Souad al-Taousi: Tüm dünya kadınları eşitlik mücadelesinde ortaklaşmalı
Ataerkil sisteme karşı toplumsal değişim ve dönüşümün önemine vurgu yapan Faslı insan hakları savunucusu Souad al-Taousi, tüm dünya kadınlarının toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadeleyi ortaklaştırması gerektiğini söyledi.

HENAN HERAT
Fas – Kişiler toplumsal cinsiyet normlarını aile, okul, iş yeri, medya gibi sosyal ortamlardaki etkileşim süreci içinde öğrenir ve içselleştirirler. Yani toplumsal cinsiyete dayanan roller değişmez, sabit ve sorgulanamaz değildir. Toplumsal cinsiyete dayalı kalıplar ve roller keskinleştiğinde ve sabitlendiğinde, bu kalıplara sığmayan kişilere yönelik önyargılar, baskı ve şiddet de artar. İnsan hakları aktivisti Souad al-Taousi de bu alanda çalışma yürüten Faslı kadınlardan. Fas’ta erkek egemen bir sistemin hakim olduğunu belirten Souad al-Taousi, Fas yasalarında kadın-erkek eşitliğinin olduğunu ancak hayattaki karşılığını bulmadığını söyledi. Souad al-Taousi, yürüttüğü çalışmalarla ilgili ajansımızın sorularını yanıtladı.
‘Yasalar var ancak uygulanmıyor’
Bir sosyal aktivist olarak şiddete sıfır tolerans dediniz ve çalışmalarınızı bu yönlü yürüttünüz. Toplumsal cinsiyet yaklaşımı kamu politikası planlarına dahil edilebilir mi?
Kadına yönelik şiddet hayatın her alanında var ve bu sadece Fas’ta değil tüm dünyada yaşanan bir durumdur. Bu durum sadece kadınları değil çocukları, aileyi ve bir bütün toplumu etkiliyor. Bu nedenle şiddete hayır diyoruz, şiddete tamamıyla bitmeli diyoruz. Toplumsal cinsiyet bir kamu politikası haline getirilebilir mi? Bununla ilgili çok çeşitli önlemler ve prosedürler var. Asıl önemli olan ise toplumsal bir değişim dönüşümün yaşanmasıdır. Fas’ta ataerkil bir sistem hakim ve bizler bu zihniyeti değiştirmediğimiz sürece ne kadar yasa çıkarsak ta karşılığını bulmayacaktır. Tabi yasalar da önemli ancak Fas yasalarında zaten kadın-erkek eşitliği noktasında büyük ilerlemeler var ancak uygulamalarda hala bir santim ilerlemiş değiliz.
‘Bilinç yükseltme çalışmaları yürütülmeli’
Şiddeti sadece bir kavram olarak ele alamayız. Bizler nasıl bir toplum istiyoruz ve nasıl bir yaşam istiyoruz. Nasıl yaşamalı ile ilgili bütünsel bir yaklaşım gereklidir. Toplumsal bir değişimin yaşanması için bilinç yükseltme çalışmaları elbette çok önemli. Bizler toplumsal değişim dönüşüm için bilinç yükseltme çalışmaları yürütmezsek, demokratik, eşit ve özgürlükçü bir yaşamın inşasını da gerçekleştiremeyiz.
‘Eşitsizlik birçok ülkede yaşanıyor’
Ülkede kadını aşağılayan davranışlar normalleştiriliyor buda erkeğin kadına bakış açısının bir sonucu. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadıkça toplum ‘topal’ olarak kalacaktır. Çünkü bizler toplumu iki ayak üzerinde görüyoruz ve kadın-erkek eşit değilse toplumda topaldır. Bu durum elbette sadece Fas’ta yaşanmıyor birçok ülkede kadın ve erkekler eşit değildir. Toplumsal cinsiyeti savunan birçok ülkenin de uygulamalarının tökezlediğini görüyoruz.
‘Karar verici pozisyonlarda kadınlar yok’
Sizce toplumsal cinsiyet yaklaşımına dayalı olarak karar alma pozisyonlarında kadınların kapsamlı bir temsili nasıl sağlanabilir?
Kanun düzeyinde değişiklikler var, kota kanununun dahil edilmesi var ama yüzde 1'i geçmedik ve hala ulusal listeyle uğraşıyoruz, peki genel düzenlemelerde neden kadın yok? Neden karar verici pozisyonlarda bile kota yok? Seçime katılan kadın sayısını, ne kadar yükseldiğini, ne kadar sorumlu pozisyon aldığını biliyoruz. Bunu etkileyen sadece hukuk değil, aynı zamanda çevreleyen zihniyet;
Bu nedenle, toplumsal cinsiyet yaklaşımını kültürel ve davranışsal düzeyde bugün uygulamalarımıza nasıl entegre edebileceğimizi yeniden düşünmek gerekiyor.
‘Ortak çaba ve deneyime ihtiyaç var’
Kadınların statüsünü yükseltmek için Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki kadın hareketleri arasında nasıl bir koordinasyon olabilir?
Bir ülkeden diğerine farklılık gösteren sosyal bağlamlar olduğu doğrudur, ancak ortak çalışmaya odaklanmamız ve yalnızca dahili olarak değil, aynı zamanda ortak uluslararası toplantılara katılmak için forumlar aracılığıyla dış baskı üzerinde çalışmamız gereken ortak meseleler var. Savaşın ve onunla bağlantılı sorunların gölgesinde kalan kadınların desteğe ihtiyacı var. Hepimiz farklı coğrafyalara ait olsak ta aynı dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle kadınlar olarak hak mücadelemizde bizi engelleyecek tüm aksaklıkları aşmak için ortak çaba ve deneyime ihtiyaç var.