Suriye’de kadınlar şiddetin gölgesinde yaşıyor

Halep’in Şêxmeqsûd mahallesinde görece güvenli bir yaşam süren kadınlar, cihatçı Heyet Tahrir el-Şam kontrolündeki bölgelere adım attıkları anda kaçırılma ve öldürülme tehdidiyle yüz yüze geliyor.

SERİN MUHAMMED

Halep- Suriye’nin parçalı yapısı içinde kadınların yaşam koşulları bölgeden bölgeye dramatik biçimde değişiyor. Halep’in Şêxmeqsûd mahallesinde kadınlar, görece daha güvenli bir özgürlük alanında yaşamlarını sürdürürken, cihatçı Heyet Tahrir el-Şam’ın kontrol ettiği bölgelere adım attıkları anda her türlü şiddet, kaçırılma ve hatta katledilme tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.

Baas rejimi döneminden bu yana normalleştirilen kadına yönelik şiddet, son yıllarda dini söylemlerle daha da meşrulaştırılırken, Suriyeli kadınlar hem geçmişten miras kalan hem de savaşla derinleşen bu şiddet döngüsüne karşı direnmeye devam ediyor. Şêxmeqsûd mahallesinde konuştuğumuz kadınlar, karşı karşıya kaldıkları şiddete karşı mücadelenin önemini ve adalet ile eşitlik temelinde bir yaşamın nasıl kurulabileceğini anlattı.

Şiddet ortadan kaldırılabilir

Şêxmeqsûdlu Halide Abdo, kadına yönelik şiddetle mücadele için bir günün yeterli olmadığını, çünkü kadınların hem psikolojik hem fiziksel hem de toplumsal olmak üzere her gün çeşitli biçimlerde şiddete maruz kaldığını söyledi. Kadınların tüm alanlarda yer almak için mücadele ettiğini dile getiren Halide Abdo, irade ve kararlılıklarıyla şiddetin sona erdirilmesi için çabaladığını vurguladı. Halide Abdo, son dönemde Suriyeli kadınların maruz kaldığı şiddetin katlanarak arttığını; özellikle işgal güçlerinin paralı askerleri ve Heyet Tahrir el-Şam tarafından kaçırma, katledilme, tecavüz ve göçe zorlama vakalarının yaşandığını belirtirken bunun örneklerini Suriye kıyılarında ve güneydeki Süveyda kentinde gördüklerini anlattı.

Tüm toplumların kadınlarının rollerini ve güçlerini her düzeyde görmesi gerektiğini söyleyen Halide Abdo, Suriye geçici yönetimi tarafından çıkarılan ve kadınları baskılayan yasaların karşısında tek ses olunmasını isteyerek “Yeni Suriye’de kadının etkili bir rolünün olmamasını kabul etmeyeceğiz” dedi.

‘Kadınlar sınırlı roller üstlenebildi’

Şêxmeqsûdlu İman Alû de Suriye’de son bir yılda yaşananların, son 15 yıldır kadınlara uygulanan şiddet zincirinin bir halkası olduğunu ve kadınların kültürel, toplumsal ve ekonomik alanlarda çok sınırlı roller üstlenebildiğini dile getirdi. Baas rejiminin devrilmesinin ardından, Süveyda ve Suriye kıyılarındaki kadınların köleleştirilme ve tecavüze uğrama vakalarının arttığına dikkat çeken İman Alû, kadınların yalnızca rollerinden dışlanmakla kalmayıp hayatın her alanında kurban haline getirildiğini ifade etti. Kadınların her alanda desteklenmesini isteyen İman Alû, “Suriyeli kadın güçlüdür; karar alabilir, güçlü bir yönetici olabilir” dedi.

‘Bir toplumun başarısı kadının başarısına bağlıdır’

İman Alû, geçici yönetimin kontrolü olan bölgelerde yaşanan sorunlara dikkat çekerek “Eşrefiye ve Şêxmeqsûd’dan kadınlar bu bölgelere çıktığında kaçırılma ve hatta öldürülme riskiyle karşılaşıyor. Üniversiteye giden kızlarımız, sabah işe giden kadınlar var. Güvenliğe açız. Bir anne, kızını okula bırakırken kaçırılacağından korkuyor” diye konuştu. İman Alû, kadınların sesinin dünyanın her yerine ulaşması gerektiğini vurgulayarak “Suriyeliler bugün aynı gemide; gemi batarsa herkes batar, kadın–erkek ayrımı yok. Kadınların dokunduğu her yerde yarattıkları farkı erkekler yaratamaz. Bir toplumun başarısı esasen kadının başarısına bağlıdır” dedi.

‘Şiddet köklü bir sorun’

Zelûx Reşid ise şiddetin köklü bir sorun olduğunu anlatarak “Şiddet derinlere işlemiş bir meseledir; detaylarına inmeden çözülemez. Mücadele ve direniş, yılları gerektirir” şeklinde konuştu. Zelûx Reşid, şiddetin sadece fiziksel değil; aile içi, toplumsal, sağlık alanında ihmalden kaynaklanan ve siyasal alanda kadını karar mekanizmalarından dışlayan şiddet biçimleri olduğunu ifade etti.

Ailenin her şeyin başladığı en küçük birim olduğunu belirten Zelûx Reşid, eşitlik ve demokrasi temelinde yetiştirilen çocukların demokratik bir nesil oluşturacağını söyleyerek eğitim sürecinde müfredatın demokratik ve komünal değerlerle yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.

Hukuksal açıdan ise kadınların rolünü kısıtlayan adaletsiz yasaların değiştirilmesi için ortak çaba gerektiğini belirtiyor: “Kadınların iradesi olduğu sürece hedefimize ulaşabiliriz.”

Son olarak Zelûx Reşid, toplumların gelişmişlik ölçütünün kadınların özgürlüğüne bağlı olduğunu vurguluyor: “Kadın özgür değilse, şiddetten korunmuyorsa, demokratik bir toplum da olamaz; ilerlemiş, özgür toplum da.”