“Türkiye Sayfo Katliamı’nı bugüne taşıyor”

Süryani Kadınlar Birliği Meclisi Yöneticisi Corcêt Bersûm, bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara işaret ederek, bu saldırıların katliamların devamı olduğuna dikkat çekti.

ROJ HOZAN

Qamişlo - Birinci Dünya Savaşı sırasında hedefe alınan Mezopotamya'nın kadim halklarından Süryanilerin uğradığı katliam tarihe “Sayfo (Kılıç)” adıyla geçti.  15 Haziran 1915’te gerçekleşen katliamda çok sayıda insan yaşamını yitirdi, kaybedildi ve yerlerinden edildi. Katliamın üzerinde 107 yıl geçti ama acısı hala taze.

Bölgede Türkiye’nin varlığı ve saldırıları geçmişten gelen planların bir parçası olarak değerlendiriliyor. Sayfo Katliamı ve bölgeye yönelik saldırı tehditlerine ilişkin Qamişlo Süryani Kadınlar Birliği Meclis Yöneticisi Corcêt Bersûm, ajansımıza konuştu.

“Katliam kimlik ve varlığımıza karşı”

Süryani halkı olarak büyük bir acı yaşadıklarını ifade eden Corcêt Bersûm, “Türk devletinden intikam alma duygusu yaşıyoruz. 15 Haziran 1915’te Sayfo Katliamı’ndan bu yana Türk devleti halklara yönelik eylemlerini durdurmadı ve halkları günlük olarak katliamlardan geçiriyor. Sayfo Katliamı’nda halkımız büyük acılar yaşadılar. Binlerce insan katledildi, kaçırıldı, tecavüze uğradı ve birçok akrabamızın akıbeti hala belli değil. Birçok kent ve köyümüz boşaltıldı. Halkımız göç ettirildi. Bizler katliamdan kurtulanların torunlarıyız. Katliam ile kimliğimizi değiştirmek ve halkımızı kölelikle yüz yüze bırakmak istediler. Bu yüzden Sayfo Katliamı’nın halkımızın kimlik ve varlığına karşı olduğunu söylüyoruz” dedi.

“Tüm halklar nasibini aldı”

Süryani halkına yönelik devam eden katliamlara işaret eden Corcêt Bersûm, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Bugün hala katliamlarla karşı karşıyayız. Bu katliamlarda bizlerde nasibimizi alıyoruz. Türk devleti Xabûr, Til Temir ve Zirgan’ayı günlük olarak bombalıyor. Bu bölge bizim için özel ve farklı bir sembole sahip. Çünkü halkımız yıllardır verdiği büyük emeklerle katliamda yaşadıkları toparlamaya çalıştı. Bu bölgede varlıklarını yeniden inşa ettiler. Ancak Türk devleti bir kez daha bu varlığa saldırdı. Türk devletinin planları yeni bir işgal ile devam ediyor. ‘Güvenli Bölge’ bahanesiyle bölgelerimize saldırıyor. ‘Güvenli Bölge’ bahanesinin hiçbir gerçekliği yok. Türk devletinin son yıllardaki operasyonları bölgemizi tehlikeye sokuyor. Binlerce insan katledildi ve göç ettirildi. Bütün bu saldırılar katliamların devamıdır. Bölge güvenliğinin ortadan kaldırılmasının yanı sıra çetelerin bölgeye geçişi, demografik yapının değiştirilmesi de yaşananlar arasında. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditlerini yeniledi. Bunun tehlikeleri var. Çünkü yine göç, talan ve işgal başlayacak. Biz tüm bölge halkları Türk devletinin saldırılarından nasibini aldı. Bu yüzden bu önemli aşamada birlik olmamız gerekiyor ve Türk devletinin işgal saldırıları ve katliamlarına karşı durmalıyız.”

“Kadınlar direnecek”

Türkiye’nin kadınlara yönelik işlediği suçlara işaret eden Corcêt Bersûm, “Erdoğan yeni bir proje ile kendi içindeki mültecileri bizim bölgemize yerleştirmek istiyor. Bununla bölge halkının tarihini, kimliğini değiştirmek istiyor. Getirilecek olan mülteciler Suriyeli mi? Bence bunlar Suriyeli değil, çete ve çetelerin aileleridir. Bugün Türk devletinin Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de yaptıkları gözler önünde. Sözde buralarda ‘Güvenli Bölge’. İşgal altındaki bölgelerde kadınlar en vahşi uygulamalara maruz kalmaktadır. Biz kadınlar bölgeye yönelik yeni bir işgali kabul etmiyoruz. Tüm gücümüzle direneceğiz ve mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Sorumluluklarınızı yerine getirin”

Kadın örgütleri ve uluslararası örgütlere seslenen Corcêt Bersûm, sorumluluklarını yerine getirmelerini istedi. Süryani Kadınlar Birliği Meclisi olarak Türkiye’nin saldırılarını kınadıklarını dile getiren Corcêt Bersûm, “Bu saldırıları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bu saldırılara karşı tepkimizi dile getirdik. İki günlük çadır eylemi yaptık. Açıklama ve yürüyüşlerimiz devam ediyor. Türk devletinin yeni katliamlar yapmaması için kadın ve uluslararası örgütlerin sorumluluklarına göre hareket etmeleri gerekir. Türk devletinin işlediği suçların belgelerini dış devletlere gönderiyoruz. Bu anlamda kimi çabalarımız var. Bu anlamda omuzlarına çok fazla sorumluluk düşmektedir. Başarı direnen halkların olacaktır” diyerek konuşmasını sonlandırdı.