Nöbet Eylemi’ne katılan Kobanêliler: Toprağımızı da barajımızı da koruyacağız

Tişrîn Barajı’ndaki Nöbet Eylemi’ne katılan Kobanêli kadınlar, topraklarını savunmaktan asla vazgeçmeyeceklerini belirterek, direnişin kendilerine büyük bir moral verdiğini kaydetti.

ÊLVÎN MİHEMED

Kobanê – Türk devleti ve ona bağlı çete grubu Suriye Milli Ordusu (SMO), 8 Aralık 2024’ten bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Suriye’nin en büyük ikinci barajı olan Tişrîn Barajı’na yönelik saldırıları devam ediyor. Bölgenin temel enerji kaynağı olan barajı ve topraklarını saldırılara karşı savunmak için 8 Ocak’ta halk birçok kentten oluşturulan konvoylarla baraja giderek Nöbet Eylemi başlattı. Türk devleti ise saldırılarını halka yönelterek devam etti. Türk devletinin Tişrîn’de yaptığı katliamda 14 yurttaş yaşamını yitirirken, 70 fazla yurttaşta yaralandı. Yaralıların içinde durumu ciddiyetini koruyanlar bulunuyor.

Tişrîn Barajı’nda nöbet tutan halk ise “Kendi savunmamızı kendimiz yapacağız. Dün olduğu gibi, bugün de dış güçlere, bireylere dayanmadan, kendi öz gücümüzle, irademizle kendi topraklarımızı ve altyapımızı koruyacağız. Güçlü bir moralle direnişimizi sürdürüyoruz” sözleri ile inançlarını bir her fırsatta dile getirdi.

Tişrîn Barajı’ndaki Nöbet Eylemi’ne katılan ve farklı kentlerden gelen konvoylara devrettikten sonra Kobanê’ye dönen kadınlar, eylemden büyük moral aldıklarını ve topraklarını her koşul altında savunacaklarının kararlılığını vurguladı.

'Tüm saldırılara karşı barajı savunacağız'

Tişrîn Barajı Nöbet Eylemi’ne katılanlardan Zehê Ali Eyûb, halkın direnişine dikkat çekerek, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Tişrîn Barajı’na gelme nedenimiz, bölgenin altyapısını saldırılardan korumaktır. Kobanê’den ayrıldığımızda, yaklaşık 700-800 kişilik bir konvoyla birlikte Tişrîn Barajı’na yola çıktık. Şirin bölgesine vardığımızda ise, Türk savaş uçakları ile hava saldırılarıyla çevremiz bombalanarak, halkın baraja gitmesi engellendi. Türk devletinin saldırı amacı, halkı korkutmak, sindirmek ve direnişini kırarak geri adım atmasını sağlamaktır; fakat Kobanê halkı, iddialı ve kararlı bir duruşla ilerleyerek geri dönmedi. Saldırılarda 11 arkadaşımız yaralandı, 5 kişi ise hayatını kaybetti. Yapılan saldırılara aldırış etmeden moralli bir şekilde yola devam ettik. Saldırılardan dolayı yol zarar gördü, bu yüzden araçlarımızdan inip, Tişrîn Barajı’na ulaşana kadar yürüyerek ilerledik.”

“Bizler her şeyden önce kendimizi ve topraklarımızı kendi öz gücümüzle savunmak zorundayız” diyen Zehê Ali Eyûb, sözlerini şöyle noktaladı: “Çünkü Kürt halkının arkasını yaslayacağı ya da tutabileceği herhangi bir dış güç yok. Esas güç bizleriz. Bizler bu direnişte yer alan arkadaşlarımızdan moral alıyoruz. Direnişlerini selamlıyoruz ve her zaman yanlarında olacağımızı belirtiyoruz.”

'Türk devletinin amacı soykırım’

Nöbet Eylemi’ne katılanlardan Meysûn Kewar da saldırılarla soykırımın amaçlandığını ifade ederek, “Tişrîn Barajı’nı yıkmak istiyor. Bu durum, Tabka, Rakka sınırları ve hatta Kürdistan sınırları için de büyük bir tehlike oluşturuyor. Yoğun saldırılardan baraj hasar görebilir ve sele maruz kalabilir. Türk devletinin amacı, köyleri ve şehirleri su altında bırakmak; bu da halk için büyük bir tehlike oluşturuyor” dedi.

'Tişrîn Barajı, Kuzey ve Doğu Suriye halkınındır’

Nöbet Eylemi’ne katılanlardan Cûrî Temî, de konuşmasının başında saldırıların amacına vurgu yaparak, “Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını günlerdir sürdürüyor. Buğday, elektrik, su tesisleri ve toplumun diğer ihtiyaçlarını karşılayan kurumlar bilinçli olarak hedef alınıyor. Bu nedenle, Kobanê halkı olarak Tişrîn Barajı’nda dört gün boyunca saldırılara rağmen barajı korumak için nöbet tuttuk. Baraja ulaştığımızda, herkesin morali yüksekti ve bu durumdan bizde moral aldık” diye belirtti.

Herkesin barajı korumak için nöbet tuttuğunu belirten Cûrî Temî, “Gençten yaşlısına kadar birbirimizden moral alarak barajı koruduk ve savunduk. Bu nöbet onurlu bir şekilde devam edecek; yine topraklarımızı ve Tişrîn Barajı’nı asla terk etmeyeceğiz. Tişrîn Barajı sadece bize ait değildir, Kuzey ve Doğu Suriye halklarının yanı sıra Kürtlerin ve Arap halklarınındır. Bu nedenle, barajı korumaya ve nöbet tutmaya devam edeceğiz; her zaman savaşçılarımızın yanında olacağız” şeklinde konuştu.