Rîham Hico: 3’üncü dünya savaşının merkezinde kadın soykırımı var
Bağdat’ta düzenlenen 3’üncü Irak Kadın Konferansı seminerler ile devam ediyor. 3’üncü dünya savaşının merkezinde kadın soykırımı olduğunu belirten TAJÊ sözcüsü Rîham Hico “Şengal'de kadının tarihi rolü yeniden ortaya çıkıyor” dedi.
Bağdat - Bağdat’ta “Ortak Mücadele ile Kadın Kırımına Karşı Öz Savunmanın Sesi Ol” şiarı ile düzenlenen 3’üncü Irak Kadın Konferansı Bağdat’ın Qesr El-Sedîr Salonu’nda çok sayıda kadının katılımıyla gerçekleştiriliyor. Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJÊ) ile Irak Kadın Vakfı öncülüğünde gerçekleştirilen konferans seminerlerle devam ediyor.
Moderatörlüğünü gazeteci ve insan hakları savunucusu Iman Qasim'in yaptığı ikinci oturumda ise "Toplumsal ve Siyasi Açıdan Irak'ta Kadınların Durumu" konulu seminer Irak Kadınlar Derneği Başkanı Şamîran Mirokîl tarafından verildi. Hukuk araştırmacısı Fayze Babexan tarafından "Irak'ta kadınların karşılaştığı hukuki sorunlar" konulu seminer verildi. Êzidî Özgür Kadın Hareketi (TAJÊ) Sözcüsü Rîham Hico tarafından "örnek olarak demokratik Irak ve kadın özgürlüğü projesi, Şengal örneği gibi" konulu seminer verildi.
‘Üçüncü Dünya Savaşı'nın merkezinde kadın soykırımı var’
Rîham Hico seminerinin başında şunları söyledi: "Ortadoğu'daki yönetim sistemi yüz yıldır ciddi bir kriz içerisindedir. Bu krizler sonucunda üçüncü dünya savaşı yaşanıyor ve bugün de tüm zorluklarıyla devam ediyor. Üçüncü Dünya Savaşı insani değerlere, kültüre, inanca ve özellikle kadınlara karşı yürütülüyor. Üçüncü Dünya Savaşı'nın hedefinin merkezinde kadına yönelik soykırımın yer aldığını söyleyebiliriz. Ortadoğu'ya savaşı körükleyerek müdahale derinleşiyor. Bölgedeki egemen güçler baskı ve soykırım niteliğindeki savaşlarla varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Şu anda dünyanın birçok yerinde toplumlara karşı ulus-devlet savaşı en vahşi şekilde yürütülüyor. Mevcut sistem ülkeleri işgal etme, insanları/toplulukları kontrol etme zihniyetiyle devam ediyor. Dolayısıyla krizler olmazsa yani yaratılmazsa ulus devletin varlığı tehlikeye girecektir. Bu nedenle düşman toplumda ve halklar içerisinde sürekli krizler ve kalıcı sorunlar yayıyor. İktidarların zihniyetinde çözüm yok, çünkü çözümler onların çıkarlarına uygun değil. Sorunların derinleştirilmesinde çıkarları var. Özellikle toplum içerisinde ve bölge halkı arasında sosyal, siyasi, ekonomik ve dini sorunları derinleştiriyorlar. Binlerce yıldır demokratik kültür ve eşitlik temelinde bir arada yaşayan toplumlar arasında her zaman karşıtlık ve düşmanlık yaratmaya çalışıyorlar.
Ulus-Devletlerin Temeli: Cinsiyetçilik, Din ve Irkçılık
İktidar zihniyetinin erkek zihniyeti olduğunu kaydeden Rîham Hico, şöyle devam etti: "Ulus-devlet sistemi, ırkçı, dini, bilimsel ve cinsiyetçi ideolojiyle tekçi zihniyetiyle toplumu boyunduruk altına almaya çalışıyor. Günümüzde siyasi sorunlar toplumsal çatışmaları beraberinde getiriyor. Yine savaş nedeniyle yaşanan ekonomik sorun - yiyecek kıtlığı – açlık artık endişe verici boyutlara ulaşmış ve dünyada giderek daha fazla yayılıyor. Devlet her zaman kalıcı sorunlar temelinde varlığını sürdürdüğü için bölgedeki bazı sorunlar bir asırdır devam etmektedir. Ulus devlette kadının toplumda ve yönetimde rolü yoktur. Bütün toplumsal sorunların temelinde kadın sorunu vardır. Mevcut sistemde kadınlar sadece araç olarak kullanılıyor. Kadınlar hayatın her alanından dışlanmış ve sadece erkeğin ve devletin çıkarlarının en iyi hizmetkârı olan ikincil bir rol üstlenmiştir.
Ortadoğu'da kadın haklarının hiçbir şekilde tanınmadığı ülkelerden biri de Irak'tır. Kadın haklarının tanınmadığı bir ülkede demokrasiden, eşitlikten, adaletten söz edilemez. Irak ve Güney Kürdistan'da kadınların öldürülmediği gün yok. Kadınlar siyasetten ve hayatın her alanından dışlandı. Eğitim hakkına sahip olmaktan bağımsız ekonomiye kadar her alanda kadınlar erkeklere mahkum kılınmaktadır. Kadınlara yönelik bu özel politika, ulus devlet aklının ve erkek egemenliğinin ürünüdür."
‘Her bölge kendi yönetimini toplumunun gerçekliğine göre tanımlamalıdır’
Riham Hico, Şengal'i örnek vererek, şunları söyledi: "Şengal göz önünde bir örnektir. Ferman öncesinde sözde kendilerini Şengal'in koruyucusu olarak görenler, Şengal bizimdir diyorlardı. Hem Irak merkezi hükümeti hem de Güney Kürdistan hükümeti, 2003'ten 2014'e kadar her iki iktidar partisi Şengal konusunda kendi çıkarları için mücadele ediyordu. Ama IŞİD gelince Şengal'i bırakıp kaçtılar. Şengal'de kalmak onların çıkarına değildi. Onların çıkarları uğruna Mezopotamya'nın en eski inancı feda edildi. Binlerce yıldır ayakta kalan bir gelenek, bir tarih ve bir kültür soykırıma, yağmalara terk edilmiş durumda. Ulus-devletin zihniyeti ve ideolojisi böyledir her şeyi feda edebilir. Onun için ulus-devlet öldürüyor, yağmalıyor, katliam yapıyor.
Şengal ve demokratik ulus örneği
Bugün Şengal'de 10 yıllık tecrübemiz, kalıcı çözümün demokratik ulus sistemi olduğunu göstermiştir. Bu sistem Irak genelinde demokratik ve eşit bir model olabilir. Çünkü Irak'ta tek bir halk yaşamıyor, pek çok farklı yapı, kültür, dil, din ve inanç var. Bazıları sayıca az, bazıları çok ama bu topluluklar binlerce yıldır bir arada yaşamış, birbirlerini tamamlamışlar. Irak'ın her bölgesinin farklı bir özelliği var. Şengal, Kerkük ve Basra'nın her bölgesi birbirinden farklı. Onun için her bölge tek bir sistemle yönetilemez. Her bölgenin kendi yönetimini kendi toplumunun gerçekliğine göre tanımlaması ve yönetimin yaşadığı toplumun özelliklerine göre yürütülmesi gerekmektedir. Her bölge kendi özerkliğine sahip, aynı zamanda birbirlerinin özerkliğine saygı duyma ve güçlü ilişkiler içerisinde olmalıdır.”
‘Demokratik bir ülkede kadınların öncü rolü vardır’
Rîham Hico, Şengal’in özerkliğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Bugün Şengal’de halk kendi kendini yönetiyor. Demokratik ve Özerk Yönetim sistem ve anlayışıyla tüm hizmet kurumlarını kurmuştur. Jin, Jiyan,Azadi ve Demokratik Ulus sistemi felsefesi, kadının ve toplumun özgürlüğünün temelidir. Özerk sistem içerisinde tüm bileşenler gerçekliğine, kültürüne ve inancına göre yer almaktadır. Bir halk başka bir halkı, dili, bayrağı, kültürü inkar etmez. Her biri bunu kendi sistemleri için bir zenginlik olarak görüyor ve öyle kabul ediyor. Hala yapılması gereken çok iş olsa da bu zihniyetin tohumlarının Êzidi kadınına ve tüm topluma ekildiğini söyleyebiliriz. Toplum 10 yıl içinde bu özerklik sisteminin tüm sorunlarına çözüm olabileceğini ve aynı zamanda kendi savunmasını da inşa edebileceğini gördü.
Tüm devrimlerde kadınlar ülkeleri için önemli rol oynadılar ve ağır bedeller ödediler
Kadınlar ulusal demokratik sistemde öncü bir role sahiptir. Önder Apo bugüne kadar kadın özgürlüğü adına pek çok çalışma yaptı. Sistem içinde yaşayan kadınların sorunlarına dair binlerce perspektif yazdı. Önder Apo'nun felsefesinin ve paradigmasının temelinde kadın özgürlüğü vardır. Şu anda Şengal'de Özerk Yönetim sistemi kapsamında meclislerde, kurumlarda eş başkanlık sistemi kurulmuş durumda. Bu sistem toplum için önemlidir. Özgür bir kadın özgür bir toplumdur. Yapısal devrimlerin tamamında kadınlar ülkeleri için önemli bir rol oynadılar ve ağır bedeller ödediler. Artık Şengal'de kadının tarihi rolü yeniden ortaya çıkıyor ve kadınlar önlerindeki tüm engelleri aşıyor. Kadınların rolü büyük. Artık kadınlar her alanda kendilerini savunuyor, koruyor, eğitiyor. Erkeğin kadın üzerindeki etkisi ve aldığı kararlar olmadan, kadın doğal gücüyle hem kendi düzeyini hem de toplumu yönetme mücadelesi veriyor.
Bütün bu gelişmeler, Demokratik Ulus felsefesi temelinde gerçekleştirilmiştir. 74’üncü Ferman’ın en büyük cevabı 10 yıldır verdiğimiz mücadeledir. Bu sistemin daha da geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve tüm toplumun dahil edilmesi için biz kadınlara görev düşüyor. Êzidî, Arap, Türkmen, Hıristiyan halklardan ve inançlardan oluşan toplumumuz Şengal’de kardeşçe bir arada yaşıyor. Halklar, birbirleriyle çatışmadan, karşılıklı güven, kimlik ve kültürlerine saygı temelinde birlik ve beraberlik içinde yaşamaktadır.”
Konferans tartışmalarla devam ediyor.