Suriye’de yasaklar cinsiyet ve sınıfa göre değişiyor: Kadınlara tesettür dayatması

Cihatçı HTŞ’nin geçici yönetimi kadınlara yeni yasaklar getirmeye devam ediyor. Tesettür giymeye zorlanan kadınlar tepkilerini dile getirirken, bu uygulamanın alt gelirli halkın yaşadığı yerlerde uygulandığına dikkat çekiliyor.

ROCHELLE JUNİOR

Süveyda- Suriye’de, cihatçı Heyet Tahrir El-Şam’ın geçici yönetimine bağlı Turizm Bakanlığı tarafından alınan kadınların giyim özgürlüğünü kısıtlamaya dönük karar tepki topladı.

Kadınların ne giyeceğine dair getirilen bu karar, “Tesettür” gerekçesi ile özellikle dar gelirli yurttaşların yaşadığı bölgelerde dayatılıyor. Daha yüksek gelirli yurttaşların yaşadığı yerlerde ve turist yoğunluğunun olduğu bölgelerde ise daha esnek bir yaklaşım söz konusu.

Suriye’nin güney kenti Süveyda’dan kadın hakları savunucuları karara tepki göstererek, söz konusu kararın kadınların bedenleri üzerindeki haklarını yok saydığını, toplumsal eşitlik ve özgürlük taleplerine aykırı olduğunu dile getirdi.

‘HTŞ yasaları çifte standartlı’

Kadın hakları savunucularından Manar Reşidi, esas konunun giyim değil “zorba yasaklar” olduğunu belirterek, “Bugün tartışılan konu kadınların ne giymesi gerektiği değil; zorlamanın dili ve dayatmasıdır. Yetkililer, kadınların görüşünü almadan böyle bir kararı dayatamazlar” dedi. Kararın, zenginlere ve turistlere özgürlük tanırken, yoksullara katı kurallar getirmesini “Yasaların çifte standardı” olarak nitelendiren Manar Reşidi, “Toplumun farklı kesimlerine farklı muamele yapılmasına karşıyız” diye konuştu.

‘Erkeklere saldırılıyorsa, kadınların durumu nasıl olur?’

Kadınların birçok sorumluluğu tek başına üstlendiğine dikkat çeken Manar Reşidi, “Artık kadınlar olarak, sadece başka illere gitmekten bile korkar hale geldik. Erkeklere saldırılıyorsa, kadınların durumu nasıl olur?” diye sordu.  Manar Reşidi, “Halkın yıllar önce başlattığı devrim, sadece baskıcı rejime değil, insanları mezhep ve dini kimliklerine göre bölen aşırı fikirlere karşıydı. Biz aşırılığı aşmak, onur ve eşitlik içinde yaşamak için çıktık bu yola. Pozitif bir değişim bekliyorduk ama geriye doğru adımlar attık” ifadelerini kullandı.

‘Kadınlar toplumsal yaşamda sadece takipçi değil karar sahibi olmalı’

Kadın hakları savunucusu Nawal Ata ise, kadınların görünüşleri, günlük hareketleri hem de düşünceleri üzerinde artan baskıya değinerek, “Sorun kadınların sürekli kısıtlanması ve sınırlandırılmasıdır” dedi. Nawal Ata, toplumların geleneklerine saygı gösterilmesi gerektiğini ancak bunun başka halklara zorla dayatılamayacağını vurguladı. Kadınların toplumsal yaşamda sadece “takipçi” değil, “karar sahibi” olmaları gerektiğini söyledi.

Nawal Ata, Turizm Bakanı’nın kararının kadınlara erkeklerden daha fazla kısıtlama getirdiğini ve bunun dolaylı bir ayrımcılık olduğunu belirterek, “Kadınlar ne giyeceklerine kendileri karar vermeli, eleştirilmemeli ve dışlanmamalıdır” diye ifade etti.

‘Adalet zengin sınıfının çıkarları gözetilerek şekilleniyor’

Yasakların uygulanışındaki sınıfsal ayrılığın altını çizen kadın hakları savunucusu Samra Said de “Adalet talebiyle sokaklara çıktık ama bugün gördüğümüz adalet, zengin ve nüfuzlu sınıfın çıkarlarına göre şekillenmiş durumda. Fakirler ise sessiz kalmaya zorlanıyor” şeklinde konuştu. Samra Said, bu uygulamaların sadece kıyafet özgürlüğünü değil, insan onurunu ve temel seçim haklarını da kısıtladığını söyledi ve “Kadınlardan hep sessiz kalmaları bekleniyor. Açıkça çok geriye gittik. Bu talep ettiğimiz adalet değil, zayıf kesimleri dışlayan, sınıfsal ve erkek egemen kültürü pekiştiren bozuk bir versiyon” diye ekledi.