Nagihan Akarsel İçin Adalet: Katil mahkemede MİT'in görevlendirdiğini söyledi

Nagihan Akarsel için Uluslararası Adalet İnisiyatifi Üyesi Sarah Marcha, katledilen Nagihan Akarsel’in davasına ilişkin, “Katil mahkemede Türk devleti tarafından görevlendirildiğini söyledi. Gerçek katillerin yargılanması için mücadele etmeliyiz” dedi.

DİREN ENGÎZEK

Haber Merkezi- Jineoloji Araştırma Merkezi ve Jineoloji Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Gazeteci Nagihan Akarsel, 4 Ekim 2022 tarihinde Federal Kürdistan Bölgesi’nin Silêmanî şehrinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Saldırıyı gerçekleştiren fail Hewlêr’e kaçmak isterken Silêmanî şehrinin çıkışında YNK denetimindeki son asayiş noktasında yakalandı. 24 Aralık 2023 tarihinde, Türk vatandaşı olan katil İsmail Rasim Rifat Peker, Irak- Federe Kürdistan Bölgesi Yargıtay'ı tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak ne kamuoyu ne de Nagihan Akarsel'in yakınları soruşturma veya mahkeme süreçleri hakkında bilgilendirilmedi.

Konuya ilişkin Brüksel Jineoloji Araştırma Merkezi ve Nagihan Akarsel için Uluslararası Adalet İnisiyatifi üyesi Sarah Marcha, Nagihan Akarsel’in katledilmesinden bugüne kadar geçen süreyi hukuki boyutlarıyla değerlendirdi.

Sarah Marcha Nagihan Akarsel’in katledildiği sürece ilişkin şunları belirtti: “Rojhilat Kürdistanı’nda ‘Jin jiyan azadî’ protestoları başladığı bir dönemde yine Sara ve Ruken’in eylemlerinden sonra Nagihan Akarsel Türk devleti istihbaratı tarafından hedef alındı. Biz çok iyi biliyoruz ki öncü kadınlar ki özellikle Reber APO’nun yarattığı ‘jin jiyan azadî’ felsefesiyle ve kadın bilimi olan jineolojiyle kendisini geliştiren, tarih ve hakikatte derinleşen Kürt kadınları, dünya kadınlarını da etkiliyor. Bunun için Türk devleti ve tüm erkek egemen zihniyetinde işgalci güçler ve uluslararası devletler de kadın devriminin adım adım daha fazla gelişmesini ve yayılmasını istemiyor. Nagihan Akarsel’in şahadeti bu esaslar üzerinden planlandı ve yapıldı.”

‘Katil özellikle Türk devleti ve MİT tarafından örgütlendirildi’

Nagihan Akarsel için Uluslararası Adalet İnisiyatifi’nin bu koşullarda oluşturulduğunu dile getiren Sarah Marcha, “Öncü kadınların katledilmesi özellikle Kürt halkı ve tüm kadınların özgürlüğü için mücadele eden Kürt kadınlarının katledilmesi noktasında adaletsiz kalınmasın diye kuruldu ve bu çok önemli. Bu siyaset hem Türk devleti hem de dünyadaki işgalci güçler açısından bu tarz katliamların önünü açıyor. Bu nedenle yüzlerce kadın ve birçok örgüt ile bu inisiyatif oluşturuldu. Uluslararası kurumlara bu davada adalet sağlanması için sorumluluk üstlenmesi için çağrı yapıldı. Nagihan Akarsel’i öldüren katil Türk devleti ve özellikle MİT tarafından örgütlendirildi. Bizler bu kirli plandan sorumlu kişiler, kurumlar açığa çıkartılsın ve yargılansın istiyoruz” şeklinde konuştu.

Ayrıca inisiyatif olarak bir yıl önce çağrı yaptıklarını hatırlatan Sarah Marcha, şöyle belirtti: “Bu yıl davaya ilişkin basın açıklaması yayınlandı. Nagihan Akarsel’in katili Federe Kürdistan Bölgesi’nde yargılandı. Bu kişinin önüne bu görevi koyanlar ya da ona ortak olanlar ki biz çok iyi biliyoruz; katil mahkemede kendi de söyledi, Türk devleti tarafından görevlendirildiğini. Ama onlara karşı dava açılmadı. Aynı zamanda bu mahkeme aileden ve kamuoyundan gizli yapıldı. Bu açıdan adalet yerine geldi diyemeyiz.”

‘Bu kirli planların önünü almak istiyoruz’

“Onlar Kürt öncü kadınlarının katledilmesini planlıyorlar, Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’de, Suriye topraklarında, Güney Kürdistan’da Avrupa’da Paris’te bu kirli planlarını gerçekleştirmek istediler” diyen Sarah Marcha, kadınlar olarak bu kirli planlarının önünü almak istediklerini söyledi.

Sarah Marcha, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Kürt kadınları tüm dünya kadınları için öncüler kuşkusuz ama sadece onlarda değil her yerden kadınlar kendi halklarının mücadelesine öncülük yaptığında ya da kadın hakları için mücadele yürüttüğünde işgalci ve ataerkil güçler tarafından, devlet tarafından hedef alınıyorlar” dedi. Sarah devamında şunları söyledi: “Bu dava Nagihan Akarsel şahsında bütün kadınların davası haline geldi. Tarihte de kadınlar mücadele yürüttüklerinde katledilme ile yüz yüze geldiler. Kadınlar bu mücadeleyi devam ettiriyorlar. Her gün devletin ve erkek zihniyetinin tehditlerine maruz kalıyorlar. İşgalci güçler bürokrasi ve hukuki yollarla kendini bir şekilde kurtarabiliyor. Katil şu an tutuklu ve biz ceza verdik diyorlar. Böyle diyorlar yeter; ama yetmez.”

‘Kadınlar daha fazla seslerini yaymalı’

Sarah Marcha, devlet tarafından politik feministlerin yani öncü kadınların katledildiğinin altını çizerek şöyle konuştu: “Devletler kadınların devrim yapmasını istemiyor böyle bir devrimin açığa çıkmasını istemiyor. Devletlerin bütün hukuki ve bürokratik sistemleri de buna göre geliştiriliyor. İnsan hakları ve kadın hakları uygulanmasın diye yapılıyor. Ama bu hakların yerine getirilmesi için örgütlülük gerekiyor. Kadınlar seslerini yaymalı, daha eylemci olmalı hem Kürdistan hem de dünya da siyasi iktidarcı güçlere karşı tutumlarını göstermelidir. Bu çok önemli; şunu çok açık diyebiliriz ki birçok insanın hala uluslararası sistem ve kurumların çözümlerine inançları ve umutları var. Gerçekte sistem sorunların köküdür. Erkek zihniyeti, işgalci, iktidarcı sistem, kadınları hedef alan sistem hiçbir zaman yargılanmıyor.

Bunun için Nagihan Akarsel için Adalet İnisiyatifi’nin birinci amacı kadınları bu gerçekler etrafında bir araya toplamaktır. Bu sorunlar üzerinde kadınlar birlikte tartışabilir ve tutumlarını dünya kadınlarına yayabilir. Diğer bir amaç ise bu dava hukuk işlesin diye takip edilecek. Biz kendi gündemimizi uluslararası kurumlarda oluşturabiliriz, bu katliamlarla adalet yerini bulmazsa kadın öncüler her zaman iktidarcı güçlerin hedefi olabilir. Kadınlar bunun üzerinden kendi öz savunmasını da geliştirebilir. Kadınlar her alanda örgütlenebilir, hukuki boyutuyla geliştirebilir, eylemler yapabilir, kadın devrimine karşı olan güçlere karşı bir hareket açığa çıkabilir.”

‘İnisiyatif olarak gelecekte bu olayların önünü almak istiyoruz’

Nagihan Akarsel için Uluslarası Adalet İnisiyatifi’nin daha çok dava sürecinin hukuki boyutuyla ilgilendiğinin altını çizen Sarah Marcha, “İnisiyatif kamuoyuna bu dava ile gelişmeleri her zaman açıklıyor. Aynı zamanda hem dünyada hem de Kürdistan’daki kadın öncülerin katledilmesi konusunu açığa çıkartmak istiyor. Kadınları bu esas üzerinden daha kolektif yapmak istiyor ve ortaklaştırarak gelecekte bu olayların önünü almak istiyoruz. Kadın öncüleri hedef alan kişiler serbest gezemesin, onlara karşı eylem, kabul etmeme var bunu bilmelidirler. Bu kirli planlarını açığa çıkartmalıyız ve dağıtmalıyız. Bu nedenle çalışmalar bu esaslar üzerinden yürütülüyor. Her atılan adım kamuoyuyla paylaşılacaktır” dedi. 

“Uluslararası kurumlar hem devlet tarafından hem de sivil toplum örgütleri tarafından halkların ve kadınların haklarını korumak için oluşturuldu” diyen Sarah Marcha, Türk devletinin Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi oluşumlara üye olmasına rağmen özellikle kadın ve insan hakları noktasında çok az söz söylediklerini belirtti. Sarah Marcha, uluslararası kurumların sorumluluklarını yerine getirmediğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Bu sorumluluğu almalılar. Bizim çağrımız ilk olarak bu katliamların önünün alınmasıdır. Türk devletinden olan kişiler ya da fark etmiyor hangi devletten oldukları, bu kirli planlar, uluslararası hukuka karşı, kadın ve insan haklarına karşı yapılıyor. Bu planlar insanlık dışına karşı yürütülüyor engellenmeli ve durdurulmalı. Bu nedenle bizim çağrımız bunun soruşturulmasıdır. Kim Nagihan Akarsel’in ve Kürdistanlı öncü kadınların katledilmesini planladı. Kuzey’den Başure Kürdistan’a geçen İsmail Peker ismindeki katili kim Nagihan’ı katletmesi için görevlendirdi. Bu kişiler yargılanmalı. Bizim çağrımız bütün insan hakları örgütleri rollerini oynaması yönündedir. Uluslararası kurumlarda ve kamuoyunda etkileri var. Öncelikler onlar sözlerine sahip çıkmalıdır.”

‘Kamuoyu ve Nagihan’ın ailesi davadan haberdar edilmedi’

Sarah Marcha, dava sürecinde aile ve kamuoyunun bilgilendirilmediğinin altını çizerek, “Bildiğimiz kadarıyla Aralık 2023’te Güney Kürdistan’daki mahkeme İsmail Peker’in idam edilmesi yönünde karar aldı. Ancak bu kişiyi görevlendirenler için hiçbir adım atılmadı. Hiçbir şey söylenmedi ve hiçbir soruşturma açılmadı. Kamuoyu ya da Nagihan’ın ailesi bu davadan haberdar edilmesi gerekenler bilgilendirilmedi. Bu dava toplumdan uzak bir şekilde yürütüldü. Tecrübemiz var Paris’te de öyle oldu. Biz görüyoruz ki dört parça Kürdistan’da katledilen kadınlar için gördük bu mahkemelerde garanti yok. Nagihan Akarsel mahkemesinde de görüyoruz ki biz bu durumu kabul etmiyoruz. Bu nedenle biz diyoruz ki katil meselesi değil gerçek katiller dışarıda kirli çalışmalarına devam ediyorlar. Biz kabul etmediğimizi tutum olarak Nagihan Akarsel için Uluslararası Adalet İnisiyatifi olarak açıkladık” diye belirtti.  

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’ne açık mektup

Geçen yıl BM ve Avrupa’daki uluslararası kurumlara, insan hakları örgütlerine açık mektup gönderdiklerini ifade eden Sarah Marcha, “Hukukçu, akademisyen, sanatçı kadınlar, yine kadınlar için mücadele eden kadınlar; tek ses oldu ve bu çağrıyı yaptı. Nagihan Akarsel’in mahkemesi her yerde anlatıldı amacımız sadece kurumlar ya da devlet kurumları değildi, amacımız her kadının Nagihan Akarsel adını tanımasıydı. Güney Kürdistan’da yürütülen mahkemeden aile, hukukçu kadınların ya da inisiyatife bilgi verilmedi, habersiz bir şekilde yapıldı. Mahkemeden sonra bilgilendirme yapıldı. Katilin yargılandığı, idam verildiği ve soruşturmanın bu şekilde yürütüldüğü bilgisi daha sonra paylaşıldı. Geniş bir soruşturma yapılmadı bunu böyle biliyoruz. Bu dava ile ilgili kamuoyunu daha fazla haberdar etmek istiyoruz. İnisiyatif olarak online paneller yapacağız, yine konferanslara katılacağız. Öncü kadınların katledilmesi ki politik feminist de deniyor tüm dünya da ve Kürdistan’da gerçekleştirilen etkinliklere katılacağız bu şekilde mücadeleyi sürdüreceğiz. İnisiyatif olarak adım adım yürüteceğiz. Bütün alanlarda çalışma yürütülecek” şeklinde konuştu.

Sarah Marcha, “Hukuki, siyasi boyutuyla hem Türkiye’de hem dünyanın her yerinde uluslararası kurumlar insanlık sucuna ve kadın haklarına karşı işlenen suçlara karşı sorumluluk üstlenmeli, katilleri mahkemelerde yargılamalı. Bizde devlet gerçekliğini daha fazla açığa çıkartmak için bu kurumların gündemlerine bu konuları koymak istiyoruz” dedi. Sarah Marcha daha çok siyasi ve hukuki olarak tanık olduklarının bu davanın kapatılması yönünde çalışmalar olduğunun altını çizdi.

‘Öncü kadınlar ilk defa hedeflenmiyor’

Öncü kadınların ilk defa hedeflenmediğine dikkat çeken Sarah Marcha, “Bu ilk değil öncü kadınlar Paris’te 2013’ te yine 2022’de hedeflendiklerinde gördük ki bu davaların üstü örtülmek isteniyor ve saklamak istiyorlar. Adım adım hukukçular ile akademisyenler ile yine kadın hakları savunucuları ile bu çalışmayı yürütmek istiyoruz. Heval Nagihan her şeyden önce bir Kürt kadını olarak hem Kürt tarihi hem de kültürü ve jineoloji bilimini geliştirmek istedi. Aynı zamanda onun çalışmalarını devam ettirmek de bir tutumdur. İktidarcı ve işgalciler tarafından yaratılan zihniyetin değişim ve dönüşümünü sağlamak, Nagihan’ın projelerini devam ettirmek bu katliamı yapanlara bir cevap olacaktır. Bu da bir adalet olacaktır. Öncü Kürt kadınlarını ve dünyada öncü rol oynayan kadınların korunmasının sağlayabilirsek yine işgalci, iktidarcı ve erkek devlet zihniyetini kırabilirsek ve toplumsal değişim ve dönüşüm yaratabilirsek o zaman diyebiliriz ki bizim davamız başarılı olmuştur. Nagihan Akarsel İnisiyatifi bu esaslar üzerinden tüm Kürt kadın hareketleri ve dünyadaki kadın kurumları ile bu amaçla bu çalışmayı yürütüyor” diye konuştu.

‘Gerçek katillerin yargılanması için mücadele etmeliyiz’

Sarah Marcha, davanın uluslararası mahkemelere taşınması için hukukçu kadınların çalışma yürüttüğünü belirterek, “Nasıl adımlar atılacak bunu göreceğiz. Bütün hukukçu kadınlar, kadın ve insan haklarını savunan tüm kadınlar, sanatçı ve akademisyen tüm kadınlara çağrımızdır; duyguları ve düşünceleri ile bu mevcut durumu değiştirebilirler. Heval Nagihan ve öncü tüm kadınlar için adalet gerçekleştirebilmek için kadınların tutumlarını bir şekilde açıklaması gerekiyor. Tüm kadınlar Nagihan Akarsel’in adını yaymalı ve O’nu tanıtmalı. Nagihan hevalin kişiliğini, projelerini tanıtmalı. Kadın hakları savunucuları kadınlar neden Nagihan gibi öncü kadınlar hedefleniyor bunu tartışabilir ve basın yoluyla, konferanslar ile kamuoyuyla paylaşılabilir. Mektuplar uluslararası kurumlara gönderilebilir. Siyasetçi kadınlar daha mücadeleci rol oynamalı. AK’ de yine parlamentolarında yani her alanda mücadeleci kadınlar olmalıdır. Gerçek katillerin yargılanması için mücadele etmeliyiz. Çünkü böyle davalarda hukuk işletilmeli, adalet yerini bulmalı. Kadınlar gelecekte daha fazla katledilmesin ve kadın devrimi için daha büyük adımlar atılmış olsun; böyle bir gelecek yaratmalıyız” dedi.