DILUCAN BOZÎ

Kobanê – Efrin’e yönelik yaşanan işgalin ardından insanlık dışı uygulamalar devam ederken, kadınlarda bu uygulamalardan en ağır şekilde nasibini alıyor. İnsanların gözaltına alınmadığı tek bir gün yokken, kaçırılan insanlar işkencelere maruz kalıyor ve ailelerinden fidye isteniyor. Bunların yanı sıra tarlalarında çalışan insanlar katledilmiş halde bulunurken, tutuklamalar nedeniyle de Ezaz’daki Rai Cezaevi’nde yer kalmadığı belirtiliyor. Kadın çalışmaları yürüten Reşan Mehmud, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

"Tarihi yapısı değiştirilmek istendi"

Üç yıldır Efrin’de işkence, kaçırma, talan, taciz, tecavüz gibi birçok vahşi uygulamanın gerçekleştiğini ifade eden Reşan Mehmud, “Efrin’in tarihi ve kültürel yapısını bozmak istediler. Zenginlikleriyle bilinen kent Türkiye ve ona bağlı çeteler tarafından yerle bir ediliyor. Efrin ilk işgal edildiğinde demografisi değiştirildi. Bu değişiklik karmaşa ve istikrarsızlık yarattı. Savaşın da bir kanunu var. Yürütülen savaşı kabul etmek mümkün değil. Türkiye Efrin’i kendi topraklarına dahil etmek istiyor. Bunu da çeteler eli ile yapıyor. Çeteler dinden bahsediyor ama din adına vahşi uygulamalar gerçekleştiriyor” diye konuştu. 

"Halkı korkutmak istiyorlar"

Efrin’deki kadınların durumu hakkında değerlendirme yapan Reşan Mehmud, “Kadınlar çetelerin elinde sürekli satılıp alınan bir araca dönüşmüş durumda. Arap bölgelerinde yaşananlar Efrin’de tekrarlanıyor. Doğanın talanından evlerin yakılmasına kadar bütün uygulamalar aynı gün gerçekleştiriliyor. Çeteler kadınları yakalayarak bir yıkım oluşturmak istiyorlar. Efrin’deki Kürtler ya öldürülüyor ya da fidye ile kurtulabiliyor. Kaçırma olaylarıyla halkı korkutmak istiyorlar” diye ifade etti. 

"Uluslararası devletler sessiz"

Reşan Mehmud, tüm yaşananlar karşısında uluslararası devletlerin sessiz kaldığını ve suça ortak olduklarını söyleyerek, “Türk devleti ve çetelerin olduğu yerde öldürme, katletme, taciz, tecavüz ve talan gibi uygulamalar var” dedi.