Sokağa artan şiddeti sorduk: Sorumlu iktidar, çözüm örgütlülük
Kadına yönelik artan şiddetin sorumlusu olarak iktidarın kadın karşıtı politikaları olduğunu söyleyen Amedli kadınlar, çözüm olarak da kadınların ortak mücadelelerini büyütmesi gerektiğini vurguladı.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarına karşı kadın mücadelesinin büyüdüğü Kürdistan ve Türkiye’de kadınlar örgütleniyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nü de eylem ve etkinliklerle karşılayan kadınlar, şiddete karşı kalıcı önlemlerin alınması ve kadın haklarını savunan örgütlerin artırılması gerektiğini düşünüyor.
Amed sokaklarına artan kadına yönelik şiddeti ve şiddete karşı nasıl önlem alınacağını sorduk. “Kimse şiddeti kabullenmesin” sözleri ile kadınların mücadelede ortaklaşması çağrısında bulundu.
‘Kadınların şiddeti kabul etmemesi gerekir’
Zerife Ezen, kadınların baskı altına alınmaması gerektiğini söyleyerek, “Kadınları zulmedilmesin. Kadınlar özgür ve mutlu olmalı. Kadın cinayeti haberi gördüğümüzde çok üzülüyoruz. Her gün bir kadın katlediliyor, şiddet görüyor. İnsanlar buna çok alıştı ama alışmamak lazım. Kadınların bu şiddeti kabul etmemesi gerekiyor. Artık kadın cinayeti haberleri ile uyanmak istemiyoruz. Buna karşı ne gerekiyorsa o yapılmalı. Şiddet uygulayan ve katleden kişiler cezasız bırakılmamalı” dedi.
‘Bir kadın gerektiği yerde öz savunmasını kullanmalıdır’
Kadına yönelik şiddeti politik gördüğünü belirten Sümmeye Tokmak da konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Yapılan şiddet ve kadın katliamlarında failler hiçbir şekilde gereken cezayı almadı. Yine bu olaylar yeterince ses getirmedi ve karşılık bulmadı. Çok az olay kamuoyu gündeminde yer edindi. Bunlarda failler yargılanıp cezaevine girseler dahi kısa süre sonra tahliye ediliyor. Bu yüzden insanlar bu uygulamalardan güç alıyor. Bu noktada etkin bir yaptırım sürecinin geliştirilmesini istiyoruz. Toplum bireylerden oluşuyor. Bu noktada bireyleri eğitmemiz çok önemli. İnsanlar çocukları için önemli bir eğitim süreci oluşturmalı. Böyle olmadığında her şeye sahip olmak isteyen bir birey karşımıza çıkıyor. O kişi büyüdüğünde de kendisine ‘hayır’ diyen bir kadın gördüğünde de cinayet ya da şiddet eylemlerine başvuruyor. Eskiden ekonomik özgürlüğümüz olsun istediğimizi yapabiliriz, boşanabiliriz diyorduk ama artık öyle değil. Bugün hiç tanımadığın bir yerde tanımadığın bir insan tarafından öldürülebiliyorsun. Umarım daha iyiye gider ama çokta iyi bir gelecek görmüyorum açıkçası. İnsanlar sokakta yürürken bile tedirgin oluyor. Kadınlar derneklerde aktif olmalı yine çalışma artırılmalı. Kadınlar olarak mücadeleyi artırmamız gerekiyor. Bu konuda ev ziyaretleri yapılmalı ve kadınlara farkındalık eğitimi verilmeli. Bilinçlenme noktasında her alanda aktif olmalıyız. Bir kadın gerektiği yerde mutlaka öz savunmasını kullanmalı. Kadınlar yaşamın her alanında şiddete maruz kalabiliyor, buna karşı en büyük gücümüz de mücadele olmalı.”
‘Bu şiddetin sorumlusu iktidardır’
“Kadına yönelik şiddetin bu kadar artmasının sebebi başımızdaki devlettir. Sorumsuzluğu ve her şeye göz yumması nedeniyle bu kadar yoğun bir artış var” diyen İnci Akın da iktidar politikalarına dikkat çekerek, “Onların politikaları yüzünden kadınlar katlediliyor, çocuklar istismara uğruyor ve ekonomik kriz bu derece derin. Kadınlar bu noktada şiddete karşı çıkmalı. Bu şiddete sessiz kalmamalı. Her gün kadın katliamlarını görüyoruz ve üzülüyoruz. Her şeyden önce evdeki erkek ya da eşe eğitim verilmeli. Aile ile başlayan bu eğitim daha sonra bütün topluma yayılmalı. Bu cinayetler bir an önce durmalı buna karşı bir olmalıyız. Bu güce sahip olmalıyız ve mücadele etmeliyiz. Hiçbir kadın ne evde ne dışarıda kimseye boyun eğmesin” şeklinde konuştu.
‘Cezasızlık şiddeti artırıyor’
Faillere dönük cezasızlık politikası uygulandığını hatırlatan Hasret Yorulmaz, “Cezasızlık şiddet noktasında insanlara cesaret veriyor. Bu noktada hem kolluğun hem de devletin önlem alması gerekiyor. Öncelikle İstanbul Sözleşmesi’nin geri getirilmesi gerekiyor. Sözleşme tam anlamıyla uygulandığı zaman bu şiddet azalır. Üniversitede bu eğitimde biz sözleşmeyi imzalayan ilk ülkenin Türkiye olduğunu öğrendik ama maalesef hiç uygulanmadı. Bu noktada kadın ve çocuk alanında çalışmalar yürütülmeli. Bugün ne yaparsak yapalım kalıcı bir çözüm olmayacağı çok açık ama kadın örgütlerinin artması ile belki bu sorun çözülür. Kadınlar şiddete karşı birbirine kenetlenmeli. Erkek egemen topluma karşı kadınlar olarak yan yana durup dayanışmayı artırmalıyız. Bıkmadan mücadele etmeliyiz. Ataerkil toplumu yıkmalı ve kadın bilincini geliştirmeliyiz” diye vurguladı.
‘Adaleti hiç hissetmedim’
Ronahi Hüseyin de şiddete karşı mücadeleye değinerek şunları söyledi: “Ben bu ülkede adalet olduğunu düşünmüyorum. Kadına şiddet haberlerini görmediğimiz bir gün yok. Kadınlar bu şiddete karşı susmasın, ses çıkarsın. Bir kadın yaşanan hiçbir şeye susmamalı. Şiddet bugün evde, sokakta ve her yerde var. Ben bu ülkede kendimi güvende hissetmiyorum. Ben burada adaleti ne gördüm ne de hissetim. Her şey keyfi olarak işleniyor. Dışarıda evde her türlü şiddet var. Sessiz kalmamak için her şeyi yapmalıyız.”