Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon: İnsan haklarını çıkarlar uğruna feda etmeyin

Açıklama yapan Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, Türkiye'yi İmralı’da hukukun üstünlüğünü tesis etmeye, Avrupa ülkelerini ise insan haklarını ekonomik çıkarlar uğruna feda etmemeye çağırdı.

Amed- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve beraberindeki 3 tutukludan 22 ayı aşkın süredir haber alınamıyor. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde derinleştirilen tecrit üzerine 7 farklı ülkeden gelen 36 kişilik, Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyeleri Amed’teki ziyaretlerine ilişkin New Garden Hotel’de basın toplantısı düzenlendi. Aralarında hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerin de bulunduğu heyetin kentte 3 gündür yaptığı ziyaretlere ilişkin düzenlediği toplantıya Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker de katıldı.

'Tecridin siyasi, toplumsal ve hukuki yönleri ele alındı'

Toplantıda ilk olarak konuşan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, heyetin görüşmelerine değinerek, “Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit üzerine yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalınca uluslararası heyet ziyarette bulundu. Heyet, görüşmelerinde neler yaşandıklarını ve nelere tanıklık ettiklerini paylaşacaklar. Tecridin siyasi, toplumsal ve hukuki yönleri ele alındı. Bir an önce Sayın Öcalan’a uygulanan bu tecrit durumunun kaldırılmasını istiyoruz” dedi.

Tutukluluk koşullarına ilişkin görüşme yapıldı

Heyet adına Roma Barosu’ndan avukat Emma Persichetti, açıklamayı yaptı. Emma Persichetti, Türkiye’ye gelen 36 kişilik ekipten, 12’sinin İmralı cezaevindeki tutukluluk koşullarına ilişkin Amed’te çeşitli temaslarda bulunduklarını belirtti. Emma Persichetti, İmralı’da tecrit altında olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş'ın aileleri, Barış Anneleri, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MED-TUHAD FED), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Rosa Kadın Derneği, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve diğer Kürt partilerin temsilcileri ile kadın örgütleriyle görüştüklerini ifade etti.

Emma Persichetti, yaptıkları görüşmelere dair açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“İmralı tutsakların yakınları, 2020 Mart ayından bu yana yakınlarından haber alamadıklarını, onların sağ olup olmadıklarını bile bilmediklerini, onlardan her türlü temastan mahrum kaldıklarını ve onlar hakkında duydukları acıyı ve endişeyi anlattılar. Oğlunu sekiz yıldır görmeyen ve babasının yakın zamanda öldüğünü oğluna bildirmesine izin verilmeyen bir anne ile tanıştık. Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'dan bu yana İmralı Cezaevi'nde tek kişilik hücrede tutuluyor. Avukatlarıyla görüşme hakkı ilk 12 yıl boyunca her hafta bir saatle sınırlandırıldı. Ayrıca bu hakkını kullanması sürekli engellendi. 2011 ve 2019 yılları arasında avukatları tarafından yalnızca beş kez ziyaret edildi.

2019 yılından bu yana  avukatlar ziyarete gidemedi

Tüm ziyaretler 2019 yılında gerçekleşti. 2019 yılından bu yana avukatları kendisini hiç ziyaret edemedi. Çok sayıda ziyaret başvurusu reddedildi veya yanıtsız kaldı. Ayrıca aile üyeleri onu düzenli olarak ziyaret edemiyordu. Abdullah Öcalan, 2014'ten bu yana aile üyeleri tarafından yalnızca beş kez ziyaret edildi. Son yüz yüze görüşme, ağabeyinin Mart 2020'deki ziyaretiydi. 2021'de olan yalnızca bir telefon görüşmesine izin verilen son telefon görüşmesidir. Bize bildirilen İmralı cezaevindeki tutukluluk koşulları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından en son incelendiği zamandan bu yana ciddi bir bozulmaya işaret ediyor. Sosyal temas ve fiziksel aktivite için tanınan sürenin, Mahkeme'nin durumu en son incelediği sırada izin verilen, zaten sınırlı olan sürenin oldukça altında, haftada bir saate düşürüldüğü görülmektedir. Ancak bu bilgiler son olarak 22 aylıktır.

Ülkelere çağrı

Son telefon görüşmesi 25 Mart 2021'de yapıldı, çünkü durumlarıyla ilgili herhangi bir bilgi alınamıyor. Avukatlar olarak, işlerini yaptıkları için suç duyurusunda bulunan meslektaşlarımıza, avukatlara ve insan hakları savunuculara yönelik baskılardan da büyük endişe duyuyoruz. Bize bildirilen ciddi insan hakları ihlalleri iddiaları hakkında etkin ve kapsamlı bir soruşturma çağrısında bulunuyoruz. Türkiye'yi İmralı cezaevinde hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye, Avrupa ülkelerini de insan haklarını savunmaya ve jeopolitik ve ekonomik çıkarlar uğruna insan haklarını feda etmemeye çağırıyoruz.”