Savaş nedeniyle okullara sığınan kadınlar yaşam mücadelesi veriyor
Güney Lübnan'da yerlerinden edilen kadınlar, savaş nedeniyle evlerini terk ettikten sonra okullardaki sınıflara sığındı. Kadınlar burada hem mahremiyetlerinin kalmadığına hem de salgın hastalıkların başladığına dikkat çekiyor.
FADİA JUMAA
Beyrut- İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırmasıyla başlayan savaş Lübnan’ı da etkiliyor. İsrail saldırılarından etkilenen halk evlerini terk edip daha güvenli yerlere gitmeyi tercih ediyor. 8 ay önce savaşın patlak vermesiyle aileleriyle birlikte yerlerinden edilen Lübnanlı kadınlar, çeşitli barınma yerlerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Özellikle okulların barınma merkezleri haline getirilmesiyle sınıflarda yaşamak zorunda kalan kadınlar buradaki yaşamın mahremiyetlerini ihlal ettiğini ve koşullarının bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkardığını anlatıyor.
Lübnan'ın güneyindeki Tire kentindeki sığınma yerlerinde kalan sınır kasabası Aitroun'dan yerinden edilmiş Fatima Hüeyin Abbas şunları söyledi: “Kronik hastalıkları olan kardeşlerimle kimi yardım kuruluşlarının Lübnan’da barınak olarak kurduğu okulda yaşıyorum. Yedi ay önce evlerimizi terk ettiğimizde nereye gideceğimiz ve kime başvuracağımız konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Mahsur kaldıktan sonra buraya geldik ve emekli maaşıyla ve tarımdan kazandığımız bir miktar gelirle yaşadığımız için ev kiralayamadık.”
Her alan ortak kullanılıyor
Fatima Hüseyin barınakların yaşam için uygun olmadığını, kaldıkları sınıfın aynı zamanda bir oturma odası, uyuma yeri ve mutfak olduğunu ve mahremiyetin olmadığını belirterek, hayatlarının buradaki tüm ailelere açık hale geldiğini, banyoda dahil birçok yeri ortak kullandıklarını kaydetti. Ayrıca okulun iki bölüme ayrıldığını söyleyen Fatima Hüseyin, “Bir bölümünde yerinden edilenler kalırken, diğer kısmında ise eğitim devam ediyor. Bu nedenle sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar kesintisiz gürültüyle yaşıyoruz” dedi.
‘Tek dileğim bu kabusun sona ermesi’
Fatima Hüseyin, “Sınıfta yaşamak çok zor ve kazandığımız para ailemizin temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Savaştan önce de ekonomik krizden etkileniyorduk, pek çok nedenden dolayı durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor” diyerek, “İlk dönemde bize yiyecek ve ihtiyaçlarımızı karşılayan bazı yardımlar alıyorduk, ancak bugün bu yardımlar kesildi, bu da acılarımızı ve yükümüzü daha da arttırdı” şeklinde konuştu. Her gün birçok sorunun yaşandığına dikkat çeken Fatima Hüseyin, “Bugün tek dileğim bu kabusun sona ermesi ve evime dönmek. Hepimiz yorulduk, burada yaşadıklarımız çok kötü keşke bir hapishanede olsaydık dedirtti, belki bu karşılaştıklarımızdan daha güzel olurdu” dedi.
‘Burada mahremiyet ihlal ediliyor'
Beit Leif kasabasından yerinden edilmiş bir kadın olan Zamzam Saeed Najiba çocuklarının okula gidemediğini vurgulayarak, “Çocuklarım ne okula gidebildi ne de internet üzerinden eğitimlerine devam edebildi ne de kitap satın alabildi; savaşın başlamasından bu yana eşimin işleri durdu ve geçim kaynaklarımızın çoğunu kaybettik. Her anne çocuklarının okula gidememesine üzülür” dedi. Bulaşıcı hastalıklara karşı savunmasız olduklarını belirten Zamzam Saeed Najiba şunları söyledi: “Kadınlar, çocuklar ve erkekler için aynı banyolar var ortak kullanıyoruz. 200 yerinden edilmiş kişiyle birlikte ortak kullanıyoruz ihtiyaç yerlerini. Banyoları sırayla kullanıyoruz ve akşamları tüm çamaşırlarımızı tek bir çamaşır makinesinde yıkıyoruz, elektrik varsa tabi. Burada mahremiyet ihlal ediliyor. Herkes ne yediğimizi ne zaman duş aldığımızı, tuvaleti kullandığımızı, kadınlar olarak ne zaman regl olduğumuzu ve odalarımızda ne konuştuğumuzu biliyor.”
Zamzam Saeed Najiba dernek ve kuruluşlar tarafından sağlanan yardımlarla ilgili olarak da şöyle konuştu: “Bize karşı büyük bir ihmal var ve günlük yemekler de dahil olmak üzere yardımların çoğunun kesilmesinden sonra kaderimize terk edildik. Sağlık hizmetleri çok zayıf ve özel vakalar için, acil durumlarda hastanelere başvurmak ve hastanelerin faturalarını ödeme konusunda eğer şanslıysak derneklerden ya da bazı ilgili taraflardan bize yardım edecek birilerini bulabiliriz.”
40 aile yaşıyorlar
Al-Nakura kasabasından yerinden edilmiş Rima El Cemal, “Kocam ve çocuklarımla birlikte sığınağa gittim çünkü ev kiralayacak, su ve elektrik faturalarını ödeyecek paramız yok” diyerek şunları söyledi: “Geçinmek için küçük bir gelirimiz var, ancak bölgede daha önce yaşadığımız ev için hala kira ödüyoruz bir de göç etmeyle birlikte yükümlülüklerimiz arttı. Eşim işini kaybetmemek için her gün bombardıman ve tehlike altında Tire'den Nakura'ya gidiyor. Buraya gitmenin de bir maliyet var. Yaşadığım stres ve endişe durumu artıyor. Barınmaya hiç uygun olmayan bir yerde yaşıyoruz. Burada 40 aile ile ortak yaşamaya çalışıyoruz.”
“Merkezdeki kadınların yardıma ve özel bakıma ihtiyacı var” diyen Rima El Cemal, işlerini idare edebilenlerin merkezlerden kiralık evlere taşındığını, ancak sığınma evlerindeki koşullara dayanamayanlar bombardıman altındaki bölgelerdeki evlerine dönmeyi tercih eden aileler olduğunu belirtti. Havaların ısınmasıyla ve elektrik kesintileri nedeniyle yaşamlarının daha zor bir hale geldiğini anlatan Rima El Cemal “Her gün yemek pişirmek ve bozulma korkusuyla sadece yememiz gerekenleri getirmek zorunda kalıyoruz. Dinlenme, özgürlük ya da mahremiyet duygusu yok ve çocuklarımız gün boyunca küçük bir alana hapsediliyor” diye konuştu.
Tedavi olamıyor
Aytarun kasabasından yerinden edilmiş Zainab Abbas, “8’inci ayına giren savaşla birlikte hala sığınakta yaşıyoruz, bağırsakları etkileyen bir tür iltihap rahatsızlığım var ve bu nedenle, ilaçlara ve tedavi planına uymak zorundayım, ancak ilaç bulamıyorum. Bu da beni ciddi olarak zorluyor. Herkesle aynı tuvaletleri paylaşıyorum bu da beni ayrı bir risk altına sokuyor. Daha güvenli başka bir yerde olmamı sağlayacak param olmadığı için alternatifim yok” dedi. “Tüm bu ayrıntılar bizim için çok yorucu” diyen Zainab Abbas, “Çocuklarımız için yerinden, yerinden edilmenin fiziksel ve manevi zorluklarına ve çektiğimiz tüm ekonomik, psikolojik rahatsızlıklara katlanıyoruz” şeklinde konuştu.