Sünnet edilen Mısırlı kadınlar: “ Sonsuz acılarla yaşıyoruz”
Mısır’da yaptırım ve kampanyalara rağmen kadın sünneti hala çok yaygın. Bir genelek olarak sürdürülen kadın sünneti, kadınların bedeninde yaratmış olduğu sonsuz acılarla birlikte psikolojik travmalara da yol açıyor. Aileleri tarafından kandırılarak ya da zorlanarak sünnet edilen kadınlar ajansımıza hikayelerini anlattılar.
NERMİN TARIK
Mısır- 20 Ocak'ta Mısır Kabinesi, 1937 yılında onaylanan 58 Sayılı Ceza Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasını ve sünnet suçu işleyenlerin cezalarının artırılmasını onayladı. Kadın sünnetini suç sayan yasa kanunun 242’inci maddesi, kadınların genital bölgesine zarar veren kişilerin 5 ile 7 yıl arasında hapis ile cezalandırılmasını öngörüyor. Ancak sünnet edilen kişinin ölümüne yol açan bir sonuç ile karşılaşılırsa bu ceza 10 yıla kadar çıkabiliyor.
Mısır’ın doğusundaki köy ve ilçelerde, kasabalarda kadın sünneti hala yaygın bir şekilde devam ediyor. Sünnet suçunun Mısır'ın köy ve ilçelerinde yaygınlaşmasıyla beraber Mısır Ulusal Kadın Konseyi sünnetin zararlarını ve tehlikelerini anlatmak ve halkı bu temelde bilinçlendirmek için kampanyalara başladı.
Mısır’da yasalara rağmen hala devam eden ve ölümlerle sonuçlanan kadın sünnetinin kadın sağlığı ve psikolojisi üzerindeki etkilerini İskenderiye Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Fakültesi'nden Dr. Nermin Muhammad Hafila ve Psikolog Dr. Michael Maher ajansımıza değerlendirirken, sünnet mağduru olan kadınların hikayelerine de bu haberimizde yer vereceğiz.
“Hep acı çektim”
Bedeninde açılan yaranın psikolojik travmalarıyla birlikte farklı sağlık sorunları da yaşayan 34 yaşındaki Amani İsmail, hatırladıkça acısını hissettiği sünnet edildiği günü anlattı. Amani “Dördüncü sınıfın son sınavlarını verdiğim gün eve döndüğümde evimizde bir doktorun olduğunu gördüm. O zaman saçlarım çok dökülüyordu ve ailem bana saçlarını güçlendirmek için vitamin iğnesi yapmaya geldi dediler. Yatağa uzanmamı söylediler, vitamin iğnesi sandığım şeyin anestezi olduğundan habersiz uzandım yatağa. Kendime geldiğimde artık operasyon tamamlanmıştı ve bedenimde dinmeyen bir acı vardı. Yaz tatili boyunca hep kanamam oldu, acı çektim. Aileme bunu bana neden yaptız diye sorduğumda ‘evlenebilmen için şart’ dediler. Bu olaydan sonra hayatım boyunca doktorlardan nefret ettim. Her gördüğüm doktor bana o anı hatırlattı, o sonsuz acıyı...”
“Babama olan güvenimi kaybettim”
31 yaşındaki Kahireli Fatima Mohsen de bir jinekolog olan babası tarafından sünnet ediliyor. Fatima sünnet edildikten sonra babasına olan güvenini kaybettiğini söylüyor ve hikayesini şu sözlerle sürdürüyor: “Babama olan güvenimi kaybettim. Pediatri Uzmanı olan annem çok sonra bana yapılanın bir suç olduğunu itiraf etti. Hala annemin bana verdiği tavsiyelere şüphe ile bakıyorum, babam ise hala bir işkenci gibi gözümde. Sünnetin verdiği acılarla yaşıyorum, her anım bir işkence gibi.”
“Ölümden döndüm”
Sünnet sonrası şiddetli kanama geçiren ve ölümden döndüğünü söyleyen 32 yaşındaki Dalia Maher’in hikayesi de çok farklı değil. Mısır’da sağlık personellerinin gerçekleştirdiği ve suç kapsamına giren kadın sünneti sonraki yıllar anayasada suç kapsamına alınsa da, sünnet edilen kadınlar kendisine yapılanları unutmuyor ve suçluları affedemiyor. Dalia büyük bir direniş gösteriyor, isyan ediyor, kendisine yapılanlar karşısında ama babası ve teyzesi kendisine yapılanın bir gelenek olduğu yönünde onu ikna etmeye çalışıyor. Dalia Maher, “Şiddetli kanamadan sonra saçlarım aşırı dökülmeye başladı, anemi hastası oldum. Kendisini bilge biri olarak tanıtan ve herkesin de öyle bildiği bir erkek sağlık personeli tarafından sünnet edildim. Bu duruma isyan ettim, ama başta babam olmak üzere tüm akrabalarım ‘yaptıklarınla bizi utandırıyorsun’ diyerek susturmaya çalıştılar beni.” sözleriyle yaşadıklarını özetliyor.
“Doğup büyüdüğüm yerde kız çocuklarından nefret edilir”
Hana Suphi 30 yaşında. Doğup büyüdüğü köyde bir kız çocuğu sünnet edilirken yaşamını yitiriyor. Mısır’ın yukarı kesimlerinde kız çocuklarından nefret edildiğini söyleyen Hana, kadınları sonsuz bir acıya mahkum eden geleneklere isyan ediyor. Hana Suphi, “ Sünnet kelimesini her ağzıma aldığımda bir suçlu muamelesi gördüm. Doğup büyüdüğüm yukarı Mısır bölgesinde kız çocuklarından nefret ediliyor. Ben bu gerçeği hafızamda tutarak büyüdüm.”diyor.
“Sünnet esnasında yaşanan komplikasyonlar ölüme kadar götürebilir”
İskenderiye Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Fakültesi'nden Dr. Nermin Muhammad Hafila sünnetin tehlikeleri ve kadın sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Nermin Muhammad Hafila, “Sünnet sırasında ve sonrasında çok şiddetli ağrılar olur. Sünnet olan kadınların hepsi evliliklerini sürdürmekte zorlanıyorlar. Vajinismus rahatsızlığının en temel nedenlerinden biri sünnettir. Tüm bilinçlendirme kampanyalarına rağmen vakalar çok fazla. Günlük olarak anneler kızlarını sünnet ettirmek için kliniğime geliyorlar. Ancak ben kabul etmeyip onları geri gönderiyorum. Sünnet esnasında ve sonrasında yaşanan şiddetli kanama sünnetin bir komplikasyonudur ve ölüme kadar götürebilir. Sünnet edilen kadınlar idrara çıkarken de acı çekerler.”
“Psikolojik travmalara yol açıyor”
Sünnetin kız çocuklarında psikolojik travmalara yol açtığını belirten Dr. Michael Maher, “ Psikolojik travmalara neden oluyor. Kız çocukları kendilerinden nefret etmeye başlıyor. Kendilerine zarar verebiliyorlar.” dedi.
Dr. Michael Maher son olarak kadın sünneti ile mücadele yol ve yöntemlerinde bilinç düzeyini yükseltmek kadar bu gelenek haline gelen ve kadınlara sadece acı veren kadın sünneti ile de mücadele etmek gerektiğine inanıyor. Maher, “Anneler çocuktan sünnet oldukları için kız çocuklarına da aynısını yaptırıyorlar. Bunun bir gelenek olduğunu düşünüyorlar. Ancak buna karşı çıkan anneler olunca da toplum tarafından suçlanıyor, reddediliyor.” diye konuştu.