan sert değişiklikler yaptı. Polis, birçok ilde yasaklanan Onur Yürüyüşleri’ne katılan yüzlerce kişiyi hukuka aykırı güç kullanarak gözaltına aldı ve barışçıl toplanma hakkı ciddi şekilde kısıtlanmaya devam etti. Danıştay, 2021 tarihli İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını bozmayı reddetti” denildi.

 ‘Irkçı söylemler mültecilerin ölümlerine neden oldu’

Türkiye’nin dünyanın en yüksek sayıda mülteciyi barındırdığının hatırlatıldığı raporda, “Ancak siyasetçiler arasında ve medyada yükselen mülteci karşıtı ırkçı söylemlerin yarattığı zeminin etkisiyle Afganların ve diğer mültecilerin başvuruları alınmadan geri gönderilmeleri ölümlere ve ciddi yaralanmalara neden oldu. İşkence ve diğer türde kötü muameleye ilişkin ciddi ve güvenilir iddialar söz konusuydu” denildi.

‘Yaşam maliyeti krizi derinleşti’

Türkiye'de, “Yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele için yeterli ve koordineli bir yaklaşımın da bulunmadığı” tespitine yer verilen raporda, enflasyonun yüksek olması nedeniyle milyonlarca kişi için yaşam maliyetine dair yaşanan krizin daha derinleştirdiğinin altı çizildi. Raporda, yasalaşan “Sansür Yasası”na da dikkat çekildi. Raporda, söz konusu bu yasayla birlikte medya şirketlerinin içeriklerinin kaldırıldığı, kullanıcı verilerinin paylaşılmaya zorlandığı ve aksi durumda ise para cezalarının verildiği ve bant daraltmanın yaşandığı tespitleri yer aldı.

’16 Kürt gazetecinin iddianameleri hala hazırlanmadı’

Sansür yasası nedeniyle gazetecilerin tutuklanmaya başlandığına işaret edilen raporda, Amed’te aralarında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan’ın da bulunduğu 16 Kürt gazetecinin tutuklanmasına yer verildi. Raporda, gazetecilerin iddianamesinin hala hazırlanmadığına da işaret edildi.

‘Protesto ve gösteri hakkı engellendi’

Şarkıcı Gülşen ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerine yönelik açılan dava, Cumartesi Anneleri’nin 1995’ten itibaren yaptığı protesto gösterilerinin engellenmesinin de hatırlatıldığı raporda, polisin şiddetle çok sayıda kişiyi gözaltına aldığına vurgu yapıldı. Protesto ve gösteri hakkının engellendiği, bu hakkı kullanan yüzlerce kişinin ise keyfi bir biçimde gözaltına alındığının kaydedildiği raporda, “Türkiye, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusundaki tavsiyelerini STÖ'lerin taciz edilmesini kolaylaştırmayı maskelemek için kullanırken, hükümetler arası Mali Eylem Görev Gücü'nün ‘gri listesinde’ kalmaya devam etti. Yetkililer ayrıca Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun kapsamında STÖ’lere yönelik müdahaleci denetimleri yoğunlaştırdı” denildi.

 HDP’ye yönelik kapatma davası hatırlatıldı

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik kapatma davası ve 451 siyasetçi hakkında siyaset yapma yasağı getirilmek istenmesine de vurgu yapılan raporda, Kasım ayında AİHM’in HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve diğer 13 eski milletvekilinin haklarının Türkiye tarafından ihlal edildiğine yönelik verilen hükme de yer verildi.

Kadın cinayetine ilişkin resmi veriler çelişkili

Raporda, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne yönelik açılan kapatma davaları, iş insanı Osman Kavala ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a dair AİHM tarafından verilen kararlar da hatırlatıldı.

Raporda, resmi verilere göre ilk 10 ayda 225 kadının katledildiği ancak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 393 kadının katledildiği aktarıldı. Hükümet yetkilileri dahil bazı siyasetçilerin devamlı olarak LGBTİ+’lara karşı nefret söylemine ve karalama kampanyalarına başvurduğunun belirtildiği raporda, bunların medya tarafından körüklendiği kaydedildi.

‘Afganlara karşı hukuka aykırı güç kullanıldı’

Türkiye yetkililerinin, sınırda koruma bekleyen binlerce Afgan’ı başvuruları alınmadan İran’a geri gönderilmeleri için hukuka aykırı güç kullandığına dikkat çekilen raporda, “Bazı durumlarda sınırdan geçmeye çalışan Afganlara karşı ateşli silah kullanıldı ve bu olaylar ölüm veya yaralanmalarla sonuçlandı. ‘Gönüllü geri dönüş’ kisvesi altında, bazı kişiler hukuka aykırı bir şekilde uçaklarla Afganistan'a sınır dışı edildi” denildi.

Raporda, insan hakları örgütlerinin, Şubat ve Temmuz ayları arasında Türkiye makamlarının yüzlerce Suriyeli mülteciyi keyfi olarak gözaltına aldığını, alıkoyduğunu ve hukuka aykırı şekilde geri gönderdiğini belgelediği belirtildi. Raporda, ayrıca cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muameleye de dikkat çekildi.