Haber Merkezi - Rusya’nın Ukrayna işgali 7’nci gününde devam ediyor. Ukrayna şehirlerinden siren ve bomba sesleri gelmeye devam ediyor. Çoğu kadın ve çocuk yüz binlerce kişi göç yollarında başka ülkelere sığınıyor. Bu göç dalgası son yüzyılın en büyük mülteci krizi olarak tanımlanıyor.

Rusya ve Ukrayna Belarus’ta müzakere masasına oturdu ancak ilk toplantıdan sonuç alınamamıştı. Bugün iki ülke heyetlerinin ikinci kez masaya oturması bekleniyor. Görüşmeler yapılsa da Rusya saldırıların hızını kesmedi. Salı günü Rusya Harkov kentini bombalamıştı. Bu saldırı sonrasında birçok ülkeden sivillerin hedef alınmasıyla ilgili kınama açıklamaları gelmişti. Bir hükümet yetkilisi, topçu ateşinin sürdüğü Harkov'da onlarca sivilin yaşamını yitirdiği açıklamasında bulundu.

Kayıp sayıları yüksek olabilir

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği işgalin başladığı geçen Perşembe gününden bugüne aralarında 13 çocuğun bulunduğu 136 sivilin öldürüldüğünü 400 sivilinde yaralandığını açıkladı. İşgal sırasında kaç sivilin yaşamını yitirdiği konusunda net veriler yok ancak hava saldırılarının artmasıyla birlikte bilançonun yüksek olacağı tahmininde bulunuluyor.

“Çok sayıda sivil hayatını kaybetti”

Ukrayna'nın başkenti Kiev saldırıların en yoğun yaşandığı şehirlerden biri. Saldırılar merkez ve şehrin çevresinde devam ediyor. Bir televizyon kulesi Rus ordusu tarafından vuruldu, yaşanan patlamada 5 kişi hayatını kaybederken çok sayıda Ukraynalının televizyon yayını alamadığı öğrenildi. Rusya Savunma Bakanlığı da dün yaptığı bir açıklama yaparak Kiev'deki bazı noktaları vurmaya hazırlandığını belirtmiş sivillere sığınaklara inme çağrısı yapmıştı. Harkov'da da durum aynı. Bölgede şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Herson kenti Belediye Başkanı İgor Kolykhayev, bölgede çatışmaların sürdüğünü ve çok sayıda sivilin hayatın kaybettiğini aktardı. Öte yandan başta ABD olmak üzere ülkelerin Rusya’ya yaptırımları sürüyor. Yine bazı ülkelerden silah ve mühimmat yardımı yapılacağı da gelen bilgiler arasında.

“En büyük mülteci krizi”

Ukrayna'dan çoğu kadın ve çocuk yüz binlerce kişi komşu ülkelere sığındı. Birleşmiş Milletler (BM) bu göçü, “Avrupa'da bu yüzyılın en büyük mülteci krizi” sözleri ile tanımladı. BM Mülteci Örgütü (UNHCR) Sözcüsü Shabia Mantoo, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında mülteci akını karşısında Ukrayna'nın tüm komşularını sınırlarını açık tuttuğunu, Ukraynalıların çoğunun Polonya, Macaristan, Moldova, Romanya ve Slovakya'ya geçtiğini söyledi.

“Ukrayna’yı terk edenlerin sayısı yarım milyonu geçti”

Ülke sınır kapılarında kimi Ukraynalılar neredeyse 60 saattir bekletiliyorlar. Gazeteciler sahadan aktarımlarında günlerce yürüyerek sınır kapılarına ulaşabilen Ukraynalıların burada da başka bir dram yaşadıklarına soğukta temel ihtiyaçlardan yoksun bekletildiklerine dikkat çekiyor. Son verilere göre Ukrayna'yı terk edenlerin sayısı yarım milyonu aştı.

Tahliye edilmeyenler var

Öte yandan ülkeyi terk edemeyen milyonlarca insan da patlamalar nedeniyle metro istasyonları ya da derme çatma sığınaklarda kalıyor. Burada kalanların özellikle temiz su ve gıdaya erişimleri kalmadı. Türkiye’den ise yüzlerce kişi kafileler halinde ülkeye getirildi ama hala ulaşılamayan yüzlercesinin Ukrayna’da kaldığı belirtiliyor. Türkiye televizyonlarına bağlanarak yetkililer tarafından hiç aranmadıklarını anlatan Türkiyeliler yardım talebinde bulunuyor. Kimi yerlerde ise otobüs almadığı için tahliyesi sağlanamayan insanların olduğu gelen bilgiler arasında. 

Türkiye’nin “denge” arayışı

Türkiye, Rusya’nın Ukrayna’ya işgalinde her iki ülkeye de ılımlı açıklamalar yapmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ne Ukrayna’dan ne Rusya’dan vazgeçeriz” demiş bu “denge” olarak yorumlanmıştı. Erdoğan,  "Montrö Sözleşmesi'nin boğazlardaki gemi trafiği konusunda ülkemize verdiği yetkiyi, krizin tırmanmasının önüne geçecek şekilde kullanma kararındayız” açıklamasında bulunmuştu. Ukrayna ileriki günlerde Türkiye’den daha net yaptırımlar isteyebilir. Rusya’nın da sözleşme hatırlatmasına ısrarı olur mu merak konusu. “Türkiye’nin Rusya ile ticari ilişkileri düşünüldüğünde bu denge arayışı ne zamana kadar sürer?” sorusu masada duruyor. Uzamanlar önümüzdeki süreçte NATO üyesi olarak Türkiye’den beklentilerin artacağı ve Ankara’nın seçim yapmak zorunda kalacağı görüşünde birleşiyor.