‘Saldırılar gerçeği açığa çıkarma cesareti gösteren herkesi susturmaya yöneliktir’

DKY Kuzey Afrika ve Ortadoğu Koordinasyonu’nun, saldırıda yaşamını yitiren gazeteciler için yaptığı açıklamada, “Gazetecilerin hedef alınması, gerçeği ortaya çıkarmaya cesaret eden herkesi susturmayı amaçlayan daha geniş bir stratejinin parçasıdır” dedi.

Haber Merkezi- Türk devletinin, Federe Kurdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentine bağlı Seyîdsadik ilçesinde 23 Ağustos’ta gerçekleştirdiği SİHA saldırısında katledilen gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn için açıklama yapan Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) Kuzey Afrika ve Ortadoğu Koordinasyonu, saldırıların iktidarların kadın mücadelesine olan korkularını gösterdiğini belirtti.

Yaşanan sürecin hatırlatıldığı açıklamada, bu saldırının Kürdistan Bölgesine dönük saldırıların bir parçası olduğu vurgulanarak, “Bu suçlar büyüyen küresel feminist harekete karşı işleniyor” denildi.

DKY Kuzey Afrika ve Ortadoğu Koordinasyonu’nun açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi:

“Orta Doğu ve Kuzey Afrika kadınları krizin tanıkları. Saldırıların amacı, onların iradesini kırmak ve özgürlük, eşitlik özlemlerini bastırmaktır. Diktatörlüklerin bu saldırıları, kadın mücadelesinin öncülük ettiği radikal değişimlere yönelik derin korkularının bir yansımasıdır. Bu, baskı ve tiranlık karşısında umut ve özgürlüğün sembolü haline gelen bir mücadeledir.

Dünya Kadın Yürüyüşü'nün Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgelerinin koordinasyonu olarak; gazetecileri hedef alarak, gerçeği ortaya çıkarmaya çalışan, özgür sesleri susturmak isteyen Türk devletini şiddetle kınıyoruz. Bu suç niteliğindeki saldırılar, gerçeği ortadan kaldırmak ve Kürt ulusunun ve bölge uluslarının iradesini kırmak için sistematik bir politikanın parçasıdır. Gulistan Tara ve Hêro Bahadîn gibi aktivist gazetecilerin hedef alınması, bu baskıcı rejimlere karşı mücadele eden kadınların gerçekliği değiştirme ve toplumsal farkındalığı devrimleştirme yeteneğine yönelik korkunun boyutunun açık bir kanıtıdır. Uluslararası toplumun ve özellikle Irak devletinin bu büyük ihlaller karşısındaki sessizliği, bu suçlarla iş birliği yapmak ve daha fazla saldırıya yeşil ışık yakmak anlamına gelmektedir. Gazetecilerin hedef alınması, adaletsizliği ifşa etmeye ve gerçeği ortaya çıkarmaya cesaret eden herkesi susturmayı amaçlayan daha geniş bir stratejinin parçasıdır.

Uluslararası yasalara göre gazetecileri hedef almanın bir savaş suçu olduğunu bu suçu işleyen devletlerin ve rejimlerin cezalandırılması gerektiğini belirtmek önemlidir.

Kadınların hedef alınması gerçeğe dönükte bir saldırıdır

Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da kadınlara yönelik sistematik hedef alma, sadece hareketlerini bastırma girişimi değil, aynı zamanda gerçeğin kendisine yönelik bir saldırıdır. Kadınların özgür direniş ruhunu baltalamayı amaçlayan cinayetlere, tutuklamalara, ölüm cezalarına ve kadın liderlerin sistematik olarak hedef alınmasına tanık oluyoruz.

Bu bağlamda, dünyadaki tüm feminist güçlerden el ele verip bu zorluklarla yüzleşmek için birleşmelerini istiyoruz. Kadınların mücadelelerini kırmayı ve özlemlerini boşa çıkarmayı amaçlayan baskıcı rejimlerle yüzleşmek için feminist cephemizi bölgesel ve küresel olarak güçlendirmemiz gerekiyor. Sınır ötesi feminist dayanışma, özellikle kadınların özgürlük ve adalet mücadelesinin ön saflarında yer alması, bu zor zamanlarda acil bir gerekliliktir.

Son olarak, bu suçlar mücadelemizi sürdürmemizi engelleyemeyecek. Aksine şehitlerimiz, özgürlük ve eşitliğe hedefimize ulaşana kadar mücadelemizi ateşlemek için nefer olacaktır. Hakikatin sesini yükseltmeye, adaletsizlik ve zulüm karşısında güçlü durmaya devam edeceğiz, tüm kadınlar için aydınlık ve adil bir geleceğe giden bir yol olarak, "Jin, jiyan, azadi" felsefesine inanacağız.”