Türkiye’nin 'kimyasal karnesinde' neler var?
“Türkiye’nin kimyasal silah karnesi temiz” deniliyor. Peki elde edilen bulgular neden görmezden geliniyor? Kimyasal silah nerde, nasıl kullanıldı? Uluslararası örgütler ne dedi? Cevaplar haberimizde.

SARYA DENİZ
Haber Merkezi - Türkiye’nin yürüttüğü işgal operasyonlarında kimyasal silah kullanımı son günlerin önemli gündemlerinden biri. Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı yaptığı açıklamada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak'ta Gare’den başlayarak Zap, Avaşin ve Metina bölgelerinde düzenlediği operasyonlarda “uluslararası düzeyde yasaklanmış bombalar ve zehirli gazlar üreten kimyasal silahlar” kullandığını belirtti. Açıklamada, TSK’nin 2021 yılı boyunca tam 367 defa “yasaklı bomba” ve “kimyasal silah” kullandığı ve bu saldırılarda 46 savaşçının yaşamını yitirdiği bilgisi paylaşıldı. Ayrıca son saldırıda kimyasal silaha maruz kalan savaşçıların görüntüleri de paylaşıldı ve bu görüntüler kamuoyunda saldırılara delil sayıldı. Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı da katıldığı bir televizyon programında yaşamını yitiren savaşçıların son dakikalarını gösteren görüntüleri incelediğini ve sinir sistemini hedef alan kimyasal gaz kullanıldığını düşündüğünü ifade etti. Şebnem Korur Fincancı ayrıca bağımsız bir heyetin inceleme yapması çağrısında da bulundu. Bu açıklamaları Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına neden oldu. Ayrıca bu iddiaları doğrulayan ve araştırma yapılmasını isteyen çok sayıda kurum ve kişide oldu.
Uzmanlar yerinde araştırma yaptı
Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (International Physicians for the Prevention of Nuclear War- IPPNW) Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına ilişkin rapor hazırladı. IPPNW İsviçre ve Almanya’dan bir ekip, 20-27 Eylül 2022 tarihlerinde Irak Kürdistan Bölgesi'nde incelemeler yaptı. Bu incelemelere IPPNW İsviçre Başkanı Dr. Josef Savary ve IPPNW Almanya bilimsel danışma kurulu üyesi aynı zamanda Saddam Hüseyin döneminde kullanılan Irak'taki kimyasal ve biyolojik silahları araştıran BM kuruluşu UNMOVIC'in eski biyolojik silah denetçisi Dr. Jan van Aken katıldı. İnceleme sonunda “Türkiye Kimyasal Silahlar Sözleşmesini ihlal ediyor mu?” sorusunun başlık olarak kullanıldığı rapor kamuoyuna sunuldu.
'Dolaylı kanıtlar bulundu'
12 Ekim'de yayınlanan raporda, “Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin ihlallerine ilişkin bazı dolaylı kanıtlar bulundu” denildi. IPPNW ayrıca kimyasal silah kullanımına dair bulguların incelenmesi için Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (Organisation for the Prohibition of Chemical Weapons-OPCW) ve Birleşmiş Milletler'e (BM) çağrı yaptı. Öte yandan raporda kimi deliller de fotoğraflanarak kamuoyu ile paylaşıldı.
Pek çok kez araştırılması istendi
Daha öncede dünyanın birçok ülkesinden tanınmış farklı meslek gruplarından kadın bir araya gelerek bir mektup kaleme aldı ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün sorumluluklarını yerine getirmesini ve Türk ordusunun kimyasal silah kullanımı ile ilgili iddiaların soruşturulmasını istedi. Esasen 65 kadının imzasını taşıyan bu mektupta yer alan talep ilk değildi. Daha önce de Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı defalarca dile getirildi. Hatta kimi devletlerin parlamentolarında parlamenterler konunun araştırılması için hükümetlere önergeler sundu.
Birleşmiş Milletler 2019 yılında kimyasal silah müfettişleri Türk kuvvetlerinin çocuklara karşı beyaz fosfor kullandığı iddialarına ilişkin bilgi topladıklarını duyurdu. Ancak bu duyurunun sonunda nasıl bir soruşturma yürütüldüğü açıklanmadı.
ABD Temsilciler Meclisi üyesi Ilhan Omar da Türkiye’nin operasyonu sırasında sivillere karşı kimyasal silah kullanıp kullanılmadığının araştırılması çağrısında bulundu. Almanya'da Sol Parti, operasyonda kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaları Alman Federal Meclisi’nin gündemine taşıdı. İtalya’da Parlamenter Erasmo Palazzotto, kimyasal silah kullanılmasına ilişkin İtalya Parlamentosu’na soru önergesi veren isimdi. Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı ayrıca uluslararası basında da defalarca haber oldu. Sayfa ve köşelere taşındı.
Kimyasal savunması
Türkiye’deki yetkililer “iddialar asılsız ve gerçek dışıdır” açıklaması yapsa da yaşananlar ve bulgular kimyasal silahları işaret ediyor. “Türkiye’nin kimyasal silah karnesi temiz” deniliyor ama esasen kimyasal silahlar ile bir türlü tanımlanamayan ilişkisi 90’lı yıllara dayanıyor. Ve kullanım sayısı azımsanmayacak kadar çok. Peki kimyasal silah nedir? Nasıl kullanılır? Hangi anlaşma ile aslında kullanımı yasak? Hangi ülkeler kimyasal silahları ile öne çıkıyor? Bu sorulara haberimizde cevap aramaya çalışacağız.
'İddiaları araştıramayız'
Kimyasal Silahların Önlenmesi Sözleşmesi (CWC) dünya ülkeleri tarafından kimyasal silahların üretimini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir silah kontrol antlaşması olarak yazıldı. 1993 yılında imzaya açılan sözleşmeye, Türkiye 12 Mayıs 1997 tarihinde taraf oldu. Antlaşma, Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW) tarafından yönetiliyor. Ancak örgüt hala Türkiye ile ilgili sessizliğini koruyor. En son kimyasal silah kullanımına dair soruya örgüt, "Taraf devletler inceleme ve araştırma talebinde bulunmadıkça iddiaları araştıramayız" yanıtını verdi. Almanya Sol Parti Milletvekili Gökay Akbulut, OPCW’nin harekete geçmesi için bir girişimde bulundu. Almanya’nın OPCW’deki temsilcisi Büyükelçi Thomas Schieb’e mektup gönderen Federal Meclis Üyesi Gökay Akbulut, Türkiye’nin kimyasal silah suçlarına dair Atom Savaşına Karşı Uluslararası Doktorlar Birliği’nin (IPPNW) raporu ile kimyasal silahtan etkilenen savaşçıların görüntülerine dikkat çekti.
Ne yasak? Ne değil?
Pek çok savaş ve saldırıda kullanılan kimyasal silahlar, basit laboratuvarlarda yüzlerce farklı türde üretilebiliyor. Konvansiyonel silahlara göre üretimi daha ucuz ve kolay olan kimyasal silahlar, çok sayıda cana mal oldu. Kimyasal Silah Sözleşmesi’ne, 192 ülke taraf. İsrail, Mısır, Kuzey Kore ve Güney Sudan ise anlaşmaya dahil olmayı kabul etmedi. Sözleşmeyle kimyasal silahların üretimi, depolanması ve kullanımı yasaklanıyor. Ayrıca ülkeler, kimyasal silah stoklarını ve bunların nerede üretilebileceğini bildirmek zorunda. Anlaşmaya göre, en tehlikeli toksinlerin ve bunların öncüllerinin kullanımı yasak buna sinir gazları sarin, VX ve Sovyet döneminde geliştirilen Novichok'un yanı sıra zehirli risin ve kabarma maddesi kükürt hardalı da dahil. Klor gibi kontrol edilmeyen bir kimyasal da bir çatışmada kullanılırsa kimyasal bir silah haline gelebilir. Öte yandan, beyaz fosfor, misket bombaları da yasaklanmış değil.
Nerelerde kullanıldı?
Kükürt (sülfür) hardalı, ilk olarak, Birinci Dünya Savaşı sırasında büyük oranda Belçika'nın Ypres kentinde kullanıldı. Birinci Dünya Savaşı boyunca Almanya, Fransa ve İngiltere tarafından kullanılan zehirli gazlar, 1 milyondan fazla kişinin ölümüne ya da yaralanmasına sebep oldu. İkinci Dünya Savaşı'nda yaklaşık 3 milyon Yahudi, Naziler tarafından Auschwitz ve Chelmno gibi toplama kamplarında öldürüldü. 16 Mart 1988'de düzenlenen, Halepçe katliamında kullanılan kimyasal gaz saldırısında çoğunluğu kadın ve çocuk en az 5 bin kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Japonya'da 1995'te bir tarikat üyeleri, Tokyo metrosuna sarin gazı salarak 13 kişiyi öldürdü ve binlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. Sarin ve klor içerikli varil bombaları Suriye'deki iç savaş sırasında, sahada sistematik olarak kullanıldı, binlerce kişi öldü veya yaralandı. Suriye'de IŞİD’in, kimyasal silah kullandığı tespit edildi. Beşşar Esad yönetiminin, Suriye'nin Doğu Guta bölgesinde Ağustos 2013'te düzenlediği kimyasal saldırıda, bin 400'ün üzerinde sivil hayatını kaybetti. Sarin gazı kullanılarak gerçekleştirilen saldırı, tek seferde en fazla can kaybı olarak kayıtlara girdi.
Türkiye’de silahların kullanıldığına dair örnekler
Türkiye’de kimyasal silah saldırılarına dair bulgular birçok kez elde edildi. Yakın tarihte TSK'nin çatışmalarda ve sokağa çıkma yasakları döneminde kimyasal silah kullandığı belirtildi. Türk devletinin kimyasal silah kullanımına dair kimi örnekler şöyle sıralanabilir:
*Şırnak'ın Silopi İlçesi'ne bağlı Ballıkaya Köyü yakınlarında 11 Mayıs 1999'daki çatışmada 20 PKK'linin kimyasal silahlarla öldürüldüğü belirtildi. Almanya'da bulunan kriminal laboratuarda yapılan inceleme sonrası tanzim edilen raporda; materyalin (tüpün) kimyasal madde içeren ve öldürücü niteliğe sahip kimyasal gaz olduğu belirlendi.
*Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde 2009'daki çatışmada yaşamını yitiren 8 PKK'linin silahla öldürüldüğü iddia edildi. Alman insan hakları savunucuları ve siyasetçiler uluslararası soruşturma isterken, Hamburg Üniversitesi TSK'nin kimyasal silah kullandığını raporla ispatladı. Söz konusu olaya ilişkin ortaya çıkan fotoğrafları inceleyen Hans Baumann adlı bir uzman, resimlerin gerçek olduğunu kanıtladı ve Hamburg Üniversitesi Hastanesi de militanların büyük bir olasılıkla kimyasal silahla vurulduğuna dair rapor verdi.
*31 Temmuz 2011'de Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde çıkan çatışmada yaşamını yitiren PKK'li Bedran Kaya'nın vücudunda herhangi bir kurşun izinin olmaması ve cenazesini yıkayanlar tarafından derisinin parça parça döküldüğüne dair bilgiler verilmesi kimyasal silah kullanıldığı şüphesini arttırdı.
* Hakkâri'nin Çukurca İlçesi'nin Kazan Vadisi'nde 19 Ekim 2011 tarihinde 24 PKK'linin yaşamını yitirdiği çatışmada yine kimyasal kullanıldığına dair tanıkların ifadeleri mevcuttu.
'Cizre’de kimyasal silah kullanıldı'
Kimyasal silah kullanımı ile ilgili ciddi veriler 2016 yılında alındı. Sokağa çıkma yasakları döneminde Cizre, kimyasal silah kullanılan yerlerden biri olarak gösterildi. Operasyonların bitmesinin ardından bir heyetle birlikte incelemelerde bulunan dönemin HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, kimyasal silah kullanıldığına dair şüphelerini dile getirdi.
Efrîn’de doktorlar tespit etti
Türkiye’nin Efrîn’e ilk saldırısında napalm bombası kullandığı belirtildi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi iddia taraflarından biriydi. Ayrıca bölgede yetkililer ellerinde delillerin olduğunu ifade ederek uluslararası kamuoyunu araştırma yapmaya ve Türkiye devletine yaptırım uygulamaya davet etti. Efrîn’de bir köye yapılan hava saldırısında 6 sivil yaralanmıştı. Köylülerde nefes almada zorluk ve gözbebeklerinde büyüme tespit edildiğinin bilgisini veren doktorlar, kimyasal kullanıldığına dair şüpheleri doğrulamıştı.
Kimyasal silahların etkileri neler?
Çeşitli olan zehirli kimyasallar türlerine göre merkezi sinir ile solunum sistemi ve kan hücrelerine zarar veriyor. Solunum sistemini tahrip ederek nefes almayı zorlaştıran kimyasal silahlar, zehirlenmelere ve kalp krizi ile birlikte ani ölümlere neden oluyor. Sinir gazları olarak adlandırılan sarin ve tabun, merkezi sinir sistemini etkileyerek bilinç kaybı, körlük ve felce yol açıyor. Sarin gazı, aşırı terleme bulantı ve kusmaya da neden oluyor. Sarin gazı 1938'de Alman kimyager Gerhad Schrader tarafından bulundu ve Nazi Almanyası'nda katliamlarda kullanıldı. Sarin gazının renksiz ve kokusuz bir yapısı var ve güçlü, geniş ve çabuk etki yaptığı için en çok tercih edilen kimyasal silah olarak biliniyor.
Kirli bomba nedir?
Son zamanlarda özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte en çok konuşulan meselelerden biri de “kirli bombalar”. Kirli bombalar radyoaktif malzemeler içeren patlayıcılar anlamına geliyor. İnfilak ettiğinde havaya radyoaktif maddeler saçılıyor. Nükleer bombalarda kullanılan yüksek derecede rafine radyoaktif malzemeye gerek duyulmuyor. Bunun yerine hastanelerden, nükleer santrallerden veya araştırma laboratuvarlarından elde edilen radyoaktif malzemeler kullanılıyor. Yani bu bombalar daha ucuza üretilebiliyor. Patlamanın yaşandığı bölgenin tamamen boşaltılması gerekiyor. Kirli bombalar kitlesel yıkım silahları olarak biliniyor.
Hangi ülkeler nükleerle gündemde?
Nükleer silahlar da dünyayı tehdit eden önemli unsurlardan. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya nükleer silah denilince ilk akla gelen ülkelerden. Dünya üzerinde ne kadar nükleer silah olduğu tam bilinmiyor ancak kimi araştırmalar birbirine yakın sayılar veriyor. Nükleer silah sayısının 14 bin 995'e kadar çıktığı tahmin ediliyor. Bu silahlar genelde 'caydırıcı güç' olarak görülüyor. Stockholm Uluslararası Barış Enstitüsü (SIPRI) ve Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'na (FAS) göre 9 ülkede nükleer silah bulunuyor.
Bu ülkeler sırasıyla şöyle:
Rusya: Listenin başında 6 bin 850 nükleer başlığa sahip Rusya var. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ülkenin nükleer cephaneliğini tek başına kullanmaya karar verme yetkisine sahip.
ABD: İkinci sıradaki ABD'nin 6 bin 450 nükleer silahı bulunuyor. ABD Başkanının Kongre'ye danışmadan nükleer füze fırlatma yetkisi bulunuyor.
Fransa: Fransa, 24 Ağustos 1968 tarihinde hidrojen bombası elde etti. Yine aynı sene Amerika’nın yardımı olmadan ilk hidrojen bombasını üretti. Halen yaklaşık 300 adet nükleer başlığa sahip olduğu tahmin ediliyor. Burada da nükleer saldırı kararı Fransız Cumhurbaşkanı’nın elinde.
İngiltere: İlk nükleer denemesini 3 Ekim 1952'de gerçekleştirdi. Birleşik Krallık, 8 Kasım 1957’de de hidrojen bombası elde etti. Son verilere göre İngiltere’de yaklaşık 225 adet nükleer başlık var. Füzelerin atılmasına ilişkin karar verme yetkisi ülkenin başbakanına veya onun belirlediği milletvekiline ait.
Kuzey Kore: Sık sık yaptığı füze denemeleriyle gündeme gelen Kuzey Kore'nin ise 10 ila 20 nükleer silah başlığına sahip olduğu tahmin ediliyor.
Çin: Nükleer lansman protokolü hakkında fazla bilgi bulunmuyor. Çin, 16 Ekim 1964’te ilk füzyon, 17 Haziran 1967’de ise ikinci füzyon denemesini gerçekleştirdi. 1964 ile 1996 yılları arasında 45 nükleer test yapan ülkenin şu anda 280 adet nükleer başlığa sahip olduğu tahmin ediliyor.
Pakistan: Pakistan'ın 140-150 civarında nükleer silaha sahip olduğu sanılıyor. Pakistan’da başbakan, Nükleer Komuta Makamı’na başkanlık yapıyor ve nükleer silahı kullanma yetkisi de ona ait.
Hindistan: Hindistan'ın 130 ila 140 nükleer sliah başlığına sahip olduğu tahmin sanılıyor. Ülkenin başbakanı, düşmana karşı bir nükleer saldırı yetkisine sahip tek organ olan Nükleer Komuta Makamının (NCA) "siyasi konseyine" başkanlık ediyor.
İsrail: İsrail’de nükleer başlık sayısının yaklaşık 80 adet olduğu düşünülüyor. İsrail'in nükleer politikaları hakkında çok az bilgi var.