Narin ilk değil: Çocuklar susturuluyor, failler korunuyor

Katledilen Narin Güran ile ilgili soruşturma devam ederken süreci takip eden Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Huriye Hamidi, ‘kutsal aile’ tanımına zarar gelmemesi adına çocukların susturulduğuna dikkat çekti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Amed’in Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe köyünde kaybolduktan 19 gün sonra cenazesi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran, katledildiği köyde toprağa verildi. Narin Güran’ın yaşamını nasıl yitirdiğine dair bilgiler otopsi raporu ile netleşecek. 

Narin Güran’ın yaşamını yitirmesi Türkiye’de bir kez daha çocuklara yönelik şiddet, istismar, tecavüz ve katliam olaylarını gündeme getirdi.  Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; 2008 ile 2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu. Kayıp çocuklar ülkesine dönen ülkede TÜİK 2016 yılının ardından bir daha veri paylaşımında bulunmadı. Adalet Bakanlığı'nın raporlarına göre ise çocuklara yönelik cinsel suçlardan 2023'te 40 binden fazla dosya açıldı. 36 bin 275 failin 7 bin 88’i ceza aldı, 7 bin 108’i beraat ettirildi. Yine 2023 yılında açılan 14 bin 84 dosya hakkında "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verilirken, 14 bin 299 dosya için kamu davası açıldı.

Amed’de kayıp çocuk vakalarının sıklıkla yaşandığı bir kent. Narin’den önce 2020 yılında kaybolan Mihraç Çiçek günlerce aranmış ancak kendisinden bir iz bulunmamıştı. Mihraç Çiçek’in dosyası zaman aşımına bırakılırken, olaya dair 4 yıldır bir gelişme kaydedilmedi.

‘Kamuoyunun sahiplenmesiyle süreç ilerledi’

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Huriye Hamidi, Narin Güran dosyasında süreci ilk andan bu yana takip eden isimlerden biri.  Huriye Hamidi, Narin Güran dosyasında kamuoyu ve kurumların sahiplenmesiyle cenazenin bulunduğuna dikkat çekerek, ilk olarak dosyaya dair alınan gizlilik ve yayın yasağı kararlarına dair konuştu. Kamuoyunun bilinçli tutumu ile olayın peşinin bırakılmadığına yer veren Huriye Hamidi, ilk günlerde çok titiz yürütülen arama çalışmalarında günlerce bir somut delil bulunamamasını ise eleştirdi.

Huriye Hamidi konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Ceza soruşturmasında aslında gizlilik esas, bunun iki boyutu var; bir şüphelinin lekelenmeme hakkını güvence altına almak ikincisi ise delillerin karartılmasına engel olmak. Dosyada gizlilik kararı alındı. Bu karar dosyanın sağlıklı yürütülmesi için alınmış olabilir ancak kamuoyunda bu kadar gündem olan bir dosyada bazı şeyler yerine getirilmeli. Kamuoyu resmi merciler tarafından bilgilendirilmek de isteniyor. Bu süreçte belirli aralıklarla halkın bilgilendirilmesi gerekiyordu. Bu dosya hassas bir dosya, bütün kurumların ve kamuoyunun bilinçli tutumu bu dosyayı gündemde tuttu. Bunun sebebi halkın bu konuyu sahiplenmesi. İlk günlerde arama çalışmalarının iyi bir şekilde yapıldığını gözlemledik. Bunu 2020 yılında kaybolan Miraç dosyası ile kıyasladığımızda bu olayda iyi bir çalışma yürütüldü. Ama gelinen aşamada bu sürecin bu derece uzun sürmesinin kabul edilebilir bir yanı yok. Bu süreçte bazı şeylerin eksik yapıldığını da gözlemleyebiliyoruz.”

‘Çocuklar susturuluyor’

Çocuklara dönük hak ihlallerinin hukuksal ve toplumsal olmak üzere iki yönlü bir karşılarına çıktığına değinen Huriye Hamidi, bu ihlalleri önleyecek mekanizmaların geliştirilmesi çağrısında bulundu. Çocukların yaşamlarının hiçbir alanında güvende olmadıklarına dikkat çeken Huriye Hamidi, “Hukuksal olarak baktığımızda devletin çocukları hak ihlallerinden koruyacak mekanizmaları geliştiremediğini yine buna dair politikaları üretemediğini görüyoruz. Çocuğun hak ihlaline maruz kalmasını önleyecek tedbirler alınmadığını görüyoruz. Toplumsal açıdan baktığımızda çocuğun bir hak öznesi olarak kabul edilmediğini görüyoruz. ‘Kutsal aileye’ zarar gelmemesi adına çocuğun susturulduğunu, çocukların kaybettirildiğini görüyoruz. Her şeyden önce bu düzenin değişmesi gerekiyor. Bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç var. Öncelikle devletin şiddeti ve hak ihlalini önleyecek boyutta çalışmalar yapması gerekiyor. Bunun sadece fiili olarak değil, söylemde de bir karşılığının olması lazım. Çocuğa şiddeti önleyecek söylemlerin geliştirilmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.

‘Erkekler korunuyor’

Cezasızlık ve aile kavramının korunması politikalarının da bu suçları artırdığını aktaran Huriye Hamidi, “Çocuğun maruz kaldığı şiddetten kadını ayrı tutmak mümkün değil. Faillerin ilk hedefi olarak kadın ve çocuklar karşımıza çıkıyor. Neden çünkü bir ‘kutsal aile’ tanımı var. O ailenin bir şekilde korunması gerekiyor, bu da hem söylemlerle hem de cezasızlık politikası ile oluyor. Birçok dosyada gördük bu cezasızlık politikası karşımıza çıktı. Kadına ve çocuklara yönelik dosyalarda fail erkekler korunuyor. Bu da faillerin cesaret almasına ve suçların artmasına neden oluyor. Ağustos ayı içerisinde onlarca kadın katledildi, yine cinsel istismara maruz kalan çocuk sayısında artış olduğunu görüyoruz. Aileyi koruyan politikalar bu artışa sebep oluyor” dedi.

Huriye Hamidi, baro ve alandaki kurumlarla dosyanın takipçisi olmaya devam edeceklerini belirterek konuşmasına son verdi.