Süveyda'da ‘kendi kaderini tayin hakkı’ kampanyası
Ağır ihlaller ve zorla yerinden edilmelerin yaşandığı Süveyda’da başlantılan kampanya ile halk “Kendi geleceğimizi biz belirlemek istiyoruz” diyerek, “Kendi kaderini tayin hakkı” kampanyasını başlattı.

ROCHELLE JUNİOR
Süveyda – Süveyda’da ağır ihlaller ve zorunlu göç koşullarında başlatılan halk inisiyatifi, kentin “kendi kaderini tayin hakkı” talebini gündeme taşıdı. 16 Eylül’de internet üzerinden imzaya açılan dilekçe, ertesi gün kentin merkezi olan Karama Meydanı ile çeşitli merkezlerde imzalarla da desteklendi. Kampanya, yerel ve uluslararası hukukçuların gözetiminde yürütülüyor.
Daha ilk gününde on bini aşan imza toplanması, Süveyda halkının mesajını netleştirdi: “Devlete güvenimiz kalmadı, kendi geleceğimizi biz belirlemek istiyoruz.”
‘İhlaller, devletin meşruiyetini elinden aldı'
Süveyda Barosu avukatı Hanan Şeref el-Din, kampanyanın hukuki ve siyasi arka planını şöyle açıkladı: "Bugün Süveyda'da, cihatçı geçici yönetimin saldırılarının ardından, kendi kaderini tayin hakkı için bir imza kampanyası başlattık. Bu saldırılar binlerce savunmasız sivilin hayatına mal oldu ve 700'den fazla kadın, çocuk ve yaşlı kaçırıldı. Ayrıca, yakılıp yıkılan 38 köyden 200 binden fazla yurttaş yerinden edildi."
Hanan Şeref el-Din, kentin her yerini ele geçiren bir kuşatma altında yaşadıklarını belirterek hukuki açıdan, kendi kaderini tayin hakkının uluslararası hukukta, halklara istedikleri otorite biçimini ve bunu elde etme yöntemini özgürce belirleme yetkisi veren bir terim olduğunu açıkladı.
‘Kendi kaderini tayin hakkı halkın ortak talebi’
Hanan Şeref el-Din, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Süveyda'da yaşananlar, devletin tüm yurttaşlarını ayrımcılık yapmadan temsil etme meşruiyetini ortadan kaldırdı. Devlet, vatandaşlarına dini ve etnik kökenleri nedeniyle ihlallerde bulundu ve soykırım uyguladı. Burada vatandaşlar artık devlete bağlılıklarını yitirmiş durumda ve bu nedenle meşruiyetlerini yitirmiş durumdalar. Uluslararası hukukun müdahalesi, onlar için onurlu ve güvenli bir yaşam sağlamak için gerekli hale geliyor. Süveyda'da yaşanan soykırım, uzlaşma veya geçiş noktalarının açılmasıyla telafi edilemez. Kendi kaderini tayin hakkı, tüm Süveyda halkının ortak talebidir."
'Kendim ve her kız çocuğu için imzaladım'
Gayda El-Sahnavi, kampanyayı imzalayan kadınlardan biri. Gayda El-Sahnavi, "Bugün, kendi kaderini tayin dilekçesini imzalamaya geldim. Çünkü bize, çocuklarımıza, kadınlarımıza ve gençlerimize yönelik katliamların ardından kaderimizi belirlemek bizim hakkımız. Süveyda'ya giren ve katliamlar gerçekleştiren bu adaletsiz otoriteye boyun eğmiyoruz. Kaderimizi belirlemek ve bize neyin uygun olduğuna karar vermek bizim hakkımız. Her türlü adaletsizliğe maruz kalıyoruz: kaçırılma, esaret, tecavüz ve kadınlara yönelik şiddet. Bugün kendim ve her kız çocuğu için geldim ve hala evde olan her kız çocuğundan kaderini belirlemek, kendini, güvenliğini ve ailesinin güvenliğini korumak ve huzur içinde hayatına devam etmek için gelip imzalamasını rica ediyorum" şeklinde konuştu.
‘Kadınlar tek yürek'
Kampanyada kadınların rolüyle ilgili olarak aktivist Reem Radwan, "Bugün burada Süveyda'nın kaderini gerçekleştirmek ve bağımsızlık talep etmek için bulunuyoruz. Kadınlar olarak toplumu desteklemeli, el ele, tek yürek ve tek ruhla durmalı, böylece Süveyda'ya layık ve gençlerin haklarını koruyan daha iyi bir yere ulaşabiliriz" dedi. Reem Radwan, kaçırılan kadınların hakları için de çağrıda bulunarak "Onların kaderini bilmeli ve çocuklar için daha iyi bir gelecek garantilemeliyiz. Süveyda öğrencilerinin her zaman beklediği gibi, onların da güzel ve seçkin bir geleceğe sahip olmalarını istiyoruz" diye ifade etti.
‘Herkes kendi kaderini tayin etme konusunda istekli’
Emekli öğretmen Iqbal Faraj, halkın katılımını överek, "Kampanyaya katılım harika. Herkes kendi kaderini tayin etme konusunda istekli. Biz Süveyda halkı olarak, ölüm, kıyım, yerinden edilme, işkence ve aşağılanma yaşadık. Kaderimizi kendi ellerimizle belirlemek ve Süveyda'da meydana gelen ihlaller hakkında dünya çapındaki ilgili makamlara yazıp başvurmak bizim doğal hakkımız" şeklinde konuştu.
Walgha kasabasından Buthaina Junaid ise duygularını şu sözlerle dile getirdi: "HTŞ'nin girişi nedeniyle evlerimiz yakıldı ve yerlerimizden edildik. En azından evlerimize dönüp güven içinde yaşayabilmek için bağımsızlık talep etme hakkımız var. Bağımsızlık için imza atma konusunda güçlü bir talep var ve bölge sakinleri iradelerini ifade etme fırsatına sahip olmaktan mutluluk duyuyor."
'Kadınların saçını utanç verici bulan bir yönetimle yaşayamayız’
Karama Meydanı'ndan Mühendis Hanin Khalifa da "Bu noktaya, Colani hükümeti ve destekçileri tarafından Süveyda halkına karşı işlenen katliam nedeniyle geldik. Uluslararası alanda hesap vermelerini talep ediyor ve yaşanan katliam ve ihlalleri araştırmak için uluslararası bir soruşturma komitesi kurulmasını talep ediyoruz" dedi. Hanin Khalifa konuşmasına şöyle devam etti: "Sorunumuz artık sadece merkezi bir hükümetle yaşanan bir anlaşmazlık değil, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan mezhepsel bir halk ile Suriye içindeki diğer halklar arasında varoluşsal bir mesele haline geldi. Kadınların saçını utanç verici bulan bir toplumla yaşayamayız. Kadınlar, hakları ve görevleri olan bağımsız varlıklardır. Çocuklarımızın haklarını ve geleceklerini güvence altına alabilmemiz için tüm ülkeleri bağımsızlığımıza ulaşmamıza yardımcı olmaya çağırıyoruz."