Türkiye'de yargı şiddete uğrayan kadını suçluyor

Şiddete maruz bırakılan kadınlar şikayetleri bile alınmadan evlerine gönderilirken, yargı sürecini başlatan kadınlar ise adeta suçlanıyor. Avukat Burcu Korkmaz Beştaş, kadına dönük artan şiddeti ve yargının cezasızlık politikalarını değerlendirdi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed-  Bu yıl geçtiğimiz yıla göre kadın cinayetlerinde yüzde 88’lik bir artış yaşandı. Verilere göre ülkede ilk 10 ayda 275 kadın erkekler tarafından katledilirken, onlarca kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Kadın katliamları ile birlikte kadına şiddetin artmasına neden olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi, iktidarın nefret söylemleri ve yargının cezasızlık politikası gösteriliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edilmesi ile birlikte mahkemelerin tedbir kararlarını kabul etmemesi ve faillere iyi hal veya haksız tahrik indirimi uygulamasına karşı 25 Kasım’da seslerini yükseltecek olan kadınlar, ‘cezasızlığa son’ çağırısında bulunacak. Yargıdaki cezasızlık politikalarının faillere cesaret verdiğini ve bu cesaret sonucu olarak da kadına yönelik şiddetin arttığına işaret eden Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Burcu Korkmaz Beştaş, şiddet başvuruları alımı ve sonrasında yaşanan süreci değerlendirdi.

'Cezasızlık faillere güç veriyor'

Konuşmasına 25 Kasım’ın sembolü olan Mirabel Kardeşleri anarak başlayan Burcu Korkmaz Beştaş, Mirabel Kardeşler’in eşit ve özgür bir yaşam için başlattığı mücadeleyi kadınlar olarak devraldıklarını söyledi.  Kadın avukatlar olarak mücadelenin etkin ama bir o kadar da sorunlu ve zor bir alanında bulunduklarını belirten Burcu Korkmaz Beştaş, “Katledilen, her türlü şiddet biçimine maruz kalan kadınların hukuki mücadelesine destek verirken, aynı zamanda erkek yargı ve onların yarattığı sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalıyoruz” sözüyle yargıdaki eril zihniyete dikkat çekti. Cezasızlık politikalarının kadına şiddete karşı verilen mücadeleye zarar verdiğini kaydeden Burcu Korkmaz Beştaş, mahkemelerin verdiği cezaların failleri cesaretlendirdiğini ve bu cesaretin daha fazla şiddet vakalarını ortaya çıkardığını söyledi.

'Karakola giden kadını şikâyetten vazgeçirmeye çalışıyorlar'

Yargıda işleyen cezasızlık sürecinin şikâyet aşamasında başladığına dikkat çeken Burcu Korkmaz Beştaş, kadınların şikâyet için gittikleri emniyette görevliler tarafından şikâyetleri alınmadan evlerine geri gönderildiğini açıkladı.

“İpek Er dosyası, yine Gülistan Doku’nun kaybolmasının ardından etkin bir soruşturma yürütülmemesi bu cezasızlık politikasının en büyük iki örneği. Failler belliyken etkin soruşturma yürütülmeden faillerin yakalanmayıp gerekli cezayı almaması da buna örnektir. Bu politikalarla mücadele etmek için yasaların uygulanması gerekiyor. Etkin, hızlı bir şekilde yasaların uygulanması ve bu tür yolların geliştirilmesi gerekiyor. Kadınlar bu cezasızlık politikasının haricinde daha ilk şiddete maruz kaldıklarında sığınmak ve hukuk mücadelesini başlatmak adına gittikleri emniyette mağdur ediliyorlar. Kadınlar görevliler tarafından yürütülen arabuluculuk ve şikâyetten vazgeçirilmeye yönelik politikalar nedeniyle şikâyet etmeden evlerine geri gönderilmeye çalışılıyor.”

'Süreç görevliler tarafından baltalanıyor'

Birçok kadının dosyasında kadınların katledilmeden önce şikâyet için gerekli mercilere gittiği ancak başvurusu alınmadan geri çevrildiğine ve önlem alınmadığını gördüklerini ifade eden Burcu Korkmaz Beştaş, bu tarz durumların özellikle ev içi şiddet vakalarında daha yoğun yaşandığını aktardı. Burcu Korkmaz Beştaş,  “Bu nedenle daha hukuk mücadelesi başlatılmadan o süreç adli ve idari görevliler tarafından baltalanıyor” cümlesiyle yaşananları özetledi.

'Yargı kadını suçlayıcı bir tavırla yaklaşıyor'

Şikâyetin ardından başlatılan yargılama sürecindeki sorunları da tek tek anlatan Burcu Korkmaz Beştaş, “Kadınlar yaşadığı istismarı, şiddeti birçok yerde anlatmak zorunda kalıyor. Yargılama sürecinde de yargının çok fazla mağdur suçlayıcı bir tavırla yaklaştığını görüyoruz. Failin orada fiilinin incelenmesi gereken duruşmalarda kadının özel hayatının, kadının yaşam şeklinin çok fazla irdelendiğini ve irdelenmese bile fail, fail avukatları tarafından irdelenmesine izin verildiğini görüyoruz. Bu da kadınlar açısından o hukuk mücadelesini başlatmak ve sürdürmek adına çok zor ve vazgeçiren de bir süreç oluyor” şeklinde konuştu.

'Katledilen kadınlar için alanlarda olalım'

Son olarak 25 Kasım’da alanlarda olma çağrısında bulunan Burcu Korkmaz Beştaş şunları söyledi: “Uzun yıllardır kadınlar bu alanda sürekli olarak mücadele vermekte. Uzun süredir bu sorunlar haykırılıyor. Ancak 25 Kasım gibi özel bir günde tüm kadınların bir araya gelerek yargının bu erkek tavrını, cezasızlık politikalarına ve bu nedenle katledilen kadınlar için bir arada olmalı. Bize yaşattıklarını gördüğümüzü ve bunun için mücadele edip alanlarda bunu haykırmamız gerektiğini düşünüyorum.”