Sokak anlattı: Doğalgaz, elektrik, su derken geçinemiyoruz

Kimi emekli kimi çalışan kimi öğrenci ama çalışmak zorunda. Hepsinin ağzından ilk çıkan geçim derdi. Elektrik, su, doğal gaz derken elinde hiçbir şey kalmayan kadınlar, evlerine ekmek götüremiyor.

ELİF AKGÜL

İstanbul - Enflasyon almış başını giderken, market pazar fiyatları cep yakar, doğalgaz ve elektrik faturaları halkı kış günü soğukta oturmaya mecbur bırakırken kadınlara “Geçinebiliyor musunuz” diye sorduk.

Genel cevap “geçinemiyoruz” olsa da her kadın kendi deneyimini mikrofonumuza anlattı. Lakin bu sokak röportajında ismini vermek istemeyen, kayıt dışı konuşmak isteyenlerin çokluğu dikkat çekiciydi. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlarından biri de “AKP’ye oy verdim ama geçinemiyoruz” diyen kadındı. Öte yandan “yayınlayacaksanız konuşurum” diyen kadınlar da, halkın yandaş basın nedeniyle medyaya duyduğu güvensizliği bir kez daha ortaya koydu.

Sokaktan mikrofonumuza yansıyanlar

İlk konuştuğumuz isim Nezaket Ada oldu. Nezaket Ada, Şişli Camii’nin önündeki parkta kuşlar için yem satarak geçiniyor. Eşinin de emekli maaşı olan Nezaket Ada “Eskiden emekli maaşıyla geçinebiliyorduk, iki yıldır o da yok” diye konuşuyor:

“Samimiyetle söylüyorum. Şuanda ütüyü kullanmıyorum, fırını kullanmıyorum. Arada bir çamaşır ve bulaşık makinasını kullanıyorum, bana gelen elektrik faturası 400 lira. Yani bugün reva mı evladım? Kullandığım zaman gelmeyen fatura, şimdi kullanmadığım halde geliyor. Benim zaten gelirim ne kadar ki? Ben elektriğe, faturaya o kadar para verirsem aç kalırım. Ekmek de olmuş üç lira. Artık ekmeği kavurup ekmeğimize düreceğiz. O da bulursak. Bulamazsak da yapacak bir şey yok. Ev sahibi dört göze bakıyor ki ‘bunlar ne zaman çıkar da iki buçuğa üçe kiraya verebilsem’ diye. Artık acıma falan yok. Serbest piyasa, herkes at oynatıyor, istediği gibi hareket ediyor. Verilen vaatlerin yerine gelmesini istiyoruz. Hiçbir vaat yerine gelmedi ki. Zor durumdayız. Mesela televizyona çıkıp diyor ki ‘biz marketlere söyledik, elektriği şu fiyata dedik’. Sözde kalıyor bunlar. Yani hiçbir şekilde denetim yok, kontrol yok. Herkes kafasına göre at oynatıyor. Olan fakir halka oluyor. Normalde biz asgari ücretle geçinen insanlarız. Görüyorsun ben yem satıyorum. Eşim emekli. Yapacak hiçbir şey yok. Ali gelse cebini dolduruyor, Veli gelse cebini dolduruyor. Dilerim hakkımızda hayırlısı. İnsanlar bu saatten sonra koyunluğu bıraksın, gözünü açsın.”

“Korkunç bir şey”

İkinci konuştuğumuz kadın Osmanbey’de oturuyor. İsmini vermek istemediği içi kameramızı aşağı doğrultarak çekim yapıyoruz. Hem hayat pahalılığından hem de küçük iş veren olarak yaşadığı zorluklardan bahsediyor:

“Korkunç bir şey. Bak benim evime elektrik faturası 200 TL geliyordu. 495 TL para gelmiş. 495 TL ne demek ya? Bunlar kafasına göre yazıyorlar. Bence bu kendi adamlarına bir torpildir. Kesinlikle elektrikle alakası yok. Fırınımızı yakmaya, televizyonumuzu izlemeye korkuyoruz. İş vereniz. Kazanamıyoruz, işçimize para veremiyoruz. O da içimizi acıtıyor, o da bizi kahrediyor. Ben kendi evimde yemek yiyemiyorum. Onları düşünmekten yiyemiyorum. Ben emekli maaşla hayatta geçinemem. Emekli maaşımla ancak benzinimi doldurabiliyorum. Bir depoyu önceden 300’e dolduruyordum şimdi 900’e dolduruyorum. Bu hükümet yıkılmalıdır. Seçim olmak zorunda. İnsanlara yazık, günah. İnsanlar çöpte ekmek topluyor.”

“Soba kurdum”

71 yaşındaki Kifayet Şahin de emekli maaşıyla geçinmeye çalışanlardan:

“Emekli maaşıyla geçinebiliyorsak geçiniyoruz. İki kişi korkuyoruz elektrik yakmaya. Ütü yok, başka bir şey yok. 200 TL geldi. Önceden 70-80 gelirdi. Dirlik düzen istiyoruz. Bir de maaşlarımız geçinebilecek kadar olsun. Elekrik, su, doğalgaz derken geçinemiyoruz. Soba yakıyorum ben. Evim büyük, doğalgaz yaksam geçinemem. Soba kurdum soba yakıyoruz.”

Hem öğrenci hem çalışıyor

Kifayet Şahin’in ardından mesai bitimi Cevahir AVM’nin önünde dinlenen iki kadına rastlıyoruz. Çalıştıkları için yüzlerini göstermek ve isim vermek istemiyorlar. Ama dertleri çok net. Aralarından biri hem öğrenci hem de çalışıyor, “Eve giderken ancak ekmek var mı su var mı diye sorabiliyorum” diyor:

“Keşke sadece asgari ücrete zam gelse. Yani diğer her şey durağan bir şekilde kalsa. Onun için tabii ki de geçiremiyoruz. Geçimi nasıl sağlanıyor? Bankaların sağolsun bize vermiş olduğu karşılıklı para sayesinde. Krediler, kredi kartları vesaire… Ben öğrenciyim yarı zamanlı bir şekilde çalışıyorum. Ve her ayın ortasında, 15'inde dört gözle bekliyorum ki primler yatsın. Ailem bana destek çıksın.”

Arkadaşı da iki kişi yaşadıkları eve 651 lira doğalgaz faturası geldiğini söylüyor:

“Ve evde olmamamıza rağmen bu fatura geldi. Eşimle beraber çalışmamıza rağmen bu çok yüksek bir rakam. Bunun elektriği, suyu, interneti, aidatı derken.. Aslında tek kişi çalışsa mümkün değil, iki kişi çalışmak zorunda.

“Yayınlayacaksanız konuşurum”

Mikrofonumuza konuşan son kiş 33 yaşında Afra Çobanoğlu. “Yayınlayacaksanız konuşurum” diyerek söze başlayan Afra Çobanoğlu, Erzurum’da yaşıyor:

“Erzurum daha soğuk bir yer. Doğalgaz az yaksan üşüyorsun, çok yaksan çok geliyor. Elektrik keza öyle. Düzeleceğini düşünmüyorum. Bundan sonra gelecek hükümetin nasıl düzelteceğini bilemiyorum. Çok vahim bir duruma gidiyoruz. Markete gittiğimizde en küçük şey bile 20-30 TL’den aşağı değil. Sosyal devlet olmalı, insanların zaruri ihtiyaçlarını karşılamalı, mağdur etmemeli. Ama bu da zor.”