Rojava’yı savunma vakti: Saldırılara karşı dün olduğu gibi bugün de direneceğiz
Rojava’ya saldırılarla kadın özgürlükçü paradigmanın hedef alındığını belirten kadınlar, ulus devletlerin kirli oyunlarının işe yaramayacağını söyleyerek, “Bu saldırılara karşı dün direnen Kürtler, bugün de direnecektir” dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed- Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ) ve farklı çetelerin Suriye’de saldırıları devam ederken, çeteler iki gündür Minbic’e yoğun saldırı düzenliyor. Özerk Yönetim alanlarını hedef alan çetelerin yaptığı savaş suçları ise sürüyor. Sivil halkı hedef alan, kadınları rehin tutan ve çocukları katleden bu çetelerin yürüttüğü savaş politikalarına uluslararası alanlar sessiz kalmaya devam ediyor.
Saldırılarda yaşamını yitiren, yine hak ihlaline maruz bırakılan kadın ve çocuklara dair bir veri henüz elde edilemezken, basına yansıyan görüntülerde çetelerin yaşlı ve çocuk demeden birçok sivili katlettiği görülüyor.
Öte yandan Türk devletinin de Özerk Yönetim alanlarına İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile saldırıları sürüyor. 8 Aralık akşam saatlerinde Eyn İsa’ya bağlı El Mustareha köyüne düzenlenen saldırıda çoğu kadın ve çocuk 12 sivil katledildi.
Saldırılarla Rojava kadın Devrimi’nin hedef alındığını belirten kadınlar, her koşulda Rojava halkının yanında olunması gerektiği çağrısında bulundu.
‘Kirli oyunlar işe yaramayacak’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, Suriye’de birçok planın hayata geçirilmeye çalışıldığını ancak bu planların amacına ulaşmayacağını söyledi.
Rojava’da büyük kazanımlar elde edildiğini ve bu kazanımların halklar tarafından canı pahasına korunduğunu kaydeden Sultan Yaray, “Rojava’da kazanım elde eden halklar var. Bu saldırılar halkların birlikteliğini hedef alıyor. Bu güçlü beraberliğe tahammül edemeyen ulus devletler, halklara gözdağı vermek istiyor. Ama bu saldırılara karşı dün direnen Kürtler bugün de direnecektir. Kirli oyunlar işe yaramayacak” dedi.
‘Uluslararası güçler üç maymunu oynuyor’
Çetelerin bölgede açık bir şekilde savaş suçu işlediğini belirten Sultan Yaray, uluslararası kurumların bu süreçte “üç maymunu” oynadığını ifade etti.
Sultan Yaray, saldırılarda insanlığa karşı suçlar işlendiğini söyleyerek, “İnsanlar kendi topraklarından göç etmek zorunda kalıyor, kadınlar rehin alınıyor ve yine sivil insanlar katlediliyor. Türkiye’nin desteği ile bu çeteler bu kadar kolay insanlık suçu işliyor” diye belirtti.
‘Halk mücadeleden ödün vermiyor’
Bu süreçte kadınların ve kazanımların hedefte olduğunu söyleyen Sultan Yaray, bu çetelere karşı halkın mücadeleden ödün vermediğini belirtti. Bu mücadelenin hem DAİŞ hem de onun aparatlarına karşı bir “zihniyet mücadelesi” olduğunu aktaran Sultan Yaray, “Rojava’daki devrim ve yaşam bugün bütün dünyaya örnek oldu. Her yerden insanlar orayı kendileri için bir yaşam alanı olarak görüyor. Herkes kendini o kazanımda görüyor. Bütün halkların ortak yaşam sürdürdüğü bu sistem, bugün sadece Rojava’da var. O yüzden bu kadar yoğun bir şekilde hedef alınıyor” şeklinde konuştu.
‘Bu siyasi değil, insani bir çağrıdır’
Bu saldırılara karşı bütün kesimlerin insani bir çağrıda bulunması gerektiğini söyleyen Sultan Yaray son olarak şunları dile getirdi: “Buradan bütün halklara sesleniyoruz; Bu sorun sadece Rojava’nın ya da Kürt halkının sorunu değildir. Bu çetelerin işlediği savaş suçlarına karşı herkes sesini çıkarmalı. Bu siyasi değil, insani bir çağrıdır. Orada kadınlar, çocuklar, bir bütünen halklar hedef alınıyor. Bu insanlık suçuna karşı mücadele en büyük ahlaktır. Biz bu savaşa karşıyız ve mücadele edeceğiz. Savaşa destek olmak kimsenin işine yaramayacak.”
‘Kadın özgürlükçü paradigma hedef alındı’
Tevgera Jinên Azad (TJA) Üyesi Hasibe Yazıdık, Rojava’da tüm dünyaya örnek olan ve kadın özgürlükçü paradigmanın hedef alındığını belirtti.
Rojava halkının yıllardır saldırılar altında kendilerini savunduğunu kaydeden Hasibe Yazıdık, “Yüzyıllardır Kürtler emperyalist devletler tarafından dört parçaya bölündü. Her parçası ayrı bir asimilasyon ve savaş politikasına maruz bırakıldı. Halk doğduğu coğrafyada huzurla ve güvenle bir yaşam sürdüremedi. Bugün on yıldan fazla Rojava’da süren bir çatışma ve saldırı tehdidi var. Kürtler orada demokratik modernite ışığında bir yaşam inşa etti. Bu yaşamda sadece Kürtler değil, Ortadoğu halklarıyla beraber bir devrim hayata geçti. Bu devrim emperyal devletlerin hoşuna giden bir sistem değildi. Bugün ise çeteler eliyle Rojava’da yeni bir saldırı yaşanıyor. Bu saldırı politikası en çok kadınları tehdit ediyor” dedi.
‘Desteklenen çeteler tüm halklar için tehdit’
Çetelerin desteklenmesinin, güçlendirilmesinin ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarına karşı bir tehdit unsuru haline getirilmesini değerlendiren Hasibe Yazıdık, çetelerin kısa sürede tüm halklar için tehdit oluşturabileceği uyarısında bulundu.
‘Rojava’yı ve kazanımlarımızı korumak zorundayız’
Kadın düşmanı zihniyete karşı mücadelenin daha da büyütülmesi çağrısında bulunan Habise Yazıdık, DAİŞ zihniyeti taşıyan çetelerin bu süreçte kadına dönük ağır suçlar işlediğini sözlerine ekledi. Hasibe Yazıdık, “DAİŞ zihniyeti taşıyan bu çeteler kendinden olmayanlara çok büyük bir nefret besliyor. Zaten kadınlara da büyük bir düşmanlık besliyorlar. Bu zihniyeti kabul etmediğimizi her alanda dile getiriyoruz. Bu zihniyete karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu bir insanlık mücadelesidir. Rojava’yı korumak aynı zamanda barışı ve özgürlükleri korumak anlamına geliyor. Biz kadınların bu yaşama ve paradigmaya dört ele sahip çıkmamız gerekiyor. Rojava’yı ve kazanımlarımızı korumak zorundayız” dedi.
‘Bu mücadele bir insanlık görevidir’
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) Eşbaşkanı Yeter Erel Tuma da savaşa karşı diyalog ve barış sesinin yükseltilmesi gerektiğini belirtti.
Ortadoğu, özellikle de Suriye’de demokratik bir yaşamın inşa edilmemesi durumunda yine kadınların mağdur olacağını ifade eden Yeter Erel Tuma, “Bu saldırıya karşı herkesin barış demesi gerekiyor. Bu mücadele her şeyden önce insanlık görevidir. Kadınlar olarak biz barış ve adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Savaşa karşı barış demeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.