‘Tişrîn Barajı savunmasında kadınlar direnişin ve fedakarlığın sembolü oldu’

Tişrîn Barajı direnişini anlatan İbtisam El-Hüseyin ve Rodin İsa, “Kadınlar, işgale karşı direnişleri ve büyük fedakarlıklarıyla iradelerinin hiçbir şey tarafından kıramayacağını ve en zor koşullarda bile direnebileceklerini gösterdi” dedi.

ASMA MUHAMMED

Qamişlo - Bir yıl önce Suriye rejiminin çöküşüyle birlikte ülke yeni bir yıkım sürecine girdi. Zaten yıllarca süren savaşla yıpranmış ülke, güneyden İsrail saldırıları ve kuzeyden Türk işgal girişimleriyle daha da parçalandı. Stratejik önemi nedeniyle Tişrîn Barajı, saldırıların birincil hedefi haline geldi. Buna karşılık, Kuzey ve Doğu Suriye halkı, tüm bölgelerden barajı korumak ve Türk devleti işgali ile çetelerin acımasız saldırılarına karşı ayaklandı. Aylar süren bu çatışmalar sırasında birçok sivil ve gazeteci hayatını kaybetti. Ajansımıza konuşan kadınlar, Tişrîn Barajı direnişine dair tanıklıklarını aktardı.

‘O tarihi direnişi anlatmaya kelimeler yetmez’

Qamişlo’dan İbtisam El-Hüseyin, Tişrîn Barajı direnişinin Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm topluluklarının birliğini ortaya koyduğunu vurguladı. Türk devleti işgal güçlerinin hedef aldığı isimleri anan İbtisam el-Hüseyin, “Şehitler Münice Haydar, Bavê Teyyar, Kefo Osman ve Tişrîn Barajı direnişi topraklarında şehit düşen tüm özgürlük şehitleri anıyoruz. Ne kadar konuşursak konuşalım, kelimeler o tarihi direnişi anlatmaya yetmez. O direniş, azmin en görkemli sayfalarını yazdı. Halkın Tişrîn Barajı direnişi sırasında yaşadıkları hayal gücünün ötesinde ve inanılmazdı. O günler, acının dirençle, korkunun iradeyle ve zaferin sarsılmaz kararlılıkla iç içe geçtiği günlerdi” dedi.

‘Ölümden daha güçlüyüz’ diye haykırdılar

O günlerde halkın birlik içinde hareket ettiğini anlatan İbtisam El-Hüseyin, “Herkes farklıydı, ama aynı hedefi paylaşıyordu. Türk işgalinin amansız saldırılarından barajı korumak için herkes kalkan oldu. Fedakarlık ruhuyla, korku ve ölüm maskesini yırtarak tek sesle ‘Ölümden daha güçlüyüz’ diye haykırdı. Baraja doğru giderken geri dönmeyebileceğimizi biliyorduk, ama şehitlerin kanıyla sulanan toprak için kendimizi feda ettiğimizin bilinciyle ilerledik. Vardığımız anda, gücümüzün her türlü tehdidi aşacak kadar büyük olduğunu hissettik, çünkü oradaki herkes tek ses olmuştu ve birleşmişti” ifadelerinde bulundu.

‘Özgür Basın ön saflarda yer aldı’

İbtisam El-Hüseyin, insanların bu direnişte silinmez bir iz bıraktığını vurgulayarak, özellikle Türk işgalinin bölgeye yönelik özel bir savaş yürüterek söylentiler yaymaya, korku ekmeye ve barajın çöktüğüne dair yanlış iddiaları desteklemeye çalıştığı dönemde medyanın gerçeği ortaya çıkarmada kritik bir rol oynadığını açıkladı. İbtisam El-Hüseyin, “Özgür medya ön saflarda yer aldı, gerçeği aktardı, halkın sesini yükseltti ve iradelerinin kırılamayacağını, gerçeğin tüm dezenformasyon kampanyalarından daha güçlü olduğunu kanıtladı” şeklinde konuştu.

Tişrîn Barajı direnişinde yaşamını yitiren Cihan Bilgin’i anan İbtisam El-Hüseyin, sözlerine şöyle devam etti:

“Şehit Cihan Bilgin’in sözleri, hem kadınlara hem de medya çalışanlarına ilham verdi. Medya, halkın azmini güçlendirmede ve işgalin toplumu bölme, korku yayma girişimlerini boşa çıkarmada hayati bir rol oynadı. Direniş, tüm halk için büyük bir zaferdi ve Suriye Demokratik Güçleri’nin halkla birlikte sergilediği eşsiz savunma ve kararlılık modeli, tarihe geçen bir örnek oluşturdu. Bu dayanışma sayesinde, istikrarı baltalamayı, şüphe ekmeyi ve gerçeği çarpıtmayı amaçlayan özel savaş politikaları etkisiz hale getirildi.

‘Kadınlar destanın kalbinde yer aldı’

Kadınlar ise bu destanın kalbinde yer aldı. Anne, kız kardeş, doktor, gazeteci ve savaşçı olarak direnişin temel direği oldular. Sarsılmaz bir destek sundular ve dünyaya, kadınların en zor koşullarda dahi sorumluluk alarak tüm direnişin taşıyıcı gücü olabileceğini gösterdiler. Anneler, oğullarının yanında en ön saflarda durmayı seçti; topraklarını terk etmeyi reddettiler. Hepimiz, son nefesimize kadar direneceğimize ve işgalin, şehitlerin kanıyla sulanmış bu toprakların bir karışını bile ele geçirmesine izin vermeyeceğimize yemin ettik. ‘Buradayız ve burada kalacağız. Kararlılığımızla, azmimizle topraklarımızı koruyacağız ve bu halka saldırmayı göze alan herkesin karşısında duracağız’ dedik.”

Kadınlara çağrı: Direnişin mirasına sıkıca sarılmalı

İbtisam El-Hüseyin, yeni nesle güçlü bir çağrıda bulunarak, “On beş yıl süren devrim boyunca, yeni neslin barış ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için binlerce şehit verdik. Bugün ister okuyan, ister çalışan, ister başka bir şekilde topluma katkı sunan her genç kadın ve erkek birleşmeli, onurlu bir yaşam için canlarını feda eden şehitlerin mirasına sahip çıkmalıdır. Gençler, gerçek tarihlerine dönmeli, direnişin mirasına sıkıca sarılmalı ve irademizi kırmaya çalışan ama asla başaramayan düşmana karşı tek vücut olmalıdır” sözlerine dikkat çekti.

Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan direnişin kolektif hafızaya kazınacağını ve yeni neslin bunu yeniden canlandırıp gelecek kuşaklara aktarması gerektiğini kaydeden İbtisam El-Hüseyin, “Bu direniş, genç nesil için bir okul gibiydi, fedakarlık ve aidiyetin anlamını öğrenmenin başlangıç noktasıydı. Ne kadar yazarsak yazalım, ne kadar mürekkep kağıda dökülürse dökülsün, o günlerde yaşananları tam olarak kaydedemeyiz. Çünkü toprakların hafızasında kalanlar, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyüktür” diye ekledi.

‘Suriye’nin tek bir el gibi birleşmesini istiyoruz’

Tişrîn Barajı direnişinde verilen bedellerin kendisinin bile bir zafer anlamına geldiğini vurgulayan İbtisam El-Hüseyin, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesi doğrultusunda, tüm toplumsal bileşenleri kapsayan, haklarını güvence altına alan demokratik, merkezi olmayan ve çeşitli bir Suriye inşası her zaman canlı kalacaktır. Biz, Suriye’nin tek bir el gibi birleşmesini, yan yana yaşayan halkların topraklarını ve geleceğini yılmaz bir irade ve ruhla korumasını istiyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

‘Bu topraklar boyun eğmeyecek ve özgür irade kırılamayacak’

Tişrîn Barajı direnişine katılan Rodin İsa da, barajın yalnızca bir su yapısı olmadığını, işgale karşı bir dağ gibi duran direnişin ve halk iradesinin sembolü olduğunu vurguladı. Rodin İsa, “Bu baraj, Kuzey ve Doğu Suriye halkının değerlerinin sınandığı, savaşçıların ve sivillerin, Kürtlerin, Arapların ve Süryanilerin ruhlarının tek bir mesajda birleştiği bir arena haline geldi. Bu topraklar boyun eğmeyecek ve özgür irade kırılamayacak. Tişrîn Barajı direnişi, farklı topluluklar arasında en büyük birlik gösterilerinden birine tanık oldu. Kürt, Arap ve Süryani kardeşler yan yana durdu, etnik bağlar ve farklı geçmişler artık onları bölmüyordu. Hepsi tek bir hedefi paylaşıyor, birlikte bir toprağı savunuyor, ortak bir tarihi yazıyor ve tek bir sesle hayal ettikleri geleceği koruyordu” şeklinde konuştu.

‘Birlik ordulardan daha güçlü’

Tişrîn Barajı direnişinin Türk işgaline net bir mesaj verdiğini vurgulayan Rodin İsa, “Bu toprak zayıf değil ve halkı parçalanmış değil. Her topluluk diğerini destekliyor. Oradaki insanlar, tek bir elin ordulardan daha güçlü olduğunu, birliğin demirden daha güçlü olduğunu ve halk direnişinin sarsılmaz bir duvar haline geldiğini gösterdi. Menice Haydar da, çevresindeki tüm savaşçıları, kadınları ve sivilleri ailesi olarak görüyordu. Etrafındakileri korumak için yorulmadan, tereddüt etmeden çalıştı, teşekkür veya ödül beklemeden elinden geleni yaptı. Hepimiz Menice Haydar’ın ve tüm şehitlerin izinden gitmeye ve direniş miraslarını sürdürmeye söz verdik” diye belirtti.

‘Menice Haydar bize korkuyu cesarete dönüştürmeyi öğretti’

Rodin İsa, Menice Haydar’ı yurtsever ve bilinçli bir kadın olarak tanımlayarak şunları söyledi:

“Önder Abdullah Öcalan'ın ilkeleriyle yetişmişti ve kadınları nasıl güçlendireceğini, morallerini nasıl yükselteceğini, kendilerini nasıl keşfedeceklerini ve güçlerinin toplumun direncinin bir parçası olduğuna nasıl inanacaklarını çok iyi biliyordu. Her zaman yanındaydım, ondan yeni fikirler öğreniyor, birlikte zorluklarla nasıl yüzleşeceğimizi ve kadınların gerçeği değiştirebileceğini, birbirlerini içtenlikle ve sevgiyle destekleyebileceklerini kanıtlamayı öğreniyordum. O, anne, kız kardeş ve arkadaşın birleşimiydi; dürüstlük ve sadakati somutlaştırıyor, cesaret gerektiren her durumda hazır bulunuyordu. Serêkanîyê’de, Efrîn’de ve tüm direniş hareketlerinde her zorlu aşamaya katıldı. Her zaman sevgi ve dostluk ruhuyla çalıştı, çevresindekilere psikolojik ve manevi destek sağladı ve her zayıf kalbe güven ve güç aşıladı. Tüm kadınlara destek veriyordu. Ondan, başarının sabır ve özveri olmadan gelmeyeceğini, kadınlar arasındaki dayanışmanın tüm korku ve hayal kırıklıklarından daha güçlü olduğunu öğrendik. Bugünkü başarımız onun azmi ve kararlılığı sayesindedir. Çünkü o bize korkuyu cesarete, zayıflığı güce ve umutsuzluğu umuda dönüştürmeyi öğretti."

‘Tişrîn Barajı direnişi, kadınların gücünü gösteren somut bir örnektir’

Kuzey ve Doğu Suriyeli kadınlara mesajını ileten Rodin İsa, “Her koşulda birbirinize destek olun. Bugün, bazıları kadınların rolünü önemsizleştirmeye ve güçlerini baltalamaya çalışsa da her kadın, toplumdaki konumunun ve sorumluluğunun farkında olmalıdır. Kadınlar, işgale karşı direnişleri ve büyük fedakarlıklarıyla iradelerinin hiçbir şey tarafından kıramayacağını ve en zor koşullarda bile direnebileceklerini gösterdi. Kadınlar evlerinden çıkmalı, çalışmalı, hayalleri için savaşmalı ve onurlarını savunmalıdır. Beklemeye veya korkmaya yer yok; kendinizi güçlendirin ve iradenizi silahınız yapın. Her engeli direnişle bir fırsata çevirin. Sizler göz ardı edilemeyecek bir güç ve bastırılamayacak bir umutsunuz. Adımlarınız sağlam, eylemleriniz samimi ve azminiz kararlılığınızın simgesi olsun. Tişrîn Barajı direnişi, kadınların gücünü, sadakatini ve fedakarlıklarını gösteren somut bir örnektir. Gerçek direniş sadece sözlerden ibaret değildir; eylemlerle ve kararlılıkla ortaya çıkar. Özgür halkların iradesi kırılamaz ve biz bunu kanıtlamak için burada kalacağız” sözlerine dikkat çekti.