Tunuslu kadınlar kürtajı konuştu: 50 yıldır yasal ancak erişimde zorluklar var

Tunus’ta kürtaj 50 yıl önce yasallaşmasına rağmen, yasal ve toplumsal engeller kadınların erişimini zorlaştırıyor. Tawhida grubu, Uluslararası Kürtaj Hakları Günü’nde düzenlediği sempozyumda, bu hakların korunması ve güçlendirilmesi için çağrıda bulundu.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Tunus'ta kürtajın yasallaştırılmasının üzerinden 50 yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen, kadınlar hâlâ bu haktan etkin şekilde yararlanmalarını engelleyen yasal ve toplumsal engellerle mücadele ediyor. Uluslararası Kürtaj Hakları Günü dolayısıyla Tawhida Ben Cheikh grubu tarafından düzenlenen sempozyumda, bu sorunlar masaya yatırıldı.

Hizmete erişimde ciddi zorluklar var

Sempozyumda, 1973 yılında yürürlüğe giren ve kürtajı gebeliğin 12’inci haftasına kadar koşulsuz olarak yasal hale getiren düzenlemenin, kadınların kendi bedenleri üzerinde karar verme hakkı açısından taşıdığı tarihsel öneme dikkat çekildi. Ancak katılımcılar, aradan geçen 50 yıla rağmen, birçok kadının hâlâ bu hizmete erişimde ciddi zorluklarla karşılaştığını vurguladı. Sempozyumda, yasal çerçevenin varlığına rağmen dini temelli toplumsal baskılar, sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler ve kürtaj karşıtı söylemlerin kadınların bu haktan yararlanmasını sınırladığına dikkat çekildi. Katılımcılar, kürtaj hakkının kadınların bağımsızlığı ve bedensel özerkliğinin temel bir parçası olduğunu belirterek, bu hakkın korunması ve güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

‘Bu hakka ulaşımda eşitsiz engeller var’

Sempozyumu ajansımıza değerlendiren Tawhida Ben Cheikh Grubu Başkanı Hadia Belhaj, kadınların cinsel ve üreme haklarına erişimin, bedeni üzerindeki söz hakkıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Tunus’un 1973 yılında, gebeliğin ilk üç ayında isteğe bağlı kürtaja yasal olarak izin veren öncü ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Hadia Belhaj, bu hakkın uygulanmasında ise pek çok kadın için hâlâ ciddi ve eşitsiz engeller bulunduğuna dikkat çekti.

Hadia Belhaj, yasanın 2001 yılında Tunus'ta uygulanmaya başlanan tıbbi kürtaj yöntemlerini dikkate almadığını belirterek, "Özellikle özel gereksinimli ya da savunmasız durumdaki kadınlar söz konusu olduğunda, yasal çerçevede hâlâ belirsizlikler var. İnsan kaynağı eksiklikleri de önemli bir sorun. Bu durum, bazı sağlık çalışanlarının dini inançlara dayalı yaklaşımlar sergilemesine ya da hamileliğin sonlandırılmasını zorlaştırmak için gereksiz testler talep etmesine yol açıyor. Tüm bunlar süreci kadınlar için daha da karmaşık hale getiriyor. Tıbbi kürtaj yöntemi şu anda yalnızca Aile ve Nüfus Dairesi’nde sunuluyor. Oysa bu hizmetin hem kamu hem de özel tüm sağlık merkezlerinde erişilebilir olması gerekiyor. Bu, kadınların sürece daha kolay ve eşit şekilde erişebilmesi açısından büyük önem taşıyor” ifadelerinde bulundu.

‘Veriler gençlerin Tunus’ta kürtajın yasal olduğunu bilmediğini gösteriyor’

Dernek tarafından yürütülen çalışmaların sivil toplumun uzun süredir dile getirdiği sorunlara ışık tuttuğunu belirten Hadia Belhaj, sözlerine şöyle devam etti:

“Ne yazık ki, kürtaj hakkına dair çeşitli engeller hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu engellerin ortadan kalkması için devletin özellikle medya yoluyla ve bilinçlendirme kampanyaları aracılığıyla aktif bir mücadele yürütmesi gerekiyor. Kürtaj toplumda hâlâ tabu olarak görülüyor. Bu durum kadınlarda suçluluk duygusu yaratıyor ve bazıları bu yüzden sağlık hizmetlerinden uzak duruyor. Sırf toplumsal baskı yüzünden kadınlar kendi bedenleriyle ilgili kararları gizli almak zorunda kalıyor. Bu çok ciddi bir sorun. Ayrıca kapsamlı bir cinsel sağlık eğitiminin olmaması, gençleri haklarından mahrum bırakıyor. Dernek olarak elimizdeki veriler, gençlerin önemli bir kısmının kürtajın Tunus’ta yasal olduğunu bilmediğini gösteriyor. 19-29 yaş arası erkeklerin sadece dörtte biri, genç kadınların ise yarısından azı bu haktan haberdar. Bu da bize gösteriyor ki, cinsel sağlıkla ilgili konular ne yazık ki hâlâ okullarda gerektiği gibi ele alınmıyor.”

‘Evli olmayan kadınlar ve reşit olmayanlar için yasal boşluklar bulunuyor’

Hadia Belhaj, kırsal ve kentsel alanlar arasında bilgiye erişimde ciddi eşitsizlikler olduğunu vurgulayarak, sınırlı kaynaklara sahip olanlar, özel gereksinimli bireyler, şiddete maruz kalanlar, HIV pozitif kişiler ve göçmenler gibi savunmasız gençler ve kadınların, bu durum nedeniyle bilgi ve sağlık hizmetlerine ulaşmakta daha fazla zorluk yaşadığını söyledi. Ayrıca, evli olmayan kadınlar ve reşit olmayanlar için yasal boşluklar bulunduğunu ve prosedürlerin karmaşık ve belirsiz olması nedeniyle haklarına erişimin zorlaştığını ifade etti.

Hadia Belhaj, son olarak şu ifadelerde bulundu:

“Dernek olarak, tıbbi kürtajı tanıyan yasanın değiştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca, bu yasanın uygulamasının tüm sağlık kuruluşlarını kapsayacak şekilde genişletilmesi ve savunmasız durumdaki kadınlar için özel randevu sistemlerinin oluşturulması şart. Kürtajın yasal olarak tanınması, hizmetlere erişimi kolaylaştıracaktır. Kürtaj karşıtlarının kadınları ilgili kurumlara yönlendirmesini zorunlu kılmak, sağlık çalışanlarının kadın haklarına saygı göstermeleri için eğitim almalarını sağlamak ve kürtaj işleminin ücretsiz olması da önemli konular arasında yer alıyor. Tüm bunların yanı sıra, farkındalık yaratma ve rehberlik yoluyla toplumdaki tabuları yıkmaya çalışmak da çalışmalarımızın temel taşlarından biri.”

‘Medyada ve aile içinde hâlâ bir ‘utanç’ konusu’

Tawhida Ben Cheikh Grubu Koordinatörü Hajar Nasser ise, kürtaj yasasının kadınların bedeni üzerindeki haklarını savunan bir mevzuat devrimi olduğunu vurguladı. Tunuslu kadınlara, 12 haftaya kadar gebeliklerini baskı altında kalmadan sonlandırma hakkı veren bu yasanın ileri bir düzenleme olarak kabul edildiğini kaydeden Hajar Nasser, ancak gerçekliğin yasalarla örtüşmediğini, kadınların bu haktan yararlanırken pek çok engelle karşılaştığına dikkat çekti. Ayrıca, kürtajın medyada ve aile içinde hâlâ bir ‘utanç’ konusu olarak tabu halinde ele alındığını söyleyen Hajar Nasser, “Gebeliklerini sonlandırmaya karar veren kadınlar suçlanıyor ve bu durum sağlık çalışanlarının bu hizmeti sunmayı veya doğru bilgi vermeyi reddetmelerine zemin hazırlıyor” dedi.

‘Sivil toplum örgütleri çalışmalar yürütmeli’

Hajar Nasser, kadınların engelleri aşarak baskı olmadan, kendi kararlarına dayalı ve güvenli kürtaja kolay erişim sağlaması için farkındalık eksikliğinin giderilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Hajar Nasser, sivil toplumun, kadınların bu hakları, nasıl ve nerede kullanacakları ile yasayı doğru anlayabilmeleri konusunda farkındalıklarını artırmak ve belirli baskı türlerine maruz kalmamaları için çalışmalar yürütmesi gerektiğini söyledi.

‘Her kadın kürtaja erişebilmelidir’

Dernek olarak uzun yıllardır bu yönde çalışmalar yaptıklarını belirten Hajar Nasser, ebelerin kürtaja yönelik tutumlarını iyileştirmek ve kadınların konu hakkında yeterince bilinçlenmesini sağlamak amacıyla eğitimler verdiklerini ifade etti. Hajar Nasser, “Çeşitli eyaletlerde 160’tan fazla sağlık çalışanı, haklara saygı gösterilmesi ve sürecin kolaylaştırılması konusunda bilinçlendirilmek üzere eğitim aldı. Nihayetinde her kadın, durumu ne olursa olsun, ayrımcılığa maruz kalmadan, onurlu bir şekilde ve kendi kararıyla kürtaja erişebilmelidir. Bunun zamanı artık geldi” diyerek sözlerini noktaladı.