Tunuslu gazeteciler: Dayanışma mesleki ve ahlaki bir yükümlülüktür

Suriye'deki gazetecilere yönelik ihlallerin artmasıyla birlikte, Tunus'tan dayanışma mesajı yollayan gazeteciler, dayanışmanın sadece açıklamalardan ibaret olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Dayanışma mesleki ve ahlaki bir yükümlülüktür” dedi.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus – Son yıllarda gazetecilere ve basın özgürlüğüne karşı artan baskılar, toplumun haber alma hakkına ve ifade özgürlüğüne yönelik ciddi tehditler oluşturmaktadır. Artan savaşlarla birlikte hedef alınan gazeteciler; görevleri başında katledildi, tutuklandı, tehditlere maruz bırakıldı. Gazetecilerin can güvenlikleri her ne kadar uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınsa da Gazze ve Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere saldırıların hedefindeki alanlar uygulama da böyle olmadığı, sözleşmelerin iktidarlara bir baskı oluşturmadığı gerçeğini gözler önüne serdi. 

Son olarak da Suriye’de 8 Aralık 2024’te Baas rejiminin devrilmesi sonrası cihatçı Heyet Tahrir El-Şam’ın (HTŞ) kurduğu geçici yönetime bağlı alanlarda ajansımız NUJINNHA muhabirleri ve diğer gazeteciler tehditlerle karşı karşıya kaldı.

Son dönem ifade özgürlüğünün baskı altına alınarak gazetecilerin tutuklandığı ülkelerden biri de Tunus oldu. Dayanışmanın önemine vurgu yapan Tunuslu gazeteciler, bu dayanışmanın sadece mesleki değil, Suriyeli gazetecilerin mücadelesine karşı duydukları sorumluluğunda gereği olduğunu söyledi. 

‘Dayanışma mesleki ve ahlaki bir yükümlülüktür’

Tunuslu Gazeteciler Ulusal Birliği üyesi Rim Saoudi, Suriyeli gazetecilerin, zor bir yaşam gerçeğiyle karşı karşıya kaldıklarını, çift yönlü zorluklarla mücadele ettiklerini belirterek, özellikle dini kalkan olarak kullanan rejimlerin kadınları önce hedef aldığını ve özgürlüklerini kısıtlamayı amaçladığını vurguladı.

Rim Saoudi, sözlerinin devamında şunları söyledi:

“Suriyeli gazetecilere destek olmak bir seçenek değil, mesleki ve ahlaki bir yükümlülüktür. Tunus’ta, karşılaştığımız zorluklara rağmen, meslektaşlarımızın Suriye’de yaşadıkları, her türlü hayal gücünü aşıyor. Onlar sürekli tehdit altında çalışıyorlar ve bizlerin görevi, sesimizi yükselterek onları desteklemek, çünkü basın özgürlüğü bölünemez, bir yerde bir gazeteciye yönelik her ihlal, tüm mesleğe bir saldırıdır.”

Rim Saoudi, Suriyeli gazetecilerin direncini takdir ettiğini ve onların, baskı ve engellemeler karşısındaki mücadelesinin, Arap dünyasında ifade özgürlüğü ve basının bağımsızlığı için savaşan gazetecilere güç olduğunu belirtti.

‘Dayanışma açıklamalardan ibaret olmamalı’

Suriyeli gazetecilerle dayanışmanın önemini vurgulayan Tunuslu Gazeteci Hanan Al-Arid de, bu desteğin yalnızca açıklamalarla değil, aynı zamanda gazetecilik çalışmaları ve araştırma raporları ile de gösterilmesi gerektiğini söyledi. Hanan Al-Arid, “Biz gazetecilerin haber olmalarını istemiyoruz, bizler sadece bu haberleri aktarmalıyız. Görevimiz, kalemlerimizi ve medya platformlarımızı kullanarak, yapılanları ve direniş hikayelerini yazmaktır, böylece acıları gölgede kalmaz” dedi.

Hanan Al-Arid, çatışma bölgelerindeki gazetecilerin çok zorlu koşullarda çalıştıklarını, ancak yine de dürüst gazetecilik yapma kararlılıklarını sürdürdüklerini ifade ederek, “Dayanışma içinde olmak, sadece sloganlardan ibaret olmamalıdır; bu, onların acılarını yazmak ve tüm medya platformlarında onları desteklemekle somutlaşmalıdır” şeklinde konuştu.