Sudanlı kadınlar çatışmaların ortasında hayatta kalma mücadelesi veriyor
Sudanlı kadınlar, bir yıldan fazladır devam eden savaşta karşılaştıkları ağır ihlallere rağmen kendileri ve aileleri için hayatta kalma yollarını aramaya devam ediyor. Kadınlar birbirlerine destek vererek umut kaynağı oluyor.
MAYSA AL QADİ
Sudan- Sudan’da ordu ve Hızlı Destek Güçleri arasında başlayan çatışmalar dünyanın en büyük insani krizlerinden birinin yaşanmasına neden oldu. Milyonlarca insan yerinden edilirken, kadınlar ve çocuklar bu savaşta en fazla zarar gören kesim.
Ülkede yaklaşık bir buçuk yılı aşkındır çatışmalar devam ediyor. Kadınlar her gün ağır bedeller ödeseler de dirençlerini kaybetmedi ve hayatta kalmak için yollar aradı. Bu süreçte, kadınların hayatta kalma mücadelesi savaşın etkisi altındaki tüm kadınları ve mültecileri de kapsadı.
Kadın dayanışmasının örnekleri
Gazeteci Tâye Bedreddin, Sudanlı kadınların karşılaştıkları zorluklara karşı gösterdikleri çalışmaları ve azmi “direniş” olarak nitelendirdi. Tâye Bedreddin, Sudanlı kadınların, savaşın ve krizlerin ortasında her türlü zorluğa rağmen bir araya gelip birbirlerine destek olmalarını, büyük bir dayanışma örneği olarak değerlendirerek, “Yirmili yaşlarında kızlarla tanıştım, bu genç kadınlar, ailelerini geçindirebilmek için çaba harcıyorlardı. Sudanlı kadınlar sadece kendi ailelerine yardım etmekle kalmıyor, aynı zamanda savaş ve göç nedeniyle zor durumda kalan diğer ailelere de yardım ediyorlar. Bu, kadınların doğasında olan ve onları birbirlerine bağlayan doğal bir dayanışma” dedi.
Tâye Bedreddin, Sudanlı kadınların direnişinin savaşın patlak vermesinin ardından arttığını belirtti. Kadınların bu direnişinin sadece savaşla başlamadığına, erkek egemen zihniyete karşı çok daha eski bir mücadeleye dayandığına dikkat çeken Tâye Bedreddin, “Sudanlı kadınların direnişi, otuz yıl süren kadın düşmanı bir rejimle ilgili eski bir geçmişe dayanıyor. Bu rejim, kadınların özgürlüğünü, gelişimini ve eğitimini engelleyen bir yapıydı. Savaşla birlikte bu direniş daha geniş bir alana yayıldı, ancak esasen kadınların erkek egemenliğine karşı verdikleri mücadele zaten var olan bir durumdu. Bu savaş da erkek egemen zihniyetin bir yansımasıdır” diye belirtti.
‘Tecavüz savaşta çok yaygın bir silah haline geldi’
“Kadınların yaşadığı acılar devam etse de kadınlar geleceğe umutla bakmayı başardılar” diyen Tâye Bedreddin, kadınların kendi acılarını bir kenara bırakıp geleceğe odaklandıklarını ve bu savaşın sonrasında neler olacağına dair sorular sorduklarını dile getirdi. Tâye Bedreddin, devamında şunları söyledi: “Göçmen kamplarında yerinden edilen kadınlar, çok sayıda temel ihtiyaçtan yoksun kaldılar, pek çok hak ihlali gerçekleşti. Özellikle tecavüz, savaşta çok yaygın bir silah haline geldi ve bu resmi rakamlardan daha büyük bir boyutta. Çünkü aileler genellikle tecavüz gibi suçları yetkililere bildirmezler.”
Tâye Bedreddin, kadınların savaş koşullarında, özellikle cinsel saldırıya uğramaktan büyük bir korku duyduklarına vurgu yaparak, “Ailemle birlikte bu durumu yaşadım ve en büyük korkumuz, kızlarımızın cinsel saldırıya uğramasıydı. Çünkü savaş, en çok bu tür saldırılara başvurulan bir ortam haline geldi. Bu, özellikle Sudan'daki Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından yapılan bir eylemdi” şeklinde konuştu.
Sudanlı kadınların yaşadığı bu travmalardan sonra, daha güçlü bir şekilde geri döneceklerine inandığını ifade eden Tâye Bedreddin, “Sudanlı kadınlar, yaşadıkları bu göç deneyiminden sonra daha olgunlaştılar ve bu durum onları daha güçlü hale getirdi. Bu kadınlar, sistematik bir şekilde engellenmedikleri takdirde, tarih yazacak ve ülkelerini yeniden inşa etmek için mücadele edecekler” dedi.
‘Kadınlar savaşın en etkilenen kesimidir’
Feminist Aktivist Ahd Muhammed, savaş nedeniyle Sudanlı kadınların sosyal ortamlarından, köylerinden ve şehirlerinden sürülerek yerinden edildiklerini ve buna bağlı olarak ciddi güvenlik sorunları yaşadıklarını ifade etti. Ahd Muhammed, “Bu yerinden edilme, kadınları güvenlik ve hak ihlalleri açısından çok kırılgan bir duruma soktu. Bir mülteci olarak Etiyopya'ya sığınan bir kadına, kaldığı evdeki aile üyeleri tarafından cinsel saldırı yapıldı” diyerek, savaş ve göç nedeniyle kadınların sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlandıklarını, ayrıca yoksulluk nedeniyle erken yaşta evliliklerin arttığını da dile getirdi. Ahd Muhammed ailelerin kızlarını henüz 18 yaşına girmemişken evlendirdiklerinin altını çizerek, “Çünkü bu, onlara maddi yardım sağlayarak hayatta kalmalarına yardımcı oluyor. Kadınlar, savaşın en fazla etkilenen kesimidir” dedi.
Ahd Muhammed, kadınların birbirlerine yardım etmek için dünya çapında harekete geçtiklerini belirterek, “Savaş ve yerinden edilme sürecinde, kadınlar birbirlerine yardım etmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için birçok girişim başlattılar. Kadınlar, birbirlerine yardımlarını organize etmek için birçok proje başlattılar. Örneğin, ‘Bir Milyon Kadın Pedi’ gibi projeler, yine şiddete maruz kalan kadınların güvenli bir şekilde yardım alması sağlandı. Ayrıca hak ihlalleri ve mağduriyetlerin kayda geçirilmesi için ağlar kurdular ve bu süreçte birbirlerine destek oldular” şeklinde konuştu.
Kadınlar hayatlarını yeniden inşa ediyor
Kadınların yaşadıkları zorluklara rağmen, büyük bir sorumluluk taşıdıklarını ve hayatlarını yeniden inşa etmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen Ahd Muhammed, şunları söyledi: “Kadınlar, savaş bölgesindeki ailelerini kurtarmak için çaba harcadılar. Her yerde kadınlar farklı işlerde çalışarak ailelerini geçindirmeye çalıştılar ve zor durumdaki insanlara yiyecek ve yardım sağlamak için ellerinden geleni yaptılar.”
‘Kadınlara psikolojik destek sağlamak en büyük sorumluluğumuz’
Feminist Aktivist Sehad Muhammed Haşim ise, savaşın üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra kadınların üzerindeki ekonomik ve sosyal yüklerin katlanarak arttığını kaydederek şöyle konuştu: “Kadınların karşılaştığı hak ihlalleri, hepimizin daha fazla dayanışma göstermemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Kadınların durumunu görünür kılmak ve bu ihlalleri belgelemek, onlara sosyal ve psikolojik destek sağlamak en önemli sorumluluğumuzdur.”
Haklar ve güvenliğin iyileştirilmesi
Sümeyye Musa Adem, kadınların haklarının ve güvenliklerinin, savaş sonrası dönemde iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kadınların gelecekteki siyasi süreçte daha fazla yer alabilmesi için onların haklarını iyileştirmeli ve güvenliklerini sağlamalıyız. Kadınlar şu anda her alanda çalışıyorlar ve birbirlerine yardım etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu yüzden, kadınların durumu üzerine daha fazla çaba harcamalıyız” dedi.