Newroz ateşini direnişle harlayan kadınlar-1

Kürdistan’ın birçok kentinde kadınların öncülüğüyle serhıldanlara dönüşen Newroz, sınırları da aşarak kadınların direnişleriyle yeni anlamlar kazandı.

DELAL SARI

Haber Merkezi- 21 Mart Newroz Bayramı Kürtler için zulme, sömürüye, baskılara karşı başkaldırının tarihidir. Kürdistan’da tüm yasaklara karşı korku duvarlarının yıkıldığı 1990’lı yıllardan itibaren Newroz ateşi yakılmaya devam ediliyor. Kürdistan’ın birçok kentinde kadınların öncülük ettiği Newroz, serhıldanlara dönüşürken, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Bedriye Taş (Ronahi), Nilgün Yıldırım (Berivan), Binevş Agal (Berivan), Sema Yüce, Elefteria Fortulaki’nin eylemleriyle de yeni anlamlar kazanır “Newroz kutlanacak, lastikle olmazsa canımızla” mesajıyla yasaklara, baskılara karşı bedenlerini ateşe veren kadınlar, özgürlük yolunda büyük miras bırakır.

Miras bırakan kadınlardan biri de Zekiye Alkan. Gümüşhane Kelkitli’de 1970 yılında doğan Zekiye Alkan,  Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanır. Üniversitede okurken özgürlük mücadelesi ilgisini çeker. Eylemini gerçekleştirmeden bir önceki Newroz'da Diyarbakır’da bir parkta arkadaşlarıyla bir araya gelen Zekiye Alkan, bir anda cebindeki tüm paraları çıkararak yakar. “Ne yapıyorsun” diye şaşkınlıkla soran arkadaşlarına, “Newrozumu kutluyorum” diye cevap verir.

‘Zekiye Alkan Amed surlarında bedenini ateşe verir’

Nusaybin’de 13 PKK'linin kadınlar tarafından toprağa verilmesiyle başlayan sehıldanlara karşı uygulanan zulme sessiz kalamayan Zekiye Alkan, 21 Mart 1990'da siyah elbisesiyle Amed’in tarihi surlarına çıkarak bedenini ateşe verir. Zekiye Alkan, “Newroz ateşini bedeninde yakarak kutlayan bir kadın” olarak Kürt halkının kahramanı olur.

‘Özgürlüğün kolay olmadığının sembolüdür’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Zekiye Alkan'ın eylemini “Yükselen özgürlük ateşiyle Newroz’da bedenini ateşe veren Zekiye Alkan’ın eylemi de özgürlüğün kolay olmadığının sembolüdür” şeklinde değerlendirir.  Abdullah Öcalan’ın değerlendirmesinde şu ifadeler yer alır:

”Şu çok önemli bir gerçektir ki, Kürdistan kadını uyandığı, örgütlendiği, kat be kat kendini özgürleştirdiği oranda, Kürdistan uyanmıştır, dirilmiştir, özgürleşmiştir ve yaşanılır bir alana kavuşmuştur. Zekiye Alkan'ın şahadeti de Diyarbakır'da oluyor ve Mazlum'un şahadetiyle bağlantısı açıktır. Mazlum nasıl zindanda partiye dayatılan teslimiyete karşı büyük bir eylemse ve şahadetiyle bunun bir zaferi oluyorsa, Zekiye Alkan'ın direnişi de Diyarbakır geneline dayatılan, bu temelde de bütün Kürdistan'a ve Kürt halkına dayatılmış olan sinmişliği, korkuyu ve çaresizliği gidermek oluyor."

Ezidi bir ailenin kızı olan Binevş, Berivan olur

Bir diğer direnişçi kadın, adını Kürt destanı 'Cembeliyê Mirê Hekkarî û Binevşa Narin'den alan Binevş Agal (Berivan). 1966 yılında Batman'ın Beşiri İlçesi'nde doğar. Ezidi bir ailenin kızı olan Binevş Agal (Berivan), 12 Eylül darbesinin ardından ailesiyle birlikte 1980 yılında Avrupa'ya göç eder. Avrupa'da 1984'ün Nisan ayında yaklaşık 40 kişi, 12 Eylül darbesinin Kürdistan'daki baskılarını duyurmak ve 2 Mayıs 1983'te Kürdistan dağlarında komplo ile Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin'in yaşamını yitirmesini protesto etmek amacıyla bir ay süreli yürüyüş yapılır. Yaklaşık 300 kilometrede süren yürüyüşe tek kadın eylemci olarak katılır Binevş Agal.

Ezidi halkında büyük etki yaratır

Ezidi kadınların evinden çıkamadığı bir dönemde Binevş Agal’ın devrime katılması Ezidi halkında büyük etki yaratır. Binevş Agal ailesine, "Beni merak etmeyin, ben PKK ocağındayım" notunu bırakarak yönünü dağlara çevirir. PKK'nin 1986'da Bekaa Vadisi'nde gerçekleştirdiği 3'ncü kongresine katılan Binevş Agal, bir süre Bekaa Vadisi'nde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yanında eğitim aldıktan sonra Kuzey Kürdistan'a oradan da Botan'a geçer

Cizre’de ilk defa bir kadın gerilla halka öncülük eder

Cizre'de örgütlenme faaliyetlerini yürüten Binevş Agal, kısa sürede çok sevilir ve herkesin saygısını kazanır. Botan’da kadın örgütlenmesine önem veren Binevş Agal, ev ev, mahalle mahalle dolaşarak özellikle kadınlara ulaşır. Halk ilk defa bir kadın gerillanın kendilerine öncülük yaparak örgütlediğine tanık olur. Botanlı kadınlar Binevş Agal’la kendilerine ve kadın gücüne inanmaya başlar. Binevş Agal artık kadınların umudu olmuştur.

Cizre’de aileler kız çocuklarına ‘Berivan’ adını verir

Cizre'de 16 Ocak 1989'da ihbar sonucu kaldığı ev tespit edilen Binevş Agal, operasyon yapıldığında teslim olmayarak savaşarak yaşamını yitirir. Artık Cizre deyince Binevş Agal yani Berivan akla gelir. Neredeyse her ailede doğan kız çocuklarına “Berivan” adı verilir. Başkaldırının sembolü olan Cizre Newroz serhıldanını örgütleyen Binevş Agal’ın yaşamını yitirmesinin ardından kadınlar Newrozlar'da sokaklarda direnişin öncüsü olur. Binevş Agal’ın örgütlediği kadınlar panzerlere karşı durur.

‘Dağlara olduğu gibi halka da yakıştı’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, hakkında şiirler, şarkılar yazılan Binevş Agal (Berivan) ile ilgili bir değerlendirmesinde şunları ifade eder: "Dağlara oldukça yakıştığı gibi yine halka da yakıştı. Ve Cizre halkına kendini çok sevdirdi. Cizre halkının uyanışında bu arkadaşın hayli etkili olduğu söylenebilir. Öyle bir kızımızdı ki çok özlü bir biçimde eğitime katıldı. Çok fazla okuması da yoktu. Bir köyde büyümüştü ama o kadar samimi ve o kadar özlü bizi dinleyip anladı ki; bir dediğimizi iki yapmadı. Hatta bunu bir düzeyde pratize ediyordu."

 Rahşan Demirel daha bebekken ailesi İzmir’e göç eder

Direnişiyle büyük yankı uyandıran kadınlardan biri de Rahşan Demirel. 15 Ağustos 1975 yılında Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde dünyaya gelir. Devletin baskılarından dolayı birçok Kürt ailesi gibi Rahşan Demirel’in de ailesi İzmir’e göç etmek zorunda kalır. Rahşan Demirel İzmir’e göç ettiklerinde henüz 1 yaşındadır. Annesi geçimlerini sağlamak için tekel fabrikasında işe başlar. Bir gün okula sevdiği ve kimliğini gördüğü sarı kırmızı yeşil renkli kıyafetlerle gitmesi üzerine öğretmeninin tokat attığı Rahşan Demirel, öğretmenine aynı karşılığı verir.

Çocuk yaşta devlet baskısının farkına varır

Nusaybin’i çok seven Rahşan Demirel, ailesinin koşulları elverdikçe Nusaybin'i sık sık ziyaret eder. Çocuk yaşta devlet baskısının farkına varan Rahşan Demirel, Nusaybin'de Kürt halkına karşı devlet şiddetini kabul edemez.

‘Kürtleri öldürüyorlar biz niye bir şey yapmıyoruz anne?’

1990'lı yıllarda Nusaybin'de başlayan serhildan dalga dalga her yere yayılırken İzmir Kadifekale'de de yankısını bulur. Kürt yurttaşların ağırlıklı yaşadığı Kadifekale'de, yapılan eylemlerde en önde elinde taşlarla çatışan küçük kız çocuğu olarak tanınır Rahşan Demirel. Her fırsatta annesine dağa gitmek istediğini söyleyen Rahşan Demirel, "Cizre'de halkımızı katlediyorlar. Kürtleri öldürüyorlar. Biz niye bir şey yapmıyoruz, anne?" diye sorar.

Bir eylemde polisin saldırısına karşı Rahşan Demirel’in tutumunu bir arkadaşı şu şekilde anlatır: "Bir gün eylemde bize küfreden polislere saldırdı. Polisler onu saçından tuttu ve dövdüler. Rahşan bağırıyordu; 'gün gelecek tarih karşısında hesap vermek zorunda kalacaksınız' diyordu. Zor bela onu polislerin elinden aldık. Ağzı burnu kanıyordu. Buna rağmen gülüyordu. 'Ülkem için kan döktüm' diyordu. Ben o zaman yine anlamadım ne demek istediğini ve sordum ‘iyi misin’ diye. O çok iyi olduğunu söyledi. Hem de hiçbir zaman iyi olmadığı kadar iyi olduğunu söyledi."

‘Kadifekale’de bedenini ateşe verir’

Rahşan Demirel 1992'de Cizre'de yaşanan serhıldanlardan çok etkilenir. Newroz kutlamalarının yasaklandığını televizyondan izleyen Rahşan Demirel, ertesi sabah 1992 yılının 22 Mart'ında sabah erkenden saatlerinde Kadifekale'ye çıkarak bedenini ateşe verir. Bedenini ateşe verdiğinde 17 yaşında olan Rahşan Demirel, evden çıkmadan önce bir karton parçasına şu notu yazar: "Ben kendimi Newroz yapıyorum Kadifekale' de. Cizre, Mardin ve Nusaybin'in cevabını vermek zorundayım. Bana sahip çıkın. İsmet Sezgin'e haber veriyorum Newroz kutlanacak… Lastikle olmazsa bile, canımızla kutlanacak!"

Rahşan Demirel, bıraktığı notta dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in "Bu yıl Nevruz kutlanmayacak. Kutlayan olursa da, gereği yapılacaktır" sözüne de cevap vermiştir.

‘Eli zafer işareti yaptığı haliyle kalmıştı’

Rahşan Demirel’in annesi Emine Demirel, 22 Mart sabahı kızı Nalan’ın yanına gelerek “Anne Rahşan yok, gitmiş” dediğini aktararak, şöyle devam eder: “Belli ki Nalân her şeyi biliyordu. 'Ne oldu, niye ağlıyorsun' dedim. Küçük kızım, 'Rahşan ablam evden kaçtı' dedi. Ben yataktan fırladım, bütün odaları dolaştım ama Rahşan yok. O esnada vitrinde, bir kartona keçeli kalemle yazılmış bir not gördük. Büyük kızım geldi. 'Oku' dedim, okudu. Notu yazdığı kartonu da yanımıza alarak Kadifekale’ye gittik. Ama biz hala bir insanın kendini yakabileceğini düşünemiyoruz. Sonra biraz şoku atlattıktan sonra etrafımıza baktık ki, ne görelim… İzmir'de yaşayan bütün yurtsever halkımız Kadifekale' yi sarı-kırmızı-yeşil bayraklarla donatmış. Herkesin haberi olmuş, binlerce insan Kadifekale' ye akın etmiş. Yani, biz en son öğrenen olduk. Kadifekale' nin her tarafını polisler tutmuştu. Biz zorlayarak içeriye girdik. Ben bizim bir ekmek poşetimiz vardı, onu gördüm. Polis bizi yaklaştırmak istemiyordu. Ben 'Bu kız benim kızım, bırakın' dedim. Polis, 'Nereden biliyorsun' dedi. Ben elimdeki kartonu ona gösterdim. Sonra Rahşan'ın başına gittim. Üst tarafı yanmıştı ama iki eli ile zafer işareti yaparak kalmıştı.”

‘Kızım doğduğu topraklara aşıktı’

Daha sonra dizlerini yere koyarak ağacın dibine oturduğunu söyleyen Emine Demirel, şöyle devam eder: “Ağacın dibine oturdum. Çok geçmeden karar verdim, 'Madem kızım böyle bir karar vermiş, kendini halkına adamış, bundan sonra bize düşen onun anısına sahip çıkmak olmalı' dedim. Kızımın yanına gittim. İlk sloganımı attım. İş başa düşmüştü. Rahşan'ı tüm dünya duymuştu. Güvenlik güçleri ise kimseye haber vermeden gömmek istiyorlardı. Polis otopsi için Rahşan'ı almak istedi. Hastaneye götüreceklerdi, ama orada da yok edeceklerdi. Ben izin vermedim. 'Onu alırsanız, ben de kendimi yakarım' dedim. Sonra binlerce yurtsever insanla birlikte Rahşan'ın cenazesini oradan aldık. Kadifekale camisine götürdük. Sonra da Nusaybin’e getirdik. Kızımın doğduğu topraklara âşıktı."

‘Alçaltıcı yaşam koşulları meşale eylemi ortaya çıkardı’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rahşan Demirel’in eylemine ilişkin yaptığı değerlendirmenin bir bölümünde şunları ifade eder: “Oradaki kitlemizin içinde yaşadığı utanç verici koşullar, kendisinin özgürlük ve özgür yaşam anlayışıyla bağdaşmayan alçaltıcı yaşam koşulları, Newroz'un o dirilticiliği ve çekiciliğiyle birleşince, böyle bir meşale eylemi ortaya çıkıyor."

Yarın: Newroz ateşini direnişle harlayan kadınlar (Bedriye Taş (Ronahi), Nilgün Yıldırım (Berivan), Sema Yüce, Elefteria Fortulaki)