Ruken Kılıç: Uyuşturucu, fuhuş ve şiddete karşı mücadeleyi ortaklaştırmalıyız

Kürdistan’da uyuşturucu, fuhuş ve şiddetin sistematik biçimde arttığına dikkat çeken Wan Şiyar Be Platformu Eş Sözcüsü Ruken Kılıç, devletin bu politikalara göz yumduğunu belirterek, özel savaşa karşı ortak mücadele çağrısında bulundu.

Wan- Son dönemde Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin büyük şehirlerinde uyuşturucu bağımlılığı, fuhuş ve şiddet vakalarında artış gözlenirken, birçok şehirde bu sorunlara karşı platformlar kuruldu. Bu hareketlerden biri de Şiyar Be Platformu. Platform, düzenlediği faaliyetler, atölye çalışmaları ve ziyaretlerle gençlerin karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çekmeyi hedefliyor. Bu kapsamda platform, 6 Aralık’ta Wan’da, güvenlik güçlerinin tüm engellemelerine rağmen bir bildiriyle kuruluşunu ilan etti. Van Şiyar Be Platformu Eş Sözcüsü Ruken Kılıç, ajansımıza uyuşturucu, fuhuş ve şiddetteki artışın nedenlerini değerlendirdi.

‘Uyuşturucu, fuhuş ve ordu iç içe geçmiş durumda’

Sözlerine uyuşturucu, fuhuş ve bireysel şiddete karşı mücadele yürüttüklerini belirterek başlayan Ruken Kılıç, “Wan’daki Şiyar Be Platformu’nda çalışıyorum. 6 Aralık’ta platformumuzu ilan ettik. Şehrin sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek bu platformu kurduk ve ardından çalışmalara başladık” dedi. Ruken Kılıç, Kürdistan’daki askeri savaş ile özel savaşın benzer olduğunu, birinin fiziksel, diğerinin ise ahlaki, siyasi, sosyal ve ekolojik boyutları bulunduğunu söyledi. Türkiye’de yaşanan duruma dikkat çeken Ruken Kılıç, “Türkiye darbe devleti haline geldi. Bu hükümet, Türkiye’yi ve Kürdistan’ı darbelerle yönetiyor. Son 10 yıldır uyuşturucu, fuhuş ve ordu iç içe geçmiş durumda. Kürdistan’da önceden uyuşturucu ve fuhuş yoktu. Ancak şimdi mahallelere ve sokaklara gittiğinizde, gençlerin ‘Bu sokaklarda uyuşturucu istemiyoruz’ dediğini görüyorsunuz. Dükkan sahipleri, uyuşturucu ve fuhuşun varlığını fark ediyor” ifadelerini kullandı.

‘Uyuşturucudan sonra fuhuş ve özel bir savaş ortaya çıkıyor’

Ruken Kılıç, Wan’daki platformun bu ihtiyaç doğrultusunda kurulduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“Esnafın yanına gittiğimizde, buraların kültür ve sanat sokakları olduğunu, ancak şu anda çalışamadıklarını söylediler. Neden? Çünkü uyuşturucu yüzünden çalışamıyorlar. Uyuşturucudan sonra fuhuş ve özel savaş ortaya çıkıyor. Türk devleti, Kürdistan’da askeri savaş açacağını, yıkacağını, öldüreceğini ve geri kalanını uyuşturucu, fuhuş ve ekolojik soykırımla yok edeceğini söylüyor. Ayrıca hafızamızı da siliyor, insanların okumaması, politika oluşturmaması, siyasetten ve ekolojiden haberdar olmaması gerektiğini dayatıyor. Askeri savaş ile özel savaşı bu şekilde birbirine karıştırıyorlar. İşte bu yüzden Şiyar Be Platformu’nu ilan ettik.”

‘Özel savaş hala sürüyor’

Ruken Kılıç, platformu ilan ettikleri gün devletin bu çalışmaları istemediğini gözlemlediklerini belirterek, “Bunu nasıl anladık? Basın açıklaması yapmak için oraya gittiğimizde böyle bir güvenlik önlemi görmedik. Polisler bize, ‘Burada yürüyüş yapamazsınız, izin vermeyeceğiz’ dedi. ‘Kürdistan’da uyuşturucuya geçit vermeyeceğiz’ yazılı pankartımızı göstererek, ‘Biz burayı Kürdistan olarak kabul etmiyoruz dediler. Biz de ‘Burası Kürdistan’dır’ dedik; bu bir tanımdır, biz uyuşturucu istemiyoruz. Siz hem memursunuz hem polissiniz hem askersiniz; hem buraya gelmemizi istemiyorsunuz hem de uyuşturucunun buraya girmesine izin veriyorsunuz. Tüm bunlara rağmen 3-4 saat sonra platformumuzu ilan ettik. Bugün Türkiye’de bir barış sürecinden söz ediliyor ancak özel savaş hala sürüyor. Askeri savaşın yanı sıra özel savaşın da durdurulması gerekiyor” dedi.

‘Fuhuş ve uyuşturucu yaygınlaştı’

Kuzey Kürdistan ve Türkiye metropollerinde Kürt gençliğinde yaşanan olumsuz değişime dikkat çeken Ruken Kılıç, “20 yıl önce insanların kitap okuduğunu, bilgili olduğunu biliyorduk. Üniversitelerde, şehirlerde, sokaklarda kadınlar ve gençler güçlüydü. Ancak şimdi, uyuşturucudan sonra siyaset, kadınların ve gençlerin hayatından çıktı. AKP hükümeti, gençlerin okumamasını, bilgili olmamasını, siyaset yapmamasını istiyor. Kadınların evde oturmasını, uyuşturucu kullanmasını, fuhuş yapmasını ve kendilerini korumamasını istiyorlar. Bu nedenle fuhuş ve uyuşturucu yaygınlaştı. Eskiden Wan’da uyuşturucu yoktu, ama şimdi Wan’da 8 bin kişinin uyuşturucu kullandığını görüyoruz” diye kaydetti.

‘Kürdistan’da 8 bin uyuşturucu bağımlısı var’

Bunun çok önemli bir konu olduğuna dikkat çeken Ruken Kılıç, şöyle konuştu:

“Kentin her tarafında çok sayıda kamera var, güvenlik önlemleri var, savaş politikaları yürütülüyor, ama Kürdistan’da 8 bin uyuşturucu bağımlısı var. Bu, onların yol açtığı bir durum anlamına geliyor. ‘Bırakın gitsinler’ diyorlar. Gençlerin kimliklerini, milletlerini, dillerini ve daha birçok şeyi unutmaları gerektiğini söylüyorlar. Özel savaşın başlangıcından beri toplum, kadınlar ve gençlerin bu soruna ve sosyal meselelere kayıtsız kaldığını görüyor, biliyor ve fark ediyor. Eskiden parklarda, sokaklarda ve ara sokaklarda uyuşturucu ve fuhuş görüldüğünde toplum tepki gösterirdi, ama şimdi böyle bir tepki olmadığını görüyoruz. Bu da özel savaşın etkisini gösteriyor.

Geçmişte Kürdistanlı gençler büyük üniversitelere gider, kitap okur ve çeşitli etkinliklere katılırdı. Sosyal sorunların farkındalığı tamamen gençlerin ve kadınların omuzlarındaydı. Ancak şimdi gençler üniversiteleri ve iş gücünü terk etmiş durumda; çalışmıyorlar. Bunlar olmazsa derin yoksulluk ve yozlaşma ortaya çıkar. Şiyar Be Platformu ile bu sorunları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Uyuşturucu ve fuhuşa karşı devletin hiçbir tutumu yok. Platformu ilan ettiğimiz gün ise 2 bin polis vardı. Panzer, TOMA ve akrepler getirildi ve dört saat boyunca açıklama yapmamıza izin verilmedi. Biz de, ‘Görünüşe göre bu kötü şeylerin insanların içinden çıkmasını istemiyorlar’ dedik.”

‘Mahalleleri, sokakları, köyleri ve şehirleri terk etmeyeceğiz’

Sözlerinin devamında özel savaşın kullandığı yöntemlere dikkat çeken Ruken Kılıç, “Özel savaş bunu televizyon ve diziler aracılığıyla yapmaya çalışıyor. Bir televizyon dizisinde bir asker bir kıza gelir ve ‘Seni özgürleştirmeye, bu topraklardan kurtarmaya geldim’ der. Özel savaşın politikası da budur. Bunu bize, Kürdistan gençliğine ve Türkiye’nin büyük şehirlerindeki insanlara aşılıyorlar. ‘Bunu askeri savaşla yapmadık, Kürtleri özel bir savaşla yok edeceğiz’ diyorlar. Biz de bu özel savaşa karşı ayağa kalkmalıyız diyoruz, uyanık olmalıyız” diye ifade etti.

Savaş, depremler ve çatışmalarla insanlar yerinden edildiğini söyleyen Ruken Kılıç, “Bu yerinden edilmeyle birlikte toplum da bölündü. Bu durum psikolojik açıdan da çok ağırdı. Devlet bu süreçte aramızda özel bir savaş yürüttü. Herkes kendi derdiyle ilgilendi, yerinden edilenler gittikleri yerlerde yalnız bırakıldı. Çocuklar sisteme dahil edildi, uyuşturucu ve fuhuş yaygınlaştı. Bu nedenle ‘mahalleleri, sokakları, köyleri ve şehirleri terk etmeyeceğiz’ diyoruz. Bu düşmanlığı ve bu savaşları kabul etmiyoruz. Bu savaş, sivil toplum örgütlerine, hapishanelere ve partilere karşı yürütülüyor. Biz artık ayağa kalkacağız diyoruz. Bugüne kadar gençlerimiz katledildi, gençlerimiz özel savaş politikalarıyla da yok edildi” diye ekledi.

‘Kürdistan’da ve Türkiye’de bu özel savaşa son vermeliyiz’

Ruken Kılıç, değerlendirmelerinin sonunda platformun planlarını anlatarak, “Çalışmalarımızı yürüteceğiz. Sokakları, mahalleleri, camileri, kiliseleri gezeceğiz ve halkı uyuşturucu ve fuhuşa karşı bilgilendireceğiz. Kürdistan’da ve metropollerde gençlerimizin artık bu uyuşturucu, fuhuş ve bireysel şiddetin esiri olmaması gerektiğini vurgulayacağız. Özel savaşa karşı mücadele yalnızca bir platformla yapılamaz, sadece sivil toplum örgütleriyle de yapılamaz. Devlet, bürokrasi, parlamento, saray… muhatap kim olursa olsun, hepimiz bir araya gelmeli ve Kürdistan’da ve Türkiye’de bu özel savaşa son vermeliyiz” dedi.