Sudan’da 500 bin tarihi eser yağmalandı

Sudan'da devan eden çatışmalar müzelerin de yağmalanmasına neden oldu. İnsanlık tarihi için önemli bulunan parçalar kamyonlarla belirsiz bir adrese taşındı.

SALMA AL-RASHİD

Sudan- Sudan'da ordu ve paramiliter çete örgütü Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışmalar 2023 yılının Nisan ayından bu yana aralıksız bir şekilde devam ediyor. Ülkede büyük bir insanlık krizi yaşanırken, çatışmalardan en çok kadınlar ve kız çocukları etkileniyor. Binlerce insanın yaşamını yitirdiği yine binlercesinin yaralandığı Sudan’daki iç savaş, ülkenin sadece siyasi ve sosyal yapısını değil, aynı zamanda binlerce yıllık tarihi ve kültürel mirasını da tehdit ediyor. Özellikle müzelerin yağmalanması ve tarihi eserlerin çalınması, dünya mirası için büyük bir kayıp anlamına geliyor.

Ülkede yetkililer, en az 3 müzenin yağmalandığını ve 500 bin antika eserin çalındığını açıkladı. Bu açıklamayla birlikte Hartum'daki Ulusal Müze'nin tüm tehlikelere açık bir yer halinde geldiği ve yağmalandığı belirtildi. Müzeler Genel Müdürlüğü’nde Çalınan Eski Eserler Takip ve Kurtarma Birimi Başkanı Ikhlas Abdullatif Ahmed ülkedeki son durumu ajansımıza anlattı.

Eserleri kamyonlarla çaldılar

Ikhlas Abdullatif Ahmed, Sudan Ulusal Müzesi'nin büyük bir saldırıya maruz kaldığını doğrulayarak, ülkede 2023 yılının Nisan ayından bu yana çatışmalarla birlikte yağmalamaların da devam ettiğini söyledi. Çalınan eserlerin sayısının 500 binden fazla olduğunun tahmin edildiğini dile getiren Ikhlas Abdullatif Ahmed, eserlerin Sudan Ulusal Müzesi'nden kamyonlarla çıkarıldığını aktardı. Ikhlas Abdullatif Ahmed, "Çalınan arkeolojik koleksiyonlar, başta Güney Sudan olmak üzere Sudan'ın sınır bölgelerine dağıtıldı" dedi.

Sudan Ulusal Müzesi’nin ülkenin tüm arkeolojik eserlerinin ana deposu olarak kabul edildiğini belirten Ikhlas Abdullatif Ahmed, Nyala Müzesi ve Halife Abdullah Al-Taayshi Müzesi’nde aynı şekilde yağmalandığını söyledi.

Dünyanın en eski arkeolojik kalıntıları var

Sudan Ulusal Müzesi’nin yağmalanması geçen yıl uydu görüntüleriyle de belirlenmişti. Görüntüler de eserlerin kamyonlarla nasıl taşındığı yer alıyordu. Müze, Sudan'ın iç savaşında düzenli orduyla savaşan paramiliter grup olan Hızlı Destek Güçleri tarafından kontrol edilen bir bölgede yer alıyor. Savaşın tarafları yağmalamayı reddeden açıklamalarda bulunmuşlardı. Ulusal Müze, uzmanlar tarafından Afrika'daki en önemli kurumlardan biri olarak kabul ediliyor. Müzenin 100 binden fazla parçadan oluşan koleksiyonunda, MÖ 2.500'den kalma mumyalar yer alıyor ve bu da onları dünyanın en eski ve arkeolojik olarak en önemlileri arasına sokuyor. Ayrıca heykeller, çanak çömlekler ve antik duvar resimleri, taş devrinden Hristiyan ve İslam dönemlerine kadar uzanan eserler bulunuyor.

‘Daha fazla çaba sarf edilmeli’

Sudanlı yetkililer eserlerin korunması için UNESCO'ya çağrıda bulundular. Ikhlas Abdullatif Ahmed, ülkede kültüre yönelik açık bir tehdidin söz konusu olduğunu belirterek, bu konudaki endişelerini dile getirdi. “Sudan'ın mirasının korunması için iki kat daha fazla çaba sarf edilmeli” diyen Ikhlas Abdullatif Ahmed, bu konuda eğitimler verileceğini de açıkladı. Ikhlas Abdullatif Ahmed, müzede kafatasları ve fosillerin sergilendiği bir salon, kuşlar ve yumurtalarının sergilendiği bir salon bulunduğunu ayrıca referans örneklerin yanı sıra böcekler ve salyangozlar gibi omurgasız canlılar için bir galeri ile Nil ve deniz balıkları için bir galeri, sürüngenler ve zehirli yılanlar için özel bir galeri bulunduğunu belirtti.

Uluslararası kurumlara çağrı

Sudan Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Sarah Abdullah ise dijital medyada müzelerle ilgili bir kampanya başlattıklarını belirterek, desteklenmelerini istedi. Çatışmalara rağmen müzelerin koruma altına alınabileceğini dile getiren Sarah Abdullah, bu konuda uluslararası kurumların acilen harekete geçmesini istedi. Müzede nadir eserlerin bulunduğuna aynı zamanda nesli tehlikede bulunan hayvanların beslendiğine vurgu yapan Sarah Abdullah, şunları söyledi:

"Burada aynı zamanda nesli tehlike altındaki canlı yabani hayvanlar bulunuyordu. Onlar açlıkla baş başa bırakıldı. Onlarla ilgili çalışmalar ve bakım boşa gitti. Bu hayvanların ve eserlerin korunması için herkesle iletişime geçildi ama kimse müzeye ulaşamadı. Benimle daha sonra iletişime geçenler oldu. Onlardan müzedeki kilitleri kırmalarını istedim hiç değilse bu şekilde beslenebilirlerdi. Savaş her şeyi mahvetti.”