TAJÊ Şengal’e ilişkin hazırladığı raporu uluslararası 100 kuruma gönderdi

TAJÊ, 3 Ağustos 2014’te yaşanan fermana dair hazırladığı raporu uluslararası 100 kuruma gönderdi. Raporda katledilen, kaçırılan, esir alınan Êzidîlerle ilgili bilgililer verilirken, 87 toplu mezarın varlığından da bahsedildi.

Haber Merkezi – Tevgera Azadiya Jinên Êzîdî (Êzidi Kadın Özgürlük Hareketi-TAJÊ), 3 Ağustos 2014’te yaşanan fermanın 8’inci yıldönümü vesilesiyle bir rapor yayınladı. Raporda Şengal’e yönelik saldırılar, tehditler ve fermanın sonuçları ele alındı. TAJÊ, raporunu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sorumlusu, Papa Francisco, Avrupa Komisyonu, Kadın Hakları Komitesi, Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, Avrupa Meclisi Başkanı, Avrupa Parlamentosundaki kişilere, İsveç ve Finlandiya başkanlarına, Kadın İttifaklarına, Irak'taki büyükelçiliklerinin de aralarında olduğu 100'den fazla uluslararası kuruluş ve tanınmış kişilere gönderdi.

TAJÊ’nin raporu şu şekilde:

“Êzidî toplumu insanlığın en eski toplumlarından biridir ve güçlü bir yaşam kültürüne sahiptirler. Kültür ve inancıyla birçok doğal toplum izlerini günümüze kadar taşımışlardır. Êzidî adetlerinin çoğunluğu doğadan alınmış ve bu anlamda doğa doğrultusunda şekillenmiştir. Tüm canlılara saygı göstermek Êzidî kültürü ve inancının temel taşıdır. İnsanın insana, insanın doğadaki tüm canlılara yakınlığı, özgür doğadan kopmamıştır. Bu anlamda oluşan kültür binlerce yıllık değerlerin toplamıdır. Êzidî toplumu, günümüze kadar tarım ve hayvancılık yaparak kendi emeğiyle geçinmiştir ve geçiniyor. Bugün hala toplum içinde yaşayan mitolojiden de kadınların yaşamda öncü olduğu görülüyor. Kendi iradesi ile özgün rengiyle kültür ve inancını sürdürmektedir. Êzidî yaşam felsefesi eşitlik ve değerlendirme üzerine kuruludur. Toplum, farklılıkları gözetmeksizin tüm çocuklara sahip çıkıyor ve koruyor. Gelecek ve Êzidîliğin sürdürücüleri olarak görülen çocuklar her şeyden önce Êzidîlik inancının eğitiliyor.

200 bini Federe Kürdistan’da

Êzidî toplumu tarihinde yüzlerce katliam ve ferman yaşanmıştır. Ama en çok 74’üncü fermandan söz ediliyor. Çünkü bu ferman en büyük katliamların yaşandığı bir fermandır ve bu Êzidî toplumunun hafızalarından hiçbir zaman silinmeyecektir. Dünya, Êzidîleri kültür ve inancından çok yaşadığı ferman ve soykırımlarla tanıyor. Êzidî milleti olarak bu gerçeklik bize çok acı veriyor. 74’üncü ferman 2014 yılında DAİŞ çeteleri eli ile yapıldı. Kuşkusuz, bu ferman Êzidî toplumunda pek çok acıya, travmaya ve kayıplara neden olmuştur. On binlerce Êzidî katledildi, kaçırıldı ve esir alındı. Çocuklar zorla DAİŞ çetesi yapıldı. Öte yandan yüz binlerce Şengalli yurttaş yerlerinden göç ettirildi. Bugüne kadar yaklaşık 200 bin kadarı Başûrê Kurdistan kamplarında zor koşullarda yaşıyor.

87 toplu mezar

Êzidîlerin tüm değerlerine saldırılar yapıldı. Êzidî inancı için kutsal olan yerlerde 6 kubbe havaya uçuruldu. Onlarca bina yıkıldı. Binlerce Êzidînin akıbeti hala bilinmiyor. Şengal bölgesinde en az 87 toplu mezar tespit edildi. Cenazelerin kimliklerinin DNA analizi ile tespit edilebilmesi ve insanların şehitlerini meşru bir şekilde gömebilmesi için sadece birkaç tanesi açıldı. Birçok yerde DAİŞ’in yerleştirdiği kalıntılar ve patlayıcılar temizlenmedi. Bu kalıntılar yüzünden çoğu zaman Şengalliler yaşamını yitiriyor.

3 bin 504 kadın kaçırıldı

2014 fermanı hakkında elde edilen kimi rakamlar (Tarih: Temmuz 2022)

Kaçırılan kadınlar: 3 bin 504

Kaçırılan erkekler: 2 bin 869

Hala DAİŞ’in elinde olan kişiler: 2 bin 941

Anne ve babasız kalan çocuklar: 2 bin 166

Göç ettirilen kişiler: 360 bin

Başûr kampında hala kalanlar: 200 bin

Irak’tan çıkanlar: 10 bin

Kayıp kişiler/ bilgi alınamıyor: 220

Toplu mezarlar: 87

Açılan toplu mezarlar: 33

Kurtarılan kadınlar: bin 184

Kurtarılan erkekler: 337

Şengal’e dönen Êzidîler: 150 bin

Süreç yavaş işliyor

DAİŞ’in Êzidî toplumuna karşı işlediği suçlar, uluslararası insan haklarına göre soykırımdır (9 Aralık 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi, madde 2). Uluslararası devletler topluluğunun çeşitli siyasi kurumları tarafından resmen soykırım olarak kabul edildi. Bunların arasında Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi ve Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu ve Fransız Parlamentosu bulunmaktadır. Soykırım Sözleşmesi'nin 3. ve 4. maddelerine rağmen suçluların cezalandırılmasıyla ilgili süreç çok yavaş ilerliyor. Soykırım sorumlularının sadece küçük bir kısmı yargılandı ve cezalandırıldı. Adaletin tecelli etmesi, Êzidîlerin yaşadığı travmayı ve acıyı derinleştirmektedir.

Teslimiyeti kabul etmediler

Tüm katliam ve soykırımlarda en çok kurban olan kadınlardır. Kadınları asimile etme ve katletmeyle toplumun kimlik, kültür ve inancını yok etmeyi amaçlıyorlar. DAİŞ eli ile 3 Ağustos 2014’te gerçekleştirilen ferman bunun bir örneğidir. Kadınlar DAİŞ’in eline düştüğü zaman, birçok kez tecavüze uğradı, esir olarak satıldılar ve zorla çetelerle evlendirildiler. Tabi kadınlar sadece baskı görmüyor aynı zamanda radikal İslam kurallarına göre hareket etmeleri zorunlu kılındı. Çocuklar DAİŞ ideolojisiyle eğitildi. Çetelerin emirlerine karşı çıkan kadınlar cezalandırıldı, kimi zaman katledildi. Öte yandan onlarca Êzidî kadını DAİŞ’in eline düşmemek için kendini öldürdü, teslimiyeti kabul etmedi.

Kadınların yaşadığı zorluklar

74’üncü fermanın ardından yine en çok kurban olan kadın ve çocuklar oldu. Yerlerinden göç etmek zorunda kaldılar. Bu özellikle kadınlar için çok acı verici bir durum. Çünkü kadın yerlerine bağlılığı güçlü olanlardır. Bu yüzden bu durum onlara acılar verdi. Yoksullukla karşı karşıya kaldılar. Kadınların çocuklarına ve ailelerine karşı duyduğu sorumluluk onların en ağır yükü omuzlamasına neden oldu. Yıllardır çadırlarda büyük zorluklar içinde yaşamak zorundalar. Şengal'in yıkılmış ilçe, köy ve kentinde yaşadıkları için birçok sağlık ve toplumsal sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Yaşamın temel gereksinimleri olarak; temiz su, elektrik ve çocuklara bakma ihtiyaçları çok zor elde ediyorlar. Psikolojik sorunları en çok kadınlar yaşamaktadır. Başûrê Kurdistan’daki kamplar başta olmak üzere yabancı ülkelere göç eden Êzidî kadınlar, kültür ve inançlarından uzak her türlü ahlaksızlığa ve eyleme itilmektedirler.

Anlaşma kabul görülmedi

Ağustos 2014'te Şengal siyasi yönetimi, güvenlik güçleriyle birlikte bölgeden çekildi. Bunun ardından düzgün bir yönetim getirme çabalarının hepsi başarısız oldu. Gerçekten çalışabilecek bir kurumdan çok boş bir resmi kabuk yarattılar. Devlet hizmeti ve inşa işleri çok düşük seviyede kalmaktadır. Birçok Êzidî, askeri güçlerin geri çekilmesini bir ihanet olarak görüyor. Bu nedenle devlete olan güvenleri kalmadı. Özellikle de koruma ve güvenlik konusunda devlete olan güvenleri derinden sarsılmıştır. Şengal’in kimin yöneteceği konusunda birçok tartışmanın ardından, Başûrê Kurdistan ve federal hükümeti, 9 Ekim 2020'de Şengal anlaşması imzaladı. Irak için Birleşmiş Milletler Yardım Misyonu arabuluculuğuyla “Şengal Anlaşması” yapıldı. Ancak Şengal halkının büyük bir kısmı bu anlaşmayı kabul etmedi ve direndi. Bu konuda görüşleri alınmadığı için anlaşma, Şengal halkının ihtiyaçlarını karşılamadı.

PKK bahane ediliyor

Şengal, DAİŞ vahşetinden kurtarıldıktan sonra en ciddi güvenlik sorunu Türk devletinin hava saldırıları oldu. Bu saldırılar 2017'den beri yapılıyor (bu konuyla ilgili kronolojisi bu dosyanın sonuna eklenmiştir). Türk hükümeti, PKK üyelerini hedef aldığını söylüyor. Ama gerçekte bu saldırıların kurbanlarının neredeyse tamamı Şengal Êzidîleridir. Hatta çoğu sivildi.

Savaş suçu işliyor

Bu tür olayların iki acı örneği şu şekildedir: 17 Ağustos 2021'de Sikêniyê Hastanesi’ne düzenlenen bombalı saldırıda 8 hasta ve sağlık çalışanı yaşamını yitirdi. Sinûn Halk Meclisi ile yakınındaki kırtasiye dükkanına insansız hava aracıyla düzenlenen saldırılar sonucunda 12 yaşındaki Seleh Nasir ve siyasi aktivist Îbrahîm Derweş Evdî şehit oldu. Bu olaylarla Türk Devleti, Cenevre Uluslararası Hukuk Sözleşmesi'ni ihlal etti (bkz. Cenevre Sözleşmesi IV, Madde 18: Hastanelerin Korunması). Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsüne göre (Madde 8 §2 (b) i, ii, iv) savaş suçları işledi (ancak Roma Statüsü henüz Türk devleti tarafından imzalanmadı).

TAJÊ örgütlendi

Yeni soykırımların önünü almak ve 3 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleşen soykırım yani jenosidin intikamını almak için Êzidî kadınlar tarafından örgütlenmiştir. 2015 yılının başında bir grup kadın aktivist tarafından kadın iradesinin güçlendirilmesi, oluşturulması ve kadınların eğitimi için başlatılmıştır. Ardından kadınların bir araya gelerek örgütlenmeye başladığı oluşum kendisini giderek büyütmüş, genişletmiştir. 2016 yılına gelindiğinde ise Tevgera Azadiya Jinên Êzîdî (TAJÊ) ismiyle örgütlenmiş, kurulmuştur. TAJÊ Önder Apo’nun fikir ve felsefesinden yani Demokratik Konfederalizm ideolojisinin kadın özgürlükçü çizgisinden yürüyor. Cinsiyet eşitliği, halkların birlikte ve demokratik zeminde doğal bir şekilde yaşaması esasına dayanıyor.

Bin 500 kadın kurtarıldı

TAJÊ, çalışmalarını ve çalışma alanının en çok DAİŞ tarafından esir alınan kadınlar üzerine kurmuştur. QSD’nin de desteği ile Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Bakanlığı, Kuzey ve Doğu Suriye Êzidî Evi, Tevna Alîkariya Jinên Êzîdî li Şengalê çalışmaları ile bin 500 Êzidî kadın DAİŞ çetelerinin elinden kurtarılmış, özgürlüklerine kavuşturulmuştur ve ailelerine teslim edilmiştir. TAJÊ aynı zamanda cinsiyetçi ideolojiler ve bakış açıları ile de mücadele eder. Aile içi şiddet, kadına yönelik her türlü şiddet, çalışma yaşamında kadınların karşılaştıkları zorluklardan kimlik, irade kazanımı, kadın iradesinin oluşması, kadınların kendi kendilerine olan güvenlerini sağlamlaştırmak için çalışmalar yürütüyor.

Tüm halklarla iletişim halinde

Kürt, Arap, Süryani, Keldani ve benzeri olmak üzere bölgede yaşayan tüm halklarla iletişim içerisindedir ve örgütlenmeleri için öncülük yapmaktadır. TAJÊ aynı zamanda kadınların günlük yaşama katılımlarını örgütlemek için de çalışmalar yürütüyor, Eğitim Komitesi, Kültür-Sanat Komitesi, Ekonomi Komitesi, Sağlık Komitesi, Diplomasi Komitesi çalışmaları üzerinden pratik faaliyetlerini örgütlüyor.

Bilanço

2017-2021 yılları arasında Türk devletinin Şengal’e gerçekleştirdiği saldırılar:

2017: 24 Mart tarihinde Amûd’da Qaeya Kersê ve Geliyê Kersê saldırı gerçekleşti. Qaeya Kersê’de YBŞ savaşçısı Genco Sîba Şêx Xidir yaşamını yitirdi.

2018: 15 Ağustos tarihinde Geliyê Şîlo mıntıkasında insansız hava arası ile saldırı gerçekleşti. Ezidi halkının öncülerinden ‘Mam’ Zekî Şengalî (Îsmaîl Özden) ve arkadaşı Mahîr Güney yaşamını yitirdi.

2019: Bu yıl içerisinde üç kez saldırı gerçekleşti. 19 Kasım tarihinde insansız hava araçları tarafından Xanêsorê ilçesine saldırı gerçekleşti. Yaralanan YBŞ savaşçısı Ezîz Salih 20 gün sonra yaşamını yitirdi. 13 Kasım tarihinde 3 Kuzey ve Doğu Suriyeli işçi yaşamını yitirdi.

2020: Dört kez saldırı gerçekleşti. 15 Ocak tarihinde gerçekleşen saldırıda YBŞ komutanlarından Nezar Bapîr ve YBŞ üyesi kardeşi Eymen Bapîr ile 2 YBŞ savaşçısı Eli Hisên Xidir, Hemîd Xelil Qasim yaşamını yitirdi. 14 Haziran tarihinde gerçekleşen saldırılarda ise 2 YBŞ savaşçısı yaralandı. 9 Kasım tarihinde gerçekleşen saldırılarda yaralanan YBŞ üyesi ise yaşamını yitirdi.

2021: Bu yıl içerisinde Şengal’e yönelik 7 kez saldırı gerçekleştirilmiştir. Yapılan saldırılarda 11 kişi yaşamını yitirdi. 16 Ağustos tarihinde Şengal merkezde gerçekleşen saldırıda YBŞ Komutanı Seîd Hesen ve YBŞ savaşçısı Îsa Xwedêda yaşamını yitirdi. 17 Ağustos tarihinde insansız hava araçları tarafından Sikêniyê Hastanesi’ne saldırı yapılmıştır. Saldırıda 8 kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler içerisinde 3 kişi sağlık çalışanıdır. 7 Aralık tarihinde insansız hava araçları tarafından yapılan saldırıda Özerk Yönetim Şengal Yürütme Konseyi Eş Başkanı Merwan Bedel 2 çocuğunun da aracında olduğu sırada hedef alınarak katledildi. Merwan Bedel’in iki çocuğu yaralandı. 11 Aralık tarihinde Xanesorê Halk Meclisi binası bombardımana maruz bırakıldı, saldırı sırasında maddi hasar meydana geldi meclis binasının duvarları çöktü.

2022: 21 Ocak tarihinde insansız hava araçları tarafından yapılan saldırıda YBŞ komutanlarından Silêman Şemo Yûsûf ve YBŞ savaşçısı Nacî Hecî Sebro yaşamını yitirdi. 1 ve 2 Şubat tarihleri arasında Şengal’de tam 21 bölge bombardımana maruz bırakıldı. 3 Arap kökenli işçi yaşamını yitirdi, 1 işçi de yaralandı. 15 Haziran tarihinde Sinûne Halk Meclisi binasına ve bir kırtasiye dükkanına gerçekleşen saldırıda 12 yaşındaki Seleh Nasir isimli çocuk katledildi. Îbrahîm Derwêş Evdî isimli Êzidî yurttaş yaralandı. Ayrıca bu saldılar da 7 sivil de yaralandı.”