Narfin Xebat: Lozan’ın bir kez daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz

Kürt Lider Abdullah Öcalan’ın Suriye’den Türkiye’ye getirilişinin üzerinden 23 yıl geçerken, PYD Kadın Meclisi Koordinasyon Üyesi Narfin Xebat, “Yapılan saldırılar demokratik ulus sistemini yok etmeye yönelikti. Biz kadınlar Lozan Anlaşması'nın bir kez daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz. Bu ilkeler üzerine çalışmalarımızı güçlendireceğiz” dedi.

ROJ HOZAN

Qamişlo– Kürt Lider Abdullah Öcalan, küresel güçlerin ortaklığıyla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılarak 15 Şubat’ta Türkiye’ye getirildi. Abdullah Öcalan, 23 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyor. Demokratik Birlik Partisi (PYD) Kadın Meclisi Koordinasyon üyesi Narfin Xebat, hem 9 Ekim komplosunu hem de 9 Ekim 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yapılan operasyon hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Amaçları Kürt hareketini yok etmekti”

Narfin Xebat, Abdullah Öcalan’ın Suriye halkının güvenliği için Suriye’den çıktığını belirterek, “Önder Apo demokratik bir Suriye inşa etmeyi amaçlıyordu. Ortadoğu’da yaşanan sorunların demokratik çözümü içinde fikir sahibidir. Komplo ile Kürt hareketini yok etmek istediler. Önder Apo ise bu oyuna gelmedi ve Suriye’den çıkmaya karar verdi. Komplocu güçler, halkın umutlarını ve inançlarını kırmak için Önder Apo'yu hedef aldı. Komploya tüm uluslararası alanlar ve Güney Kürdistan da dahil oldu” dedi. Abdullah Öcalan’ın komplo ile yakalanmasının toplumda büyük bir yankı bulduğunu sözlerine ekleyen Narfin Xebat, Abdullah Öcalan’ın tutulduğu cezaevinde bile halka kaynak yarattığını belirtti.

“Türkiye kendi hukukunu ihlal ediyor”

Uluslararası komplonun bugüne kadar devam ettiğine dikkat çeken Narfin Xebat, “Uluslararası komplo farklı şekillerde günümüze kadar devam ediyor. Önder Apo'ya yönelik tecrit, günümüzde bu komplonun temel yöntemlerinden biridir. Önder Apo şahsında halkın iradesini ve Özgürlük Hareketi'ni yok etmek istiyorlar. Hukuki düzeyde Önder Apo'nun ailesi ve avukatları ile görüşme hakkı var, ancak Türk devleti kendi hukukunu bile hiçe sayarak görüşmeyi engelliyor” diye konuştu.

“Kadınlar komployu boşa çıkarmak için çalışacak”

Abdullah Öcalan’ın bugün küreselleştiğini vurgulayan Narfin Xebat, “Komplocu güçler her zaman iş başında ve katliamcı düşüncelerini Erdoğan şahsında uygulamak istiyorlar. Türk devleti, Lozan Antlaşması'nın bitiminden önce bazı kazanımlar elde etmek için her yere saldırıyor. Dünyada Demokratik Ulus projesi geliştirildiği oranda kalıcı barış sağlanacaktır. Ulus devletler artık bu halkın gücünü görmelidir. Örneğin Kuzey ve Doğu Suriye, savunma gücünü, örgütlülüğünü, kadın hareketini kurmuştur. Bunu kimse inkar edemez. Bize yönelik birçok komplonun olduğunu biliyoruz ve yürütülen siyasetinde farkındayız. Kadınları Önder Apo’nun düşünceleriyle bu komploları boşa çıkarmak için çalışacağız” diye konuştu.

“9 Ekim tarihi bilinçli seçilmiştir”

9 Ekim 2019 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yapılan operasyonu anımsatan Narfin Xebat, sözlerine şöyle devam etti: “Egemen güçler saldırı tarihlerini bilerek seçiyorlar. Bunun örneği de 9 Ekim 2019’da Serêkaniyê ve Girê Spî’ye yönelik saldırılardı. Efrîn’in işgali uluslararası bir komploydu. Aynı zamanda Şengal’e yönelik saldırılar da komplonun bir biçimiydi. Tek bir şekilde toplumu hedef aldılar. Tüm yaşananlara karşı dünyanın sessizliği bu saldırıları onaylamak anlamına geliyor. İnsanlar kaçırılıyor, katlediliyor, kadınlar tecavüze maruz bırakılıyor. Dünya hukukunda böyle olaylar görmedik ama Türk devleti her yere müdahale hakkını kendisinde görüyor.”

“Amaçları demokratik ulus projesine saldırıdır”

Demokratik ulus sistemi kurulduğunda tüm halkın kendini bu sistemin içinde gördüğünü ve özellikle kadınların bu sisteme öncülük ettiğini vurgulayan Narfin Xebat, “Egemen güçler bu sistemden çok korkuyorlar. Çünkü ulus-devletin alternatifidir. Artık toplumun tüm beklentileri demokratik ulusta toplanarak çalışma yürütülmüştür. Bu temelde yapılan saldırılar demokratik ulus sistemini yok etmeye yönelikti. Biz kadınlar Lozan Anlaşması'nın bir kez daha tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz. Bu ilkeler üzerine çalışmalarımızı güçlendireceğiz. Halkımız uyanık olsunlar. Şimdi halkın işgal altındaki topraklara dönmesini istiyorlar ve bununla onları kandırmak istiyorlar, ama biz çok iyi biliyoruz ki işgalcilerin çatısı altında hayat yoktur. Halkımızın onurlu bir şekilde topraklarına dönmesini ve her türlü soykırıma karşı direnişini sürdürmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.