Süveyda’da kuşatmaya karşı umudu dokuyan kadınlar direnişin sembolü oldu

Süveyda’da temel hizmetlerin çöküşüne rağmen, kadınlar eski kumaşları battaniyeye dönüştürmekten yaralıları tedavi etmeye kadar birçok alanda dayanışma ve cesaretle şehri ayakta tutuyor.

ROCHELLE JUNİOR

Süveyda- Suriye’nin kuşatma altındaki Süveyda kentinde, temel hizmetlerin çöktüğü, açlık ve izolasyonun halkı kıskaca aldığı bir dönemde kadınlar sessiz ama sarsılmaz bir direnişin yükünü omuzladı. Sabır ve kararlılıkla güçlü bir dayanışma ağı oluşturan Süveydalı kadınlar, sünger artıklarından battaniyeler dikiyor, yıpranmış kumaşları yastık ve şiltele dönüştürüyor, yaralıları tedavi ediyor, savaşçılara yiyecek sağlıyor ve birbirlerine destek olmak için bir arada duruyorlar. Küçük evlerinin duvarları arasında başlayan bu emek, başkalarının hayatlarında fark yaratan güçlü bir ses haline geliyor. Kadınların basit ama anlamlı çabaları, izolasyon ve kuşatma altında toplumsal istikrarın kalıntılarını koruyan insani bir kurtarma ağına dönüştü. Dikiş dikmek, hemşirelik yapmak ve gönüllü çalışmalar, bitkin ama insanlığını kaybetmemiş bir şehirde sivil direnişin simgeleri haline geldi.

‘Yoktan bir şeyler yarattık’

Kuşatma sırasında ortaya çıkan küçük bir kadın projesinin öncülerinden Raja Arije, “Biz Süveyda’da, köylerinden yerinden edilmiş kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bir grup kadınız. Yerinden edilmiş kişi sayısı 170 bini aştı ve kış yaklaşıyor. Ailelerin şilte, battaniye ve yastığa ihtiyacı var, ancak bunları satın alacak maddi gücümüz yok. Kuşatma nedeniyle yurt dışından herhangi bir yardım da alamıyoruz. Bu yüzden geri dönüşüme yöneldik; eski sünger ve şilte artıklarını kullanarak ihtiyaç sahibi ailelere dağıttık. Mahalledeki kadınlar bir araya geldi ve her biri elinden gelen katkıyı sundu. Bazılarının dikiş deneyimi vardı, bazıları ise sahip olduğu zamanı ve emeği ortaya koydu. Çok basit aletlerle, hatta elektrik kesintileri yüzünden elle çalıştırmak zorunda kaldığımız dikiş makineleriyle bile üretim yapıyoruz. Her şeyini kaybeden halkımıza sıcaklık sağlamak için yoktan bir şeyler yarattık” şeklinde konuştu.

‘Silahımız iğne ve iplik’

Proje katılımcılarından Enaya Kamal, “Silahımız iğne ve iplik. Küçük bir fikirle başladık; cephedeki oğullarımıza ve kardeşlerimize destek olmak için yola çıktık. Silah taşımıyoruz ama kendi yolumuzla savaşıyoruz. Bu, sabrı ve kararlılığıyla asla teslim olmayan kadınların savaşı” dedi.

Süveyda İyilik Sepeti Yardım Derneği'nin giyim sorumlusu Besma El Hesen, aynı dayanıklılık ruhunu paylaşan farklı bir deneyimi şöyle anlattı:

“Erkekler toprağı savunurken ön saflardaydı; kadınların rolü ise başta sessiz ama çok etkiliydi. Kadınlar, savaşçılar için yemek pişiriyor, çatışmaların şiddeti azaldığında evlerinden çıkıp hastanelere giderek yaralıları karşılamak için temizlik ve hazırlık yapıyorlardı. Ardından sokaklara çıkıp temizlik çalışmalarına katılıyorlardı. Ortam biraz sakinleşince İyilik Sepeti Yardım Derneği çatısı altında örgütlü çalışmalara yöneldik. Giyim bölümünü ben devraldım. Burada bölge halkından bağışlar alıyoruz. Elinde bir şey olan herkes katkıda bulunabiliyor. Gelen kıyafetleri ayırıyor, kullanılabilir olanları ihtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz. Yıpranmış ya da yırtık olanları ise atmıyoruz; onları yatak, yastık ya da battaniyeye dönüştürüyoruz. Hiçbir şeyi israf etmiyoruz; çünkü her kumaş parçası, başka biri için bir sıcaklık anlamına geliyor.”

‘Kadınların sesi cesaret silahına dönüştü’

Saldırılar sırasında köylerdeki kadınların kahramanca rolüne dikkat çeken Besma El Hesen, “Kadınların katkısı yalnızca insani yardım çalışmalarıyla sınırlı kalmadı; tehlike anlarında cesaretle harekete geçmeleri de bu mücadelenin önemli bir parçasıydı. IŞİD köylerden birine girdiğinde, orada sadece altı erkek bulunuyordu. Kadınlar çatılara çıkarak bağırmaya, slogan atmaya ve var güçleriyle tezahürat etmeye başladılar. Bu sesler, saldırganların köyü savaşçılarla dolu sanmasına neden oldu. Korkuya kapılan IŞİD üyeleri geri çekildi. O gün kadınların sesi, saldırganların yüreğine korku salan bir cesaret silahına dönüştü. Bugün biz kadınların ortaya koyduğu çaba da yalnızca bir hayırseverlik değil, aynı zamanda gerçek bir direniş eylemidir. Kuşatmaya karşı yaratıcılıkla, yoksulluğa karşı üretimle, umutsuzluğa karşı dayanışmayla direniyoruz” sözlerine dikkat çekti.

Yaralılara ilk müdahaleyi yaptılar

Kadınların Süveyda’daki katılımı sadece hayırseverlik ve gönüllü çalışmalarla sınırlı kalmadı; doğrudan insani yardımın en zor cephelerinde de yer aldılar. Bombardıman ve silah sesleri arasında bakım ve ilk yardım hizmetleri sağladılar. Gönüllü sağlık görevlisi Mirna Ashti, “Zor zamanlarda herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Yaralılara ilk yardım sağladım, sargı bezlerini değiştirdim, tansiyon ve kan şekeri ölçümlerini yaptım, kronik vakaları takip ettim. Ayrıca, kuşatma ve çatışma ortamında yaralıları evlerinden Ulusal Hastane’ye taşıdık” diye kaydetti.

Sağlık noktası kurdular

Durum biraz sakinleşince, hastane ve sağlık merkezlerindeki yükü azaltmak için küçük bir sağlık noktası kurduklarını aktaran Mirna Ashti, “Burada gönüllü hemşireler ve doktorlar görev yaptı. Yaraları tedavi ettik, kronik hastaları takip ettik, ilaç ve danışmanlık hizmeti sunduk. Kaynaklar çok sınırlıydı, ancak yardım etme kararlılığımız tüm engellerin üstesinden geldi. İnsanları bekledik. İlaçtan çok güvenceye ihtiyaçları vardı. Süveydalı kadınlar, savaş zamanlarında şefkatin silahlar kadar güçlü olduğunu kanıtladı” şeklinde konuştu.